ramazanda sahura kaldırmak şeklinde bir türk geleneğinin ana öğesi, olmazsa olmazı. çalanın kabiliyetine, yeteneğine göre küfredip etmememizdir.
kapımıza kadar gelen davulcuya "biz öğrenciyiz hocam (lan sanki ateistiz.) hem kalkmadık sahura" deyip kızdırmak akabinde davulcunun suratında beliren o küçük emrah ifadesi davulla yaşadığım kötü bir anımdır.
halk arasında "bateri" olarak bilinen bir enstrümandır. baget adı verilen 2 adet sopayla çalınır.
sınır tanımayan aksam ve zilleriyle çalınması zevkli bir enstrüman olup, afrika kökenlidir.
aynı zamanda halk arasında davul çalıyorum dendiği zaman "ramazanda mı? puahahaha." şeklinde berbat esprilere maruz kalan enstrümanın ismi ise "asma davul" dur.
inşallah bu espriler bir gün bitecek.
aşktır. bir kere kıyısından köşesinden bulaşırsanız gerçekten bırakması zordur. yeri gelir çatlak parmağınızı, çıkmış ateşinizi, öksürmekten parçalanmış boğazınızı sallamadan kendinizi teslim ettiğiniz enstrumandır.
tribün bir yemekse davul da o yemeğe lezzet verenn bir sostur. tezahürata ritim verir, insanları daha bir şevkle bağırmaya yöneltir, coşkuya coşku katar.
bir enstrumana aşık herkesin anlatacağı şekilde anlatılandır muhtemelen.
hayatınız ne kadar boktan olursa olsun, başınıza neler gelmiş olursa olsun, hangi derdiniz sizi rahatsız ederse etsin başına oturduğunuzda dünya grileşir.
o anda tek renkli şey siz, enstrumanınız ve sizinle çalan insanlardır.
gerisi renksizdir.
çalmaya başladığınız anda etrafınızda bir hortum oluşur. dönmeye başlar, etrafınızı sarar.
çoğu enstruman gibi kendisini elinize almaz, gider setin başına oturursunuz. sizden büyüktür, etrafınızı sarar. siz ona uymak zorundasınızdır.
beraber çalışmanız lazımdır. götü kalkıklığa ya da kendini beğenmişliğe izin vermez. eşek gibi çalışmanız gerekir.
uzun süre çalmadığınızda özlersiniz bir sevgili gibi. içinize işlemiştir çünkü.
ve sonra.. çalarken.. geride kalan her şey önemini yitirir, gözden kaybolur.
siz çaldıkça döne döne yükselirken içinizi bir tanrısallık duygusu kaplar.
notaları beyninizle değil de sanki derinizle hissedersiniz.
tüm vuruşlar içinize işler.
çaldıkça yükselirsiniz, artık önünüzdeki 5 dakika için önemli başka hiçbir şey yoktur.
gözleriniz parlar, elleriniz titler.
öyle bir enstrumandır davul.
bir kere başlarsanız, davulcu ve davul birleşir, "bir" olurlar.
osmanlı nın hakim olduğu toprakların insanlarına çekilirken bıraktığı bir büyüdür.
hayatlarına girmiştir. osmanlı halkı bir eğlence düzenliyorsa o muhakak vardır. romanya dan başla, ırak tan çık. şekli değişmez. stili değişmez tokmağı değişmez. davul çalanlara saygı gönderdim iki tokmak.
dom: buradaki davul gerçek davuldur. cıstak değil.
çalgıların içinde gücü temsil eder. istendiğinde 1 metre yakınındakinin duyacağı sakinlikte, istendiğinde 5 km. uzaktakinin duyabileceği şekilde çalınabilir.
ben bu aleti çalmakla beraber aşığım kendisine.Her ne kadar çalıyorum diyerek küstahlık yapsamda üstadları görünce hiç bir zaman kendine davul çalıyorum* meşrebine ulaşacak gibi hissedemiyorum. Ama seviyoruz be abi ilgilenmeyen anlayamaz boşuna bakmayın ne salak adam diye.
(bkz: I love drums)