Öyle bir karar verir ki 1 milyon öğrenci'nin 3 ay sonra hayalleri güm olur!
Öyle bir karar verir ki imam hatip liseleri ve meslek liselerinin yanında alan dışı tercih yapanlarda yanar.
Öyle bir karar verir ki 3 ay önce kutlama yapan gençler 3 ay sonra ağlar.
Öyle bir karar verir ki demokrasiye yapılacak darbeyi engeller.
Öyle bir kara verir ki kapısının önünde bin kişiye eylem yaptırır.
işte güzel ülkemin güzel vatandaşları yatın kalkın iyi ki Türkiyede danıştay var diyin her gün danıştay olduğu için dua edin.
Sen çok yaşa danıştay yaşasın demokrasi! yaşasın laiklik! öğrenciler yanmış kimin umrunda be! bu ülkede şeriata yer yok banane öğrenciden banane insandan banane insan haklarından.
danıştay kararlarını eleştirmek suç değildir. her insan kendi yorumunu yapabilir. ama yargının kararlarını uygulamama konusu suç olur. bazı yazarlarımız salak salak yargı kararları tartışılamaz gibi saçmalamışlar.
neyse konumuza dönelim. görüldüğü üzere danıştay ideolojik bir karar vermiştir. bunu nerden mi anlıyoruz? bu başlık altında dahi danıştayın verdiği kararı onaylayanların şu kanuna göre haklıdır, doğrudur demek yerine eğitim politikamızı belirleyen kurum olarak sanki danıştay görevliymiş gibi, imam hatiplilerin önünü kesmekle görevli açık bir güçmüş gibi değerlendirmeleri yeterlidir. oysa yargı kurumları kanunlara göre hareket eder ve kanuna uyduğu sürece dürüst yargıdan söz edilir.
danıştay ise ne yapmıştır? 15 yıla yakın zamandır bu katsayı probleminin eşitlik ilkesine aykırı olduğu konusunda açılan davalarda karara varırken yök kanununun 2547/45 maddesine göre üniversiteye girişte öğrencilerin yüksek öğrenim kurumlarına yönlendirilmeleri konusunda yök planlar yapar ve uygular şeklinde kanuna uygun davranmışken ve aynı konu aihm'e gittiğinde aihm'de aynı görüşe göre karar vermişken şimdi danıştay yök'ün aldığı kararı kanuna uygunsuz buluyor. işin garip tarafı sebep olarak "1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasasının okul ve alanlara yönlendirmeye ilişkin kuralları ile 2547 sayılı Yasanın 45. maddesinde yer alan kuralların uygulanmasını bertaraf ettiğini" ileri sürüyor.
1739 sayılı kanun ortaöğretim kurumlarına kadar olan öğrenim sürecinde okul ve alanlara yönlendirme konusunda milli eğitim bakanlığının, yök kanununun 2547/45. maddesi ise yüksek öğrenim kurumlarına girişte okul ve alanlara yönlendirme konusunda yök yetkilidir diyor. danıştay bu kanunlara uygun karar verdiği iddiasında bulunduktan sonra hangi hukukçu çıkıp bu rezaleti savunacak? tabi ki aklı başında ve ideolojik düşüncelerini bir kenara bırakan hiçbir hukukçu savunamaz.
sıradan insanların ideolojisinden sıyrılamayıp olaylara öyle bakması ise ne kadar demokrat olduğunu gösterir. bir kanunu desteklemeyip karşı olabilirsiniz. bu anlaşılabilir fakat bu kanunun hukuksuz şekilde iptal edilmesine herkes karşı olmalıdır.
batılı ülke demokrasilerine baktığımız zaman meclislerinde bir kanun büyük tartışmalarla görüşülse bile sonra oylanıyor ve kanun geçerli oluyor. herkes çoğunluk istiyorsa geçerlidir diyerek saygı gösteriyor ve geri dönüp üzerinde durmuyor. fakat bizde beğenmediğiniz kanun mecliste kabul edildiği zaman memleket meselesi haline getirilip onu engelllemek için olmadık yollara sapılıyor. büyük millet meclisimizin aldığı kararları tekrar tekrar gündeme getirip onu iptal ettirmenin çarelerini arayan demokrasi düşmanı insanlar oldukça daha çok oyalanırız. basit meseleler gündemde uzunca bir zaman yer alır ve boşa zamanımızı harcar, enerjimizi tüketiriz. sonra komplo teorileri üretelim. avrupaya bizi müslüman olduğumuz için gibi ıvır zıvır meselelerle almıorlar diye kendimizi kandıralım.
demokrasi dediğimiz şey; insan haklarını ihlal etmeyen kanunları çoğunluğun tercihine göre yapmaktır. yani çoğunluğun kararları üzerinde sadece insan hakları(anayasa) vardır. bu şekilde çıkarılan kanunlara itiraz etmek abesle iştigal etmektir. tabi bizim kültürümüzde demokrasi; silahı olan ve mevkisi olanın dediği olur şeklinde algılanan bir olgu olduğu için pek bir ileri gidemiyoruz. bir standardizasyon olmadıkça böyle sürüp gidecek. bugün ak dediklerine yarın kara diyecek insanlar çıkacak.
