'biseksüel olmamın sebebi o zamanlar çok popüler olmasıydı' diyen 70'ler keş gençliğinin idolü efsane sanatçı. sesine gurban olam ben senin. yaşı 62'ye dayanmasına rağmen karizmasından hala hiç bir şey kaybetmemiştir.
çok sağlam adam, yeri bakımından. hiçbir zaman "hastası" olma ihtiyacı duymadan ayrı bir mana verilebilir kendisine. yeri gelir eğlence adamı olur, yeri gelir özgüven, yeri gelir "çılgın", yeri gelir manyak, yeri gelir sübyancı, yeri gelir "ciyaklayıcı"**, hemen her zaman özgün..
her yerden çıkması vardır bir de, şarkılarıyla da, "el atmış"lığıyla da, "arka plandaki karakter"liğiyle de..
her durumda da, en ucuz gelebilecek yaklaşımla denir ki..
"o insansa ben neyim?" şeklinde düşündüğüm şarkıcı, söz yazarı, besteci, aktör, yapımcı, iş adamı, ressam, dansçı, seslendirmen ve yazar olan kişilik. Şarkıları hep orijinaldir. 70lerde yaptığı her albüm (pin-ups ve idare eder albüm Diamond dogs hariç) birer şaheserdir fakat lets danceden sonra bir süre saçma albümler çıkarsada (her ne kadar aralarında harika şarkılar olanlarıda varsa) Earthling (bkz: i'm afraid of americans) ve Hours (bkz: thursday's child) ile yavaş yavaş kendisini affettirmiş. Heathen ve Reality albümleri ilede tekrar eski günlerine dönmüş efsane. Rock müzisyenidir aslında ama elektro, soul funk, jazz felan filan herşeyden kullanmışdır.
Aynı zamanda mükemmel ötesi bir aktördür. Labyrinthmi desem The Hunger mı desem The Man Who Fell to Earth'mü desem ne desem bilmiyorum. Basquiatdada ayrı bir harikaydı. Benim için Freddie Mercury ile birlikte tarihdeki en büyük iki sesden biridir.
neil armstrong'un aya ayak basışının 40. yıldönümünü kutlamak amacıyla, kendisinin de 40 sene önceki albümüne isim olan şarkısı space oddity'nin ep sini çıkaran sanatçı. albüm, şarkının 4 versiyonunun yanısıra dinleyicilerin de kendi remixlerini yapabilmeleri için bir versiyon içeriyormuş.
Bir konserinde bir gözü mavi diğer gözü sarı şekilde görünce van kedilerinin nesillerinin tehlike altında olduğuna dikkat çekmeye çalıştığını düşündüm.
hem dansçı, hem sanatçı, hem aktör, hem prodüktörkral hem doktoorr hem kuaafföörrr hem de ayyakkabı bağlayıcı.
ben diyim rock siz diyin kral. öyle bir adam işte.
Glam Rock akımının başlatan şahsiyettir. hatta kendi albümlerinde yarattığı tema gereği uzaydan dünyaya düşen bir uzaylı karakteri olan ziggy stardust karakterini yaratmış ve birkaç albümünü bu tema üzerine kurmuştur.
Hatta konu ile ilgili the man who sold the world parçası ve aynı isimli bir sinema filmi bile bulunmaktadır.
söz konusu baba şahsiyetimiz 1947 yılında david robert jones ismiyle dünyamıza düşmüştür.
müziğinin yanı sıra amerikan filmlerinde kiralık katil rolünün aranan karakteri olmuştur.
the monkees grubundaki davy jones ile karıştırılmamak için 1966' da Bowie soyadını aldı.
üstat almanya berlin duvarında "yaşasın" kelimesini görüp hayran kalmış ve hemen kelimenin anlamını öğrenmiş, ardından 1979 yılında Yassassin (Turkish For- Long Live) isimli esere imza atmıştır.
yassassin - i'm not a moody guy
yassassin - i walk without a sound
yassassin - just a working man, no judge of men
yassassin - but such a life i've never known
we came from the farmlands
to live in this city
we walked proud and lustful
in this resonant world
you want to fight
but i don't want to leave
or drift away
look at this - no second glances
look at this - no value of love
look at this - just sun and steel
look at this - then look at us
if there's someone in charge
then listen to me
don't say nothing's wrong
'cause i've got a love
and she's afeared
you want to fight
but i don't want to leave
or drift away
warszawa ve subterraneans gibi inanılması güç müzikler keşfetmiştir ve kendini en iyi bu iki parçada anlatmıştır kanımca. Bunların dışında yine çok güzel parçalara sahiptir. Ian Curtis kendisine büyük hayranlık duyardı.
ilkokul çağlarında sınıf arkadaşının gözüne pergel sokmasından mütevellit tek gözü cam rengi, tek gözü kahverengi bir tür ilahtır. herkes deli gibi çabalarken, şu dünyada kendiliğinden cool bi' havası olan yegane sanatçıdır, herifin tipinden akar, şarkıcı diyip geçemem.
zira bir rebel rebel çaldığında kendinizi sahil şeridinde paten sürdüğünüz anılarınızda bulup mutlu olabilirken, bir space oddity çaldığında uzayın derinliklerinde sıkışmış hissedebilirsiniz. sonra da bir heroes dinleyip "senin de kolun bacağın var, benim de. sende insansın ben de. sen böyle doğa üstü şeyler yaratmışsın, bende tık yok. ama senin tek gözün farklıydı, benim değil demek ki ondan." diye kendinizi teselli edebilirsiniz.