öğlenleyin salih'le beraber mahalleyi teftiş edip matrix'teki ajan smith gibi aynı tipten çok sayıdaki ajanı sigara içerken yakalayarak bir güzel hadlerini bildiriyorduk. tüm mahalleyi kolaçan ettikten sonra yapmamız gerekeni yapmanın haklı gururuyla evimize doğru yürümeye başladık. karşıdan karşıya dalgın bir şekilde geçerken aynı gülnaz'ın öldüm burda klibindeki gibi; bi araba bana arkamdan hafiften çarptı. arkadan vurduran bayanlarla empati kurmuş oldum bu vesileyle. hemen kaldırdılar, bende bi hasar yoktu ama halime teyzenin mekke'den getirdiği takkeyi bulamadım. gitmişti güzelim takke...
kendimi apartmana tecavüzden kıl payı kurtulan müjde ar gibi attım. kapıyı güm diye vurup yeşilçam filmlerinde kapıyı kapatıp arkasına yaslanan bayanlar gibi huhh deyip, yavaş yavaş yürüdüm salona doğru. kanepeye çöküp boynumdan tespihimi çıkarıp zikir çekmeye başladım hızlı hızlı, o lala işte huzur dedim içimden... yüzümde gülümsemeyle kanepede uyuyakalmışım. içim geçmiş yeminle. sonra davul sesiyle ölü gibi irkilerek uyandım. harbiden öldüm sandım birkaç saniye ama ölmemişim allah'tan:
davulcu: teke tek dum teke tek teke dum dum teke tek.
aysun hanım: ayyh ne güzel çalıyorsun sen ayoll. aynı fatih altaylı ya benziyorsun sen. gel biraz da bizde çal.
davulcu: tek teke tek teke tek. gelirim de bahşiş vericen mi yengeah?
ne vericekti lan bu?... yoksa tahmin ettiğim şey miydi? hemen salih'i uyandırıp lan bana çimdik at dedim. o da salak mısın akoyim kendi kendine atsana dedi. attım; uykuda değildim... olaya bir an önce müdahale etmeliydim, apartmanımda gayriahlaki bir anallaşmaya izin veremezdim. hemen merdiven başına saklanıp uygun anı beklemeye başladım. aysun hanım üzerine en az iki beden küçük gelen bir bluz giymişti. memeleri adeta saddam'ın füzeleri gibi her an nükleer bir faciaya müsait, kalçaları ise kıyameti koparmaya muktedir birer alametti... bluzundan belli olan siyah renk tangasını da sanki ters giymişti. şeytan dedi ki gir şunun evine, sahura kadar tokmakla güm güm diye...
baktım davulcu arka fonda yüce dağ başını duman almış şarkısıyla apartmana girdi ve aysun hanım davulcunun yakasından tuttuğu gibi eve aldı. kesinkes davul gibi g.tünü tokmaklattırmak için eve aldı. o esnada birden salih apartmana fırladı ve koşmaya başladı, kesin antidemokratik bir anallaşma kokusu almıştı. aysun hanım kapıyı cüretkâr bir şekilde kapatırken ok gibi fırlayarak içeriye daldık salih'le:
etu: lan ocları görmedik mi sandınız çabuk o elindeki tokmağı yere bırak. aysun hanım sana da teessüf ederim yani kaç yıllık komşumuzsun bizi bi kere eve çağırmadın.
davulcu: ben bilmem abey bahşiş vericem dedi ondan geldim. bahşişimi verdin gideyim.
etu: sus kız aysun orospusu, ben varken seni burada kralın oğlu gelse s.kemez. ahlaksızlığa son! güç bende artık!
davulu aldığım gibi aysun hanımın kafasına geçirdim. davulcuya da cebimden birkaç yüz lira çıkarıp s.ktir buradan bir daha seni bu mahallede görmeyeyim diyerek götüne tekmeyi bastım. çıktım mahalleye, aysun hanımı da davulun yırtık gergisinden taşan saçlarından tutup sürükledim yerlerde, komşuları ben uyandırdım o gece sahura. aysun hanımı ne de güzel tokmaklıyordum...
anbar altında kaplıca,
kızlar bakar saklıca.
bakın kızlar bakın,
takkeme mendil takın.