danıştay ın adalet anlayışı

entry13 galeri0
    1.
  1. her sene 55 bin kişinin davası zaman aşımına uğrarken işi gücü bırakıp yök kararları ile uğrağan 'hukukcuların' calib-i dikkat hukuk anlayışıdır.
    2 ...
  2. 2.
  3. anayasal düzene göre, hukuka göre bağımsız bir anlayıştır.
    ama yargıyı tekeline almak isteyen ak kuzular tarafından, kendi sitedikleri karar çıkmıyor diye bok atılan anlayıştır.
    onlar istiyor ki suçlular kollansın, anayasaya aykırı kanunlar onaylansın.
    (bkz: akp zihniyetinin yargı anlayışı)
    0 ...
  4. 3.
  5. bir kaç yıl sonra, hukuk fakültelerinin ders kitaplarında saçmalıklardan bahsederken; eskiden böyle aptalca kararlar verilirdi notu eklenecektir.
    geçicidir. ilkellik ürünü kararlara imza atmıştır.
    1 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. ideolojik olması muhtemeldir. erdoğan teziç zamanında ; bu iş yök ün yetkisindedir diyen şimdilerde ise YÖKün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini oy birliği ile durduran son derece bağımsız ilkeli(!) kurumdur.(baro` ya göre de taktik değiştirmiş olabilir.bir ihtimal hani.)biz buna çelişki de diyoruz kuzum.
    3 ...
  9. 6.
  10. bir yüksek yargı olan bu mahkemenin adalet anlayışı olması gibi gereken anlayıştır. fakat olması gerektiği gibi olmadığından halen yök'ün hangi konu hakkında değişiklik yapabileceği veya yapamayacağı konusunda ilginçtir yine kendi kararları sayesinde çelişmektedir. bunun bir de ağabeyi vardır;

    (bkz: anayasa mahkemesi nin adalet anlayışı)
    2 ...
  11. 7.
  12. eşitsizliği giderenin önünü tıkama, yargıya siyaseti karıştırma, 'üniversiteye imam hatip li girmesinde siktir et meslek liseliyi yeaaa' gibi bir düşünce yapısına sahip bir anlayıştır bu.
    2 ...
  13. 8.
  14. danştay'ın 28 şubat'ı sonsuza dek devam ettirecek yapıda yapılandırmasından kaynaklanır. ne zaman cuntacı yargı köşesine çekilir o zaman hukuk'tan bahsedebiliriz. yıllar önce meslek liseliler pozitif ayrımcılığı vardı. çünkü onlar normal liselerden daha az ders görülüyordu. şimdi ise olay tam tersine döndü. yıllarca uygulanan yanlıştı ve 10 sene önce değişinceye kadar sorun yoktu da şimdi eskiye dönüş değil fark kaldırılınca mı hukuksuz oluyor. bilmeyenler için söyleyelim bu katsayı meselesi 12 senedir uygulanıyor. önceden meslek liseliler avantajlıydı. çoğu insan lise 3'te meslek lisesine geçip hem ağır olmayan ders programı ile sınav için boş zamana hem katsayı avantajına sahip olmak için uğraşıyordu. şimdi ise tersine işliyor.

    kendimden bir örnek vereyim. kızkardeşimi yeni faaliyete geçen alman-türk meslek lisesine kaydettirmek için ne çok uğraşmıştık. okul hemen karşımızda olmasına rağmen zor olmuştu. şimdi ise okula kaydedecek öğrenci bulamıyorlar. ders veren almanlar bile memleketlerine döndüler. ordan mezun olan öğrenciler anında iş bulabiliyorlar ve istedikleri üniversiteye girmek için avantajlıydılar. anadolu lisesi ayarında bir okulken şimdi hali harap.

    12 sene öncesinde anayasa falan değişti, bizim haberimiz yok da danıştay mı biliyor bunu?

    kendi istedikleri karar, bağımsız yargı diyen bir arkadaşa da bir çift laf edelim. bir memlekette çoğu insan ne istiyorsa hukuk odur. toplumsal sözleşme dediğimiz kanunlar bu işe yarar. aksine çoğunluğun isteğine karşı kanunlar varsa hata halkta değil kanundadır. demokrasilerde hukuk böyle işler. bağımsız yargı demek devlet ideolojisinden bağımsız, halkın çoğunun isteklerine uygun davranan yargı demektir. bizim yargımız devlet ideolojisini sürdürmek için halka rağmen, meclise ve iktidara rağmen kararlar alıyor. bu bağımsız yargı değil ideolojik yargıdır. bağımsız yargı; bir zümrenin kontrolüne girmemiş çoğunluğun hakkını savunan yargı demektir. şu an yargı belirli bir azınlığın gücü elinde tuttuğu, çoğunluğun haklarını zorbalıkla elinde tutan bir yargı değil mi? o kadar bağımsız ki keyfine göre takılıyor. onu ne engelliyor? şu katsayı iptali için gösterdiği gerekçeli kararda şu kanuna dayanarak, iptal ettik diyor. kanuna bakıyorsunuz. yök tek yetkilidir diyor. yök tek yetkili ise sen neden karışıyorsun diye sorabilecek bir merci yok.

    yıllar sonra danıştay, cumhurbaşkanı değişikliği ile o zümrenin elinden sıyrılınca bakalım ne diyeceksiniz. bu tür adaletsizlikler toplumsal sözleşmeye yani hukuka zarar verir. bir ülkede hukuksuzluk almış yürümüşse insanlar arası kutuplaşmanın önüne geçilemez. kutuplaşma; devletin kontrolünü ele geçiren bir zümrenin demokratik yollardan tasfiyesine demokratik olmayan yollarla karşı çıkmasıyla ortaya çıkar. aynen çoğunluğun istediği iktidar partisini kapatmaya kalkan anayasa mahkemesinin yaptığı gibi yaparak... aynen meclisin seçtiği cumhurbaşkanını tanımamak gibi... bir daha söyleyeyim... ülkede hukuk görevini yaparken ideolojik kararlar verip hep bir yana uygun davranmaya başladıysa orda ne hukuk, ne toplumsal sözleşmeden bahsedilemez.
    1 ...
  15. 9.
  16. (bkz: baskın oran) ın, (bkz: mustafa balbay) hakkında açmış olduğu tazminat davasında, "madem ki agos gazetesinde yazıyorsun, her türlü hakarete maruz kalman doğaldır" demiş, diyebilmiş, tek tip düşüncenin engizisyon hakim olduğu hakimler topluluğunun adalet anlayışıdır.
    1 ...
  17. 10.
  18. vodafonun özgürlük anlayışıyla eşdeğerdir.
    1 ...
  19. 11.
  20. nalıncı keseri gibi hep bana hep bana diyen gerizekalı zihniyetin anlamasının mümkün olamayacağı gayet objektif adalet anlayışıdır.
    0 ...
  21. 12.
  22. demokrasi böyle bir şey işte. çoğunluk ne istiyorsa hep ona hep ona diyeceksin. tabi gerizekalı kim, zihniyet ne iyi anlamak lazım. bu demokrasi, hak ve özgürlük kavramını almamışlara en yakışan deyim. insan önce özgürlüklerinin nerde bittiğini öğrenir sonra ben geri zekalı değilim demeye hakkı olur. çoğunluğun memnun olmadığı kanun yürürlükten kalkar, başkasının özgürlüğünden bir başkası zarar görmediği sürece şikayetçi olamaz. danıştay'ın görevi de kanunların çıktığı zaman başkasının özgürlüğüne zarar verip vermediğini ve kanunlara uygunluğunu denetlemek. danıştay bir davayı görebilmek için önce bir başkasına zarar veren bir kanun mu diye bakar ve daniştaya başvuran şikayetçinin direk bu kanunun sağladıklarından ne gibi bir zarar gördüğünü denetler. baro başvurmuş. bu olayla baronun ne gibi bir ilgisi var desen bizim gerizekalılar çıkıp bir şey diyemez ama çar çar konuşur, hakaret eder üstüne de... hadi diyelim baronun ilgisi var. ne gibi bir zarara uğruyor. hukukta bir şeyden şikayetçi olabilmek için iki şart vardır. birincisi olayın sizi etkilemesi ve zarar verici yönde etkilemesi. biri bana iyi davranıyor, para veriyor diye davacı olabilir misiniz? veya birinin yaptığını beğenmiyorum diyerek dava açabilirmisiniz? birçok gerizekalıyı ilgilendirmediği halde başkasının özgürlüğünün kısıtlanmasını savunabiliyorlar. hassiktir diyorum hassiktir.

    danıştay kararını savunanların iki şeye cevap vermesi gerekir. malum danıştay cevap vermeye tenezzül etmiyor.
    1-baro bu olaya müdahil midir?
    2-baro bu işten ne gibi bir zarar görmüştür?

    bu iki soruya cevap vermeden danıştayı savunanların sırf ideolojileri için savunduklarını anlamak zor değil. önce danıştay'ın ne ölduğunu, görevlerini öğrenip ondan sonra yazılması dileğiyle...
    2 ...
  23. 13.
  24. Milletin egemenliğine aykırı kararlar almaktır. Ulan madem sizin dediginiz oluyor boşa seçim yapmayalım siz yönetin ülkeyi atanmışlar.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük