tüm ilköğretim hayatım boyunca cebren ve