yüksek yargı çıkarılan kanunların anayasaya uygunluğunu denetler. alınan kararların kanunlara uygunluğunu denetler. insan haklarına aykırı bir kanunu eşitsizlik gerekçesiyle bunca zaman kaldırması gerekirken "yök karar verir benimle ilgisi yok" diye sıyrılan danıştay şimdi kararı iptal bahanesi olarak "yök karar verir" maddesini gösteriyor. yök karar verir deyip yök'ün kararını iptal etmenin neresi kanuna uygun? danıştayın iptal kararının basitçe dediği şöyle "2547 sayılı kanun katsayı uygulamasına yök karar verir dediği için yök'ün kararını iptal ettik" diyor. bilmediğimiz başka bir yök daha mı var diye insan düşünmeden edemiyor.
ama ne önemi var değil mi, mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.
öncelikle sözlük yazarlarına bu konuya karşı olumlu ya da olumsuz görüş bildirerek konuyu irdelemelerinden ötürü teşekkür ediyorum.
siyasi beyin rezaleti.
yargının aslında suçu yoktur. en azından şimdiki yargı mensuplarının suçu yok. neden? çünkü yıllardır bu ülkenin koruyucusu ordu ve yargıydı. demokrasi değildi. hala aynı zihniyet hakim olduğu için hassas olaylarda böyle reflekssel korunma davranışları görünmesi normal. özellikle ak parti iktidarında bunu çok yaşadık, aha yaşıyoruz. şaşırmıyorum artık. evet hatalı kararın sonucu oluştu, herkese eşit eğitim fırsatı ama bir suç da medyanın. neden? görmeye alıştık ülke şeriata gidiyor haberlerini.
siyasi beyin rezaleti bu. türkiye'de yargı siyasal kararlar veriyor maalesef. bu da onun sonuçlarından biri. neden? çünkü ordu ve yargı teminat olarak görülüyor hala. bu yüzden siyasi.
ama ney? düşüncesizlik, siyasi ranta döndü artık bu. insanlar sömürülüyor. devlet kendi insanının geçmişini ve şimdisini bırak geleceğini sömürüyor. yargının umrunda mı sanıyorsun onca öğrencinin geleceği. ekim-kasım aylarında yani katsayının kaldırılmış olduğu aylarda öğrenci ne yaptı? dersanesini seçti, planını yaptı. sen ne yaptın? sınava kalmış 4 ay( nisanda yapılacak ilk sınav yeni sisteme göre) öss sistemini baştan yarattırmaya çalışıyorsun. bu çocukların hali ne olacak? ne zaman yeni bi sistem kurulacak da çocuklar ona göre plan yapıp hazırlanacaklar?
yok ama, sana ne dimi? sen koruyucusun. mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.
danıştaya hukuk öğretilmeye çalışıldığı olay, bi hukuk kurumuna kanunları öğretmek ne beyhude bir çabadır.
ha danıştayın anayasadan haberi yok, sizin var.
yuh!
rezalet değildir.
imam hatip liselerinde okuyan dinci oksijen kayıplarının önünü tıkayan itirazı ortaya koyan kurumun tatından yenmeyen, ileride bir bok olamayacak olan godoşlar ile çalışıp memlekete faydalı olacak olanı ayıran, canım icraatıdır. **
bağımsız yüksek yargıyla , 12 eylülle bağımlı hale getirilmiş adalet bakanlığına bağlı mahkemeleri bir gören kişinin ergenekonla kıyaslamaya çalıştığı olmayan rezalettir. (bkz: bilmediği konuda ahkam kesmek)
danıştayı boş yere eleştirenlerin yaptığı rezilliktir. danıştay bu ülkede yüksek yargı merciidir kararı nettir, kurursuz kabul edilir, öyledir de çünkü türkiye bir hukuk devletidir. danıştayı eleştirmek, hele bir de kararına rezillik demek hukuk devletinin ne demek olduğunu bilmemektir, hukuka ve devlete saygısızlık etmektir.
ülkemizin en önemli yargı organlarından biri olan danıştayın, bir kesimi rahatsız eden ya da hoşnutsuzluk yaratan bir karar vermesi üzerine*, bu kurumu karalamak amacıyla söylenmiş sözdür. asıl rezalet, karardan memnun kalmayan bazı siyasetçilerin konuyla ilgili yaptıkları yorumlardır**. avrupa insan hakları mahkemesine taşınsa bu dava, ve benzer bir karar çıksa "avrupa insan hakları mahkemesi rezaleti" başlığı ya da manşeti kaçınılmaz olacaktır.
Meslek liseliye verilen fırsat liseyi bitirir bitirmez hayata atılabilme. Bunun için de devlet, düz liseliye 1 lira harcarken meslek liseliye lise eğitimi boyunca 10 lira harcar.
