hemen şimdi orda olsam nolurdu diye inim inim inlediğim cennetim. bir kere gittim iki saat ya kaldım ya kalmadım. ama aşık oldum ben oraya. oraya giderken daha aşık olmuştum ki, o yol büyülemişti beni o delice manzara. (iki tarafta deniz sağın da solun da sen öyle gidiyorsun bu hazineye) dedim evet buraya daha gelinir. ama olmadı işte nasip. şimdi orda olmak istiyorum ama. yağmur yağsın istiyorum ıslanmak istiyorum datça'nın sokaklarında. o bahçelerde dolaşmak istiyorum meczuplar gibi. ama burda şimdi bunu yazmak bile acıtıyor içimi. ilk fırsatta kollarıma saracağım seni, söz.
büyük şair can yücel'in son yıllarında yaşadığı şehirdir. bu sevgi ona şiirler yazdıracak kadar büyüktür. ayrıca can yücel'in mezarı burada bulunmaktadır.
kalbimin diğer yarısını bıraktığım güzel ilçe. istanbuldan yola çıkıyorsanız gerçekten onca saatlik yolculuğa deydiğini görecekcisiniz. huzur, sükunet, deniz ve bol oksijen istiyorsanız mutlaka ömrünüzde bir kez datçaya gidin derim.
başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava...
nerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka...
bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun
bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgârda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince
genelde otobüs $oförlerinin sizi canınızdan etmek istercesine virajlı yollarda vücudunuzu saga sola yapı$tırmasıyla varabileceginiz cennet gibi bir mekandır.
ŞEHRiN TAM ORTASINDAKi MEYDANINA DOĞRU YÜRÜRKEN GECENiN IŞIKLARI DENiZiN SULARINDA DANS EDiYORDU . AY IŞIĞINI BU ANLAMLI OYUNA DA DAHiL ETMiŞ iZLEYENLERE BÜYÜK BiR ZiYAFET SUNUYORDU .
ŞEHiR HÜZÜNLÜYDÜ , ŞEHiR BiR BAŞI MAHMURDU SANKi BU GECE ...
EŞiMLE BiR BANKTA OTURMUŞ ŞEHRiN IGÖBEĞiNDEN GELECEĞiN HAYALLERiNi TAKiPLERKEN ŞEHRiN MEYDANINDAN BiR KEMAN SESi GELDi .
EVET BiR KEMAN VE BiR GiTAR SESi , GECENiN SERiNLiĞiNi DELiP GEÇEN RAHATSIZ EDiCi BiR GRUP SES...
HADi KALK GiDELiM DEDiM .
ŞEHRiN MEYDANINDA KEMAN ÇALAN VE ONA GiTARIYLA EŞLiK EDEN BiRiLERi KiMSEYi UMURSAMADAN ENSTURMANLARIYLA BÜTÜNLEŞMiŞLERDi VE HERKESE ETRAFLARINA OTURMUŞ ONLARI DiNLiYORDU .
HADi KALK GiDELiM DEDiM .
BiZ DE O KALABALIĞIN iÇiNDE OTURACAK BiR YER BULDUK KENDiMiZE .
KEMANIN VE GiTARIN SESiNi ARILARIN SESLERiNi BASTIRIYORDU VE ODASININ KREÇLi OLDUĞUNU SÖYLÜYORDU MELODiLER ...
HEMEN YANIBAŞIMIZDA ELiNDE ŞEKERiNi YALAYAN BiR ÇOCUK , HEMEN YANINDA YABANCI BiR KAÇ TURiST ; DAHA ÖTEDE SARHOŞ OLUP YERE YATMIŞ BiR ADAM , YAŞLI BiR KAÇ ÇiFT VE HERKES ... HERKES SUS PUS OLMUŞ MÜZiĞiN BÜYÜSÜNE KAPILIP DENiZE BAKIYORDU VE HiÇKiMSE KONUŞMUYORDU .
