--spoiler--
"Darwin'in Kabusu'nda silah ticaretinin varlığını balık ticaretine, balık ticaretinin varlığını da savaşa borçlu olduğunu göstermek istedim. Kendimi gazeteci olarak değil, film yönetmeni olarak görüyorum. Anlattığım yeni bir şey değil. Afrika'da savaş, fuhuş, açlık, AIDS, sokak çocukları gibi sorunlar olduğunu söyleyen ben değilim. Bunları herkes biliyor. "Darwin'in Kâbusu" çağımızın bir röntgeni gibi.
Darwin'in Kâbusu'nda bir balığın başarı öyküsünü tersyüz etmek, dönüştürmek ve bu güçlü hayvan etrafında oluşan kısa ömürlü bolluğu, refahı yeni dünya düzeninin ironik ve dehşet verici alegorisi olarak göstermek istedim. Aynı filmi Sierra Leone'de de yapabilirdim. O filmde balığın yerini elmas alırdı. Honduras'ta muz, Irak, Nijerya ya da Angola'da ise ham petrol...
--spoiler--
-gölde balık tutuyordu... suya eğilerek bir timsah onu yakaladı bir bacağını kopardı. kurtarmaya çalıştılar ama o öldü. onu gömdük.
+bu kampta ilaç yok mu?
- ne doktor, ne dispanser...
+hastalıktan kıvranan bunca insan ne yapıyor?
-hastalıktan ölecek durumda olanlar, daha fazla çalışamayacaklarını görünce evlerine dönmek zorunda. çünkü eğer burda hasta hasta kalırsa kimse onlara yardım etmez!. burdan şehre bir ceset taşımak çok pahallı.
+ kendi ayağı ile gitmesi daha iyi?
-henüz hayattayken... bir araca binmek iyi canlı taşıma pahallı değil ama bir kere öldüysen fiyat değişir...