Düz liseli mezun olunca üniversite okuyup bir yere kapağı atamazsa, olsa olsa işportacı olur.
Meslek liseli tekniker.
Şimdi bu meslek liseli böyle bir fırsatı varken tutup düz liselinin yerleştiği yere yerleşirse açıkta kalan düz liseli ne yapacak?
"Ösese bir yarış değil mi yavv biri girer diğeri açıkta kalır"
E o zaman asıl sorun sistemin tamamıyken. Özellikle de yök, danıştayın kararı durdurma gibi bir olasılığı varken astığım astık, kestiğim kestik bir tavır içerisinde bu kararı uygulamaya sokup Öğrenciler mağdur oluyorsa burada suç kimde? Danıştayda mı ? yökte mi? Danıştay hukuk kuralları çerçevesinde bir karar vermiştir. Belki yökün karrı da hukuk dışı olmayabilir ama sonuçta Danıştayın böyle bir karar alma olasılığı varsa Sen yök olarak gerçekten öğrencileri düşünerek böyle bir uygulamayı yapmaya karar verdiysen Danıştayın sonucunu beklersin Ona göre 1 yıl sonra sokarsın uygulamaya kararını. böylelikle yüzbinlerce öğrenci "düz liseliler de dahil olmak üzere" iki arada bir derede kalmaz.
Benim Öseseye girdiğimden bir önceki yıl Fen ile matematik sorularının katsayıları aynıydı, Sonra Fen katsayısını düşürdüler Matematiği yükselttiler. 43 fen yaptım 38 matematik yaptım. Her daim feni iyi yapan bir öğrenci olarak bu katsayı oynaması yüzünden istediğim yere gidemedim. Bu işler böyle Allah'a emanet işler işte.
Ha bir de Meslek lisesindeki Teknik eğitimle, mühendislik eğitimi arasında pek bir paralellik yoktur. Senin tornayı kullanmayı bilmen Mühendislik açısından pek bir şey ifade etmez, Keza birkaç yazılımı bilip o yazılımı çalıştırmayı bilmen de ifade etmez, sana mühendislik altyapısı vermez. Kaba bir örnek de olsa uyar. Araba kullanamyı bilen biriyle o arabayı tasarlayan biri, O arabanın motor parçalarını birleştiren biriyle O motorun hangi koşullar altında ne kadar yıpranacağını hesaplayan, ne kadar sıkıştırmayla ne kadar beygir gücü alacağını ayarlayan ona göre düzelemeleri yapan biri arasında pek bir ortak nokta yoktur.
keza yazılım konusunda, bilgisayar mühendisinin işi temel anlamda kodları bilmek falan değildir. Kodu herkes öğrenir. Önemli olan o kodları verimli bir şekilde kullanabilecek karmaşık algoritmaları yazabilmektir.
Ha tabi ülkemizde Mühendis yetiştirsek de mühendislik yapılan iş ortamı pek olmadığından Mühendisi teknikerin bir üstü diye tanımlayanlar olması doğal.
ya şunu anlayın artık bu ülkede fabrikalarda mühendislerin çoğu müdür gibi çalışırken meslek lisesinden mezun olmuş üstüne teknik eğitim fakültesi bitirmiş kişiler mühendisin yapması gereken işleri yapıyor.
inanmayan gider organize sanayi bölgelerine görür.
ayrıca meslek lisesi mezunları bütün bölümleri istemiyor. bölümünün üstündeki mühendislikleri ve yönetici pozisyonlarını istiyor.
şunuda kafanıza sokun meslek lisesi mezunları imam hatip mezunlarının doktor,mühendis olmasınıda istemiyor.
lisede düz liseli ve anadolu lisesi kuku peşinde koşarken bu adamlar makinaları ve diğer aletleri kullanmayı öğreniyorlardı.
danıştay'ın haklı olması için her halde ulema'ya sorması lazımdı. artı yani fen lisesinde eline bilgisayar değmemiş öküzün biri 0.80 katsayı ile bu bölümü tercih ederken, tüm bilgisayar donanımına hakim ve programcılık eğitimine hazır meslek lisesi gencimiz 0.30 ile değerlendiriliyor diye örnek verip veryansın edenler, o liseye kayıt olmadan önce öss sınavın da taban puan'ı açısından kendisine ne getirir ne götürür, bilmiyorsa, afedersiniz ama asıl öküzlük işte orda oluyor. demek istediğim daha kolay anlaşılsın diye imam hatip de okuyan biri düz lise de okuyan birinden daha mı fazla müslüman olmuş olacak? allah hesaba çekerken meslekli mesleksiz diye mi ayıracak..
Ben halen iddia ediyorum, meslek yada imam hatip liselerine gidenler, öss'de taban puanlar'ın düşük olacağını bilen, ama elimizde bir meslek olsun deyip bile bile gidenlerdir. danıştay'da demek istiyorki başına silah mı dayadılar istediğiniz haksız diyor, bunun neresi rezalettir.