O ESNADA TEKERLEKLi SANDALYEYLE BiRiSi GELDi VE MÜZiK KESiLDi . HERKES O TARAFA DOĞRU BAKTI VE MÜZiK TEKRARDAN BAŞLADI .
TEKERLEKLi SANDALYEYLE GELEN KiŞi BiR SiGARA YAKMAYA ÇALIŞTI , YAKAMADI . HEMEN BiRiSi YANINDA KOŞTU VE SiGARASINI YAKTI .
TEKERLEKLi SANDALYEYLE GELEN KiŞiNiN ELLERi SANKi TUTMUYORDU . NASIL DESEM NASIL TARiF ETSEM BiLMiYORUM ...
MÜZiK BAŞLADI VE O TEKERLEKLi SANDALYEYLE GELEN KiŞi MÜZiĞE KATILDI . HERKES ÇOK ŞAŞIRMIŞTI .HERKES O ESNADA BiRiBiRiNiNi YÜZÜNE BAKMAKTAN UTANDI VE HERKES iNSAN OLMANIN NE KADAR ZOR BiR ŞEY OLDUĞUNU SANIRIM ANLADI ...
AMAAANNNN DOKTORRRRRRRRRRRRRRR CANIM DOKTORRRRRR
DERKEN HERKES O ADAMIN SESiNiN NE KADAR KÖTÜ OLDUĞUNU BiLiYORDU AMA HEM AYAĞI , HEM ELi HEM DE KONUŞMASINDA SORUN OLAN BiRiSiNiN ŞARKISINI DiNLERKEN GÖZ YAŞLARINDA BiR AVUÇ OKYANUSU TAŞIDI HATTA TAŞIYAMADI ...
DERDiMEEEE BiR ÇAREEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEE
USULCA EŞiMiN ELiNDEN TUTTUM VE SiGARAMDAN BiR NEFES ÇEKTiM ...
HEMEN YANI BAŞIMIZDAKi TURiST ÇiFTLER ŞARKININ NEYDEN BAHSETTiĞiNi BiLMESELERDE HIÇKIRARAK AĞLAMAYA BAŞLADILAR VE BiZ O ANDA ETRAFA BAKAMADIK , KENDiMiZE BAKAMADIK ; MÜZiĞiN SAFLIĞININ VE iÇTENLiĞiN KORKUNLUĞUNDAN KENDMiZDEN GEÇTiK ...
DATÇA BiLDiĞiMiZ ANLAMDA TATiL YÖRESi KESiNLiKLE DEĞiLDiR . HÜZÜNLÜ BiR YER , iNSANI YORAN BiR YER , iNSANI KENDiNDEN KOPMUŞ KENDiLiKLERiNE YAKLAŞTIRAN BiR YER ...
evlendikten hemen sonra eşimi de alıp yerleşmek, minik bir taş evin bahçesinde çiçek yetiştirip aşkımla güneşi seyretmek, çocuklarımı herkesin birbirini tanıdığı bir mahalle dürüstlüğünde ve doğaya aşık yetiştirmek istediğim; rüzgarıyla beslenip deniziyle doyacağım yer...
yaklaşık 10 yıldır gitmedim fakat hep içimde kaldı...biz oraya gittiğimizde doğru düzgün bir yolu bile yoktu, böyle kıvır kıvır virajlarda boktan bir araba, kabak memur lastikleri ve allah'a emanet 4 can..
hiç unutmadım datça'yı..yerleşim çok azdı o zamanlar..daha keşfedilmemişti...denizi pırıl pırıldı...tepelerinde anten misali evler çoğalmamıştı daha...gerçi belki şu an da öyledir ama bilmiyorum...inşallah bozulmamıştır...
keçiler geçerdi evlerin arasından...keçi sürüleri vardı bi dolu...dağları kekik kokardı hep...tepelere tırmanırdık arkadaşlarla...bazen sabaha kadar oturur güneşin doğuşunu izlerdik...
