puslu kıtalar atlası ve papaz köprüsü ile esenyurt gişelerinden sonra sağa saptığında karşına çıkan üniversite hastanesi gibi, varolan ama umursanmayan evrenlere bir ad verdim; dar götlüler ülkesi.
dar götlüler ülkesinde yaşamaktır gayem. geniş leğen kemiği ve üzerine biraz da basenlerimle var olmak isterdim dar götlüler ülkesinde. bir ev satın alırdım 4+2. sonra dar götlü bir annenin doğurduğu daha dar götlü bir kıza vurulmak isterdim. iri penisimin göz doldurduğu bir gece geçirmek isterdim onunla.
serinleyen havalarda yanına sokulup ısınabileceğim tek bir lemur bile bulamamak beni bu arayışa böylesine itiyorken, st. petersburg sokaklarında iki şişe smirnoff votka içip yerlere yattığım gecelere selam göndermek aklımın ucundan dahi geçmiyor açıkçası. davay davay. hadi neyse, büyüklük yine bizde.
ben varım. bu gerçek. ve ben benim içimde olduğumdandır muhtemelen, dünyanın başrolü benmişim gibi geliyor. geri kalanlarsa sadece figüran... nabersiniz lan figüranlar?
dar götlüler ülkesinde yapılan darbeler. neyse bu konuya sonra değiniriz.
