karakola gittiğinde polis tarafından barıştırılan, babasının evine gittiğinde ailesi tarafından eşinin evine yollanan kadındır. ekonomik gücü olmayan kadındır, ne devlet ne de ailesi korur. şiddetten ölünce de üçüncü sayfa haberi olan zavallıcıktır.
kocasını çok seven ve aynı tepkiyi bekleyen kadındır ve kocasından dayak yediği halde sevmeye devam eden isyan etmeyen duygularını içine atan kadındır.
ekonomik özgürlüğü yoktur bu kadının, çeker bu adamı. çaresi yoktur.
ekonomik özgürlüğü varsa ve ayrılamıyorsa; 2 ihtimal.
1. ailesi desteklemiyordur en başta yani bir nevi mahalle baskısı.
2. çocukları vardır, çocukları babasız kalmasın istiyordur, sanki o dayak ortamında çocuklar daha iyi yetişecekmiş gibi.
bunların yanında ekonomik özgürlüğü yoktur diye lafa başladım ama; kariyer sahibi bir çok kadında bu şekilde dayak yemekte ülkemizde, ayrılmamasının sebebinden daha ziyade; dayak atanların zihniyetinin değişmesi gerekir.
bunlar babadan oğla nesil mi artık, neylerse ne!
not: ayrılamıyorsa iledir yazdıklarım, ayrılabiliyor da ayrılmıyorsa aman evin direği diyorsa, o kadına da her şey müstahak, karışmam.
yanlış yapan kadındır. onu dövebilecek kadar "seven" bir adamı derhal bırakması gerekir. öyle * insanları bir şekilde toplumdan soyutlamak gerekir. bunu öyle yok kadınlara yaranayım yok "cool" görünüyüm falan diye de yazmadım ayrıca. o haberleri gördükçe ulan senin emsalin biriyle kavga etsene * insanımsı diyesim geliyor. yıldızlı bakınızlar küfürdür eh artık kusura bakmayın, insan sinirleniyor.
+ dayak yediğim halde senden ayrılamıyorum murat.
- ben de seni dövdükçe sana bağlanıyorum neriman.
+ bu bana zevk veriyor. daha çok vurmanı istiyorum.
- sen acı çektikçe ben zevk alıyorum.
+ sen zevk aldıkça ben daha çok tatmin oluyorum murat.
- sen tatmin oldukça daha hızlı vuruyorum neriman.
+ sen daha çok vurdukça seni daha çok seviyorum murat.
- sen beni daha çok sevd....
üst komşu: (küt kütt.. duvara vurma sesi) ulan mına koduğumun sado- mazoları yatın uyuyun artık