"tsk yıpratılmaya çalışılıyor" lafı her ne kadar içi boş bi laf olsa da gerçekten de vuku bulan bi eylemi sadece yanlış ifade eden bi laftır. yani tsk eleştirilirken eleştirenlerin amacı tsk'yı yıpratmak değildir ama sonuç itibariyle eylem oraya varmaktadır (üstü kapalı yazmaya çalışıyorum yazdıklarımı anlayın işte).
yani demek istediğim şu. aktütün baskını üstüne tsk'ya yükleniliyor ve hatta artık laflar gizli saklı bile edilmeden tsk'nın saldırıdan öncesinde haberdar olduğu yorumları yapılıyor. peki ne bekleniyor.. tsk'nın "evet doğru, biliyorduk ama o çocukları feda ettik" demesi mi..
bugün başbuğ yapacağı açıklamayı yaptı işte. en fazla bu kadarını söyleyebilirdi ve bu kadarını söyledi. yetersiz olacağını zaten baştan biliyorduk, hala üstüne gidiliyor ve "bize cevap ver" deniyor.
daha fazla sıkıştırırsan ne olacağını tahmin etmek bu kadar mı zor. tamam işte diyeceğimizi dedik, bitti gitti. cevap da veremediler -ki veremezler de- daha üstüne gitmenin ne manası var.
demin msn'de bi arkadaşım bana "belki tsk yeni bi yapılanmaya gider diye iyimser fikrim vardı" dedi. cevabım "tabbbeeeee" oldu.
türk solcusu bunu bekliyor sanırım. tsk'nın aktütün'de hatası, hatta ihmali olduğu kanıtlanırsa bi şeyler daha iyiye doğru değişir, belki terörle mücadelede farklı düşüncelere sonunda kulak kabartılır sanıyor. oysa terör sorunu bu ülkede çözülmek istenmiyor zaten. ha tamam ordu istiyor ama ordunun bi şeyi istemesi o şeyi yapabileceği anlamına gelmez. zaten terör çözülmesi istenmediği için tsk'ya bırakılmıştır. çözemesin daha beter etsin diye.
eğer tsk'ya daha fazla yüklenilirse bu işin tek sonu vardır. o da bu eleştirilerin kökünün en basit yöntemle kurutulması.
e peki ne öneriyorsun, bu dediğin korkaklık değil mi, susalım mı yani denirse.. evet abicim, tırsıyorum ve istemiyorum darbe marbe. çünkü şu halde sadece senede bin kişi falan ölüyorken darbe sonrasında hem o insanlar ölmeye devam edecekler, hem de binlerce yenisi eklenecek o sayıya. bu dediklerim çok konformist, korkak, acımasız gelebilir ama korkuyorum.
daha fazlasını elde edemeyeceğin halde yüklenirsen olacağı o korktuğum şey çünkü.
kaşırsan kaşırım seni sonra herkes kaşınır.cebi boşalan darbe istiyor ama bir türlü olmuoyr hararetle bekliyoruz.ordumuza yeni tatil köyleri golf tesisleri lazım umarım ara açılmaz daha...
olayı en başta darbe için kaşınmak olarak algılarsak yanlış yaparız. asker bu ülkede yönetime el koymak istediğinde bizzat kendi beslediği, büyüttüğü örgütler tarafından darbeye uygun bir zemin yaratmadı mı? darbe yapmak için fırsat kollamadı mı? sonra ne oldu peki? memlekette huzur kalmadı, ordumuz huzuru yeniden tesis etmek için bize şöyle okkalısından iki tokat patlattı, gitti.
tsk üstüne şu ankinden çok daha güçlü yüklenilmelidir hem de. deniyor ki ordu bundan fazlasını yapamaz. zaten değişmesi gereken de bu. ya seve seve, ya da diğer türlü ordunun bu kafasındaki dediğim dedik, çaldığım düdük mantığından vazgeçmesi, her türk asker doğar aragazıyla kendi halkını daha fazla ölüme yollamaması, genelkurmay başkanı mavi tura çıkarken, yeni gelen hollanda genelkurmay'ına atfen 'ben de isterim günde 8 saat golf oynamak' diyerek önüne gelen yere golf sahası yapılmasına onay verirken aktütün karakolunun taşınması mevzuunda ödenek yetersizliği bahanesi arkasına sığınmaması, saldırılar 'ben geliyorum!' diye bas bas bağırırken kılını kıpırdatması gerektiğini hatırlaması, 30 senedir türkiye'yi imf'nin köpeği yapan terör sorununda çözümsüzlüğü değil, çözümü araması gerektiğinin farkına varması, insanların açlıktan nefesleri kokarken birilerinin lüks içinde yaşamaması vs vs.
burjuvaziden, onun aygıtlarından kendiliğinden bir şeyler yapmasını beklemek saçmalıktır. biri söylesin bana, tüm dünya'da ne zaman alttan baskı olmadan kıçını kıpırdatmıştır devletler? kıçını kıpırdatma sebebi ise gün gelip kıçının tutuşmaması için değil midir?
tsk'nın aktütün'de hatası, hatta ihmali olduğu kanıtlanırsa aynı tsk gün gelip de emrindeki askerleri subaylara silahlarını doğrultmasın diye ciddi bir revizyona girmesi gerektiğini anlamalı, anlamıyorsa, anlamak istemiyorsa kafasına vura vura anlatmalı tsk'nın baş aktörlerine.
yok öyle teslimiyet. biz eşşek olduktan sonra sırtımıza semer vuran çok olur. hani şu kıytırık animasyon sanılan wall-e'de kaptanın bilgisayara dediği gibi:
''ben hayatta kalmak değil, yaşamak istiyorum!''
hayatta kalmak değil, yaşamak istiyoruz diye bağırmadan, korkakça sinersek biri bizi gözetlemez, yakaladığı zaman siker de. korkunun ecele faydası yok arkadaşlar.