şehrin ortasında doğal bir havuz vardı, suyu ılık doğal bir havuz...denize 30m doğal bir havuz...benim yüzmeyi öğrendiğim yerdi orası...duruyor mu acaba..
knidos antik kenti var orada...yarımadının en sonunda en ucunda...işte orası ege ve akdeniz'in birleştiği yer...bir ayağını akdenize sokuyorsun diğer ayağını ege'ye...işte öyle bi yer...
nirvananın tanımını yeniden sorgulatıp, nirvananın batı çıkışlı olduğuna inandıran meleksiz cennettir.
gün batarken kimsesiz bir kumsala gidersiniz ve serin sularda yüz metre kadar açıldıktan sonra, sırtınızı simi adasına verip, okaliptus ağaçlarının arkasından pastel rengine bürünen güneşe doğru yüzmeye başlarsınız, tam sahile vardığınız zamanda güneş seyrine daldığınız dağın arkasından sıcak bir elvada çeker.
ayrıca size şiirler yazdırır;
Aynı ortamda senden önce uyursam eğer
Üstümü tek örten sen ol, kovala yanımdakileri
Örtüm beyaz pike olsun, terletmeden serin tutsun
Geniş yerlerde uyumaya alışmadık ki peri
Yattığım yer derin ve dar...
Merak etme sayıklamam ama yinede suyumu eksik etme
Senin ellerinden yoksunsam eğer yattığım yerde
Sonsuza kadar nadastayım, uykumda bile
Uyuduğum yerde evin olsun
Orası yolun bittiği yerdir
Tek eksiği meleksiz cennet olmasıydı
Hali hazırda senin için bir ev
Kapıdan girdiğin anda,
adı üstünde perili ev olmaya hazır
Lakin yolun bittiği yer neresi dersen?
Datçadan ötesi var mı?
kisa boylu gobekli bir adamla tani$mama vesile oldu datca. eski datca'da yatiyor can baba. icmeye ba$layinca altina i$er, cok kufreder, cok severdi diye anlatti akrani emekli katip saim amca; bir canagin icine oyulmu$ cenin'in gobekkordonundan saliyorsun $arabi, kordonun sonunda topraga ula$ip isitiyor babanin icini. aglayabilirdim.
merkezinde dunyanin en $ansli cocuklarinin okudugu bir ilkogretim okulu var. teneffuste denize girme firsatim olmadi, ozendim o yuzden. sol caprazdan gulumseyen ogretmen evi'ne, kar$idaki cocuk parki'nin salincaklari goz kirpiyor. burasi, diyor saim amca, cennetin fotokopisidir, ben 15 senedir cennetteyim; cehenneme kacack melegim yok.
$ansli otostopcular, mesudiye koyu'ne, hayitbuku'ne, oradan yayan bir bicimde ovabuku'ne, koccaman e$ek arilarina yakalanmadan palamutbuku'ne, oradan da knidos'a dek gidebilirler. tecrube ile sabit: datca ruzgarliysa, istanbul yagi$lidir.
agladim.
kisa boylu gobekli bir adamla tani$tim orada, kendisine ceviz agaci diyor.
7-8 yaşlarımda neresi olduğunu bilmeden öğrendiğim ilçe. yüreğimde sızı bırakan çocukluk aşkımdan kalan çok bilinmeyenli denklemin iki bilineninden birisi. diğer bilineni sanırım şu an özünde barındıran akdeniz ışıltısı.tek kızgınlığım cocukluğumdan neden erzurum'a bu kadar uzak oluşudur. çocukluk işte.. *
eğer henüz virajların birinde tepetaklak olmadıysanız vardığınızda huzurun türkçe karşılığını bulacağınız belde. sahildeki sayısız balık restoranları, domestik alışveriş kültürü ve eylülde giderseniz sakinliğinin yanı sıra çevre bölgelerde doğa ile sırt sırta verebileceğiniz bir yer. gittiğime pişman değiliğim, yine olsa yine giderim*.*