-burda darbin denen bir hıyar varmış?
+darwindir o
-ne sikimse işte, çocuklara incir okuyup üflüyomuş
+incir?
-he. hepiniz maymundan geldiniz, hoşgeldiniz, buyrun oturun falan diyomuş
+ohoooo, abi sabahtan beri gelen veliler arasında, olayı en çok çarpıtan sen oldun, harikasın yani
-kimse benim çocuğumun aklını çerezos arkadaş
+haydiii..
-takdiiir, allhuu ekseeer
+...
normaldir. bu topraklar ortaçağdan beri bilime ne zaman önem vermiş ki. hala doktor yerine hacı-hoca tayfasından medet umanların sayısı bir hayli fazlayken bu durum dikkate bile alınmaz.
yaradılışı anlatırsan el üstünde tutulursun, evrimi anlatırsan tukaka olursun. halbuki ikisinin de teori olduğu ortada. ama işte bunu anlayacak zeka ve algıyı bulmak zor.
geri kalmış ya da bir avuntu olarak söylenen "gelişmekte olan ülkeler"de yaşanabilecek bir olaydır.
öğretmen müfredat dışına çıkıp da çocuğa gereksiz bilgi vermişmiş.
bu zihniyet oldukça bu ülkede "yetişemeyen" çocuklar olacaktır.
öğretmenler kısıtlandıkça, tek düze eğitim devam ettikçe robot gibi hep aynı şeyi söyleyen ve dar kafalı bireyler yetişecektir.
sıfatın, zamirin ne olduğunu, üçgenin iç açılarını, kurtuluş savaşını, çiçeğin yapısını öğrenen ama hayata dair bir bok bilmeyen tek tip insanlar yetiştirmeye devam edecek bu sistem.
herkes aynı düşünecek, herkes aynı bakacak dünyaya!
bir örnek:
finlandiya'da öğretmenlere müfredat kısıtlaması, öğrencilere sınav ve sıralama dayatmaları yok. öğretmen istediği gibi ders işleyebiliyor. veee finlandiya eğitim yönünden dünyada en başarılı ülke.
bizim ülkemizde dar ve sığ beyinler eğitim sistemini çürüttükleri gibi özgür düşünceyi de çürütecek.
yazık ki bunu izleyen halk da buna alkış tutacak!
attila ilhan vakti zamanında, konuşmalarında; toplum içerisinde büyüyerek gelişen, alternatif ilerici, kısmen sosyalizm tuzuyla beslenen bir dip dalganın geliştiğinden bahsetmeden edemezdi..mevzu bahis konuya bakarsak bu dip dalga, içeriği bakımından attila hocanın bahsettiğinin tam tersi olmakla beraber, bırakın toplum içerisinde gelişmeyi, bildiğiniz yasal yolları yapılmaya başlanan yeni bir yaşam şekli oluşturma çabasında bizzat taraf olan, hatta taraf değil bildiğin bu çalışmaları yürüten devlet - ya da hükümet daha uygun - içerisinde gelişmiş ve 2002 yılından beri devletin bütün organlarına yayılarak olgunluk seviyesine gelmiştir.
liberal kısmın, hükümeti ilk yıllarda desteklemesine rağmen an itibariyle götünün üç buçuk atmasının nedenini şimdi sanırım anlamışsınızdır.
din eksenli-din tabanlı- dini baz alan her hangi bir yönetim ya da toplum veya olgunun, işin -adını ne koyarsanız koyun-içinde dini en küçük bir etki var ise o olgu köhneleşmeye, geri kalmaya ve en önemlisi toplumu oluşturan bireylerin sorgulama yetisinin yozlaştırılmasıyla teokratik bir döneme girmeye mahkumdur ve eğer tarihi bir bilim olarak kabul ederseniz ki dünyada bu böyle kabul görmüştür, insanlık tarihinin en kaotik ve karanlık ve insanlık dışı eylemlerin gerçekleştirildiği dönemler dinin toplum üzerindeki etkisinin hissedilir ve rahatsız edici derecede hegomanyası altında olduğu dönemlerdir.
şimdi niye konuya burdan girdik..cevabı basit, senin de bildiğin üzere sevgili yeni yetmecim..darwin teorisi açıkça dinsel kaynakların senaryolarını - teori denemeyecek hurafelerdir bunlar, en makulu senaryodur - ortadan kaldırmaya başlamış ve iyimser bir tahmin ile, darwin den itibaren darwinin oluşturduğu temel evrim kavramından kat be kat gelişip, birikerek ilerleyen yaşadığımız çağın evrim anlayışı yaklaşık bir 100-150 yıl sonra bu bahsettiğimiz dini senaryoları temelden sarsarak, domino etkisi ile dinin diğer saçmalıklarını da ortadan tamamen kaldıracaktır. tüm korku en basit ve yalın haliyle dinin bilim karşısında er geç yok olmaya mahkum olduğu gerçeğinin yavaş yavaş farkedilmesidir.
peki bu yok olmayı nasıl geciktirebilirsiniz, tabi ki sorgulamayı ve dini senaryolar haricindeki bilimsel teorileri zaman içerisinde müfredattan kaldırıp, bahsedenlere de mevzu bahis konu başlığında olduğu gibi ceza vererek..yalnız unutulmasın ki bu süreç gerçeğin ortaya çıkmasını sadece ve sadece geciktirebilir, engelleyemez..çünkü bilim dini beklemez, ilerlemeye devam eder..
okuduklarım arasında farklı bir yorum olarak gkhnvural rumuzlu yazarın değindiği noktalar gerçekten önemlidir:
eğer yaradılış teorisini kabul ederseniz, arkeoloji, tarih, biyoloji, fizik, kimya, paleontoloji, topografya, jeoloji vs gibi bilimleri reddetmeniz gerekir.zira tüm bu bilimler tanrıya "şirk" koşan bilimlerdir.kutsal kitaplarda açıklanmış olan olayların/bilgilerin aslında öyle olmadığını ortaya koyar hep.
