Sırf dikkat çekmek için ilginç söylemlerde bulunduğunu düşünmeye başladığım ilahiyatçı. Fideist olduğunu söylüyor ve videolarının çoğunda islami bakışları eleştiriyor. En çok da, islamı rasyonel bir şekilde desteklemeye ve savunmaya çalışan Caner Taslaman, Emre Dorman gibilerini eleştiriyor. Yani kafa yapısı; ''Ben fideistim yani islamın kanıtlanamayacağını düşünüyorum, o yüzden islamı kanıtlamaya çalışanlara saldırayım'' tarzında.
''Muhammed diye bir adam din getirmiş, biz de ona inanıyoruz'' minvalinde cümleleri sık sık sarfeder. Kuranda, Kuranı Allahın yolladığına dair bir kanıt bulunmadığını söylemesine rağmen Müslümandır. Yani kanıtı olmayan bir şeye inanıyor diyebiliriz.
Daha yazılacak çok şey var ama, günahını almaktan korktuğum için düşündüklerimin çoğunu yazmıyorum.
inanılmaz naif ve kibar insan. Gösterdiği cesaret takdire şayan olan ilahiyatçı. Ceviz kabuğu propramı na çıkmış ve YouTube ye oldukça video yapmış sevdiğim şahsiyetine bayıldığım yazar. Bugün birlikte film izlediğim inanılmaz arkadaşım.
dinde ne varsa kıvırmadan olduğu gibi anlatan gerçek bir teolog yani bilim adamıdır. malum ne yazık ki türkiye'deki ilahiyat fakülteleri ilahiyatçı, teolog değil diplomalı imamlar ve şeriatçı mollalar yetiştirmektedir.
Üsttekilerden birisi dini rasyonel bir şekilde kanıtlamaya çalışanlara çatıyor falan demiş. Tabi ki çatar. Çünkü caner taslaman, emre dorman gibi insanlar dini modern çağa uygun hale getirebilmek için dini kendi kafalarına göre eğip büküyor. Sizin gibiler de kulağa hoş gelen şeyleri gerçek din, kafanıza esmeyen şeylere de hurafe diyor. Tabi ayetlere hurafe diyemeyeceğiniz için "yanlış çeviri", "orda öyle demek istemedi" gibisinden şeyler söyleyerek ayetleri kendi fantezilerinize göre eğip büküyorsunuz.
Davut dağ'ın anlatmak istediği şey din tarihi bir vakadır. Bu yüzden de dini iyi bir şekilde kavramak için kuran'ın oluştuğu dönemi iyi bilmek lazım der. Örneğin 15 tane bebeği alıp onları izole bir şekilde yetiştirdikten sonra onlara hiç hadislerden, peygamberden, siyer tarihinden falan bahsetmeyip sadece kuran arapçası öğrettikten sonra 15 ini de 15 ayrı adaya yerleştirip "bu kitabı bize çevirin ve yorumlayın" derseniz 15 tane apayrı, birbiriyle alakasız çeviri ve tefsir çıkar. Hepsi de birbirine kafir der. O 15 meal ve tefsir de günümüzdeki binlerce meal ve tefsirden tamamen alakasız olur. Hatta o 15 meal ve tefsirden hiçbir şey anlayamazsınız. Yani kuran'ı anlamak için muhammed in hayatını iyi bilmek şart. Adam diyor ki sadece hadisler değil peygamberin hayatı da, sahabelerin hayatları da, dört halife dönemi de, kuran'ın nasıl vahyedildiği, nasıl mushaf haline getirildiği, nasıl çoğaltıldığı, nasıl farklı kıraat mushaflarına ayrıldığı da peygamber öldükten 200 300 yıl sonra yaşayan adamlar tarafından kitaba alınmış. Hadisleri rivayet edenler de ayetleri ezberleyenler de ayetleri taşa falan yazanlar da ayetleri iki kapak arasına alan ve çoğaltan insanlar da aynı insanlar, bunları anlatan insanlar da aynı insanlar niye hadisleri reddedip diğer bilgileri kabul ediyorsun? Der. Yani kuran'ın da rivayet olduğunu savunur. Yani din bir pakettir ya hepsini al ya da hiçbirini alma kafasında. Sadece kurancıların hadisleri reddetmesinin asıl nedeninin hadislerin 200 yıl sonra yazıldığı da kurana uyup uymaması da değil, hadislerin çoğunun kendi akıllarına, mantıklarına ve ahlaklarına aykırı gelmesidir görüşünü savunmaktadır. Kaldı ki sen 7. Yüzyılda yaşamış bir adamın tanrı dan vahiy aldığına, cine, şeytana, meleğe, asayla denizin ikiye yarıldığına, ölüye sığır etiyle vurulup ölünün canlandığına, nuh gemisine, allah'a tapmayan kavimlerin allah tarafından helak olmasına, asanın ejderha olmasına falan inanıyorsun hadislerin 200 yıl sonra korunmadan kitaba alınmasını da bir başka mucize olarak gör der.