konuyu evrim ve din çatışmasından çıkarır ve günümüze dönersek..basedilen ceza, konu hakkında girmiş olduğum bir önceki entryde de bahsetiğim üzere (#10593550) muhafazakar cemaatçiliğin devletin bütün organlarına yerleşerek olgunluk düzeyine geldiğinin göstergesidir ve uygulamalar, her ne kadar koyunlaşırılmış bir toplum yaratılmışsa da ekosistemdeki tilkileri bile rahatsız edecek kıvama gelmişlerdir..tabandan gelen rahatsızlık seslerini bunun bir göstergesi olarak algılayabiliriz..misal en basit rahatsızlık veren örnekleri sıralamak istesek ilk aklıma gelen: sanat galerisi baskınları, saçı uzun olduğu için dövülen üniversiteli gençler, samsunda kız arkadaşıyla el ele tutuştuğu için gençleri uyaran kahraman zabıta, okullarda kız ve erkek öğrencilerin en az 45 cm aralıklarla sırada toplanmaları, erzurum milli eğitim bakanın duvarına asılı kuran ve seccade -ki laik yönetimlerde hiç bir dinin devlette ve devletin her hangi bir kurumunda yeri yoktur- alkol yasağı falan filen etsetra*...daha arttırabilirim ama gerçekten ruhum sıkıldı..
türkiye'de görülebilecek olağan saçmalıklardandır.
burda sorulabilecek soru kabahat kimdedir?
a)meb'in mi suçu var?
b)cahil olan ailenin mi suçu var?
c)çocuğun mu suçu var?
d)öğretmenin suçu ne?
e)fatmagül'ün suçu ne?
aile şikayet etmiş. haberde müfradat dışına çıkılmış. uyarı cezasınıda almış. ateist birinin çocuguna müfradat dışı din bilgisi verirse o da şikayet etsin hakkı var demektir. ne kadar hoşunuza gidiyor birbirinize üstünlük kurmak, birbirinizi dışlamak, ne kadar basit dingilce oyunlara geliyorsunuz. bir de zekiyiz diye geçiniyorsunuz. kamplaşın bakalım. dışlayın biribirnizi.
-beşinci sınıf öğrencinin aklını ne diye bulandırıyor- şeklinde karşıt görüşlerle savunulan bir cezadır.
meb'e -rica mektup- kampanyası ile çocukların akıllarının bulanmaması için müfredat gereği -evrim- içeren konularda öğretmene sorulan sorularda, öğretmenin "ensest ilişki" diyerek geçiştirmesi sureti ile kafa karışıklığının önlenmesi önerilebilir.
fakat aklıselim bir öğretmenin, çocuğun -maymundan mı geldik?- sorusunun arkasında ailenin engin bilgisinin yattığını bildiği üzere, çocuğa babasının aptal olduğu gerçeğinin üzerinden evrimin -maymun ve insan- arasında geçen bilimsel bir varsayım olmadığını anlatmasına karşın oluşabilecek cezai durumlar meb tarafından iyi düşünülmelidir.
ya da eğitim cezalarına, evrim ile alakalı engin bilgileri olan ailelerin çocuklarına anlattığı maymun ve insan sürecinin sınıf içi yansımalarında, öğretmenin veliyi çağırarak bu engin bilgilerinden dolayı veliyi tokatlaması sorununa yeni bir cezai sistem getirilmelidir.
görüldüğü üzere bu ülke üzerinde yaşayan çekirdek ailelerin çekirdeklerini çıtlatıp soluğu harun yahya karşısında almalarından dolayı, namaz kılan maymunlar yetiştirip okulda ilim irfan öğretilmesini istiyoruz.
bilim ve din üzerine russell'a kulak verip, cinciliğe öh kaka derken, çocuğa engin bilgimiz ile evrimi anlatıp o çocuğa eğitim yuvalarında "maymundan gelmedik ki biz ehhhe" dedirtiyorsak, o çocukları harun yahyanın yaratılış atlasındaki suni balık yemi ile avlayıp, bu ailelerin elinden almamız gerekmektedir.
gönül ister ki işin altında yatan diğer bilimsel varsayımlar ile konuşup eğitim sistemizdeki rezalet üzerine daha fazla yazalım. bilimsel konularda bu kadar hakim insaların karşısında, radyo parçalayıp parçalar üzerine varsayımlar üretmeye çalışırken, 26.parçanın radyonun son parçası olduğunun bize anlatılması bizi bu düşünceden arındırıyor. anlışılan o ki, çocuklara radyonun 26 parçasınından 1 ve 2 parçaların etkileşimini anlatamayıp, 26.parçanın hangisi olduğu konusunda kesin fikirlere sahip oluyoruz.
edit:
bazı zeki insanlar ise konu ile alakalı olarak, doğruluğu -kanıtlanamamış- bir bilimsel varsayımın anlatılmasının yanlış olduğunu söylerken akabinde dua ederek -ben aptalım- izlenimi yaratmışlardır.
--spoiler--
bir delinin teorisini kabul eden insanlarda sorun vardır. doğruluğu kanıtlanamamış bir teorinin okullarda ders olarak anlatılması ne kadar doğrudur
--spoiler--
tabi darwin'in deli olduğunu söyleyen harun yahya gibi aklıselim insanların suni balık yemleri ile namaz kılanları yakalayıp cennete götürmesi gerekirken, ne diye çocuklara kimya,fizik,biyoloji falan anlatıyorlar ki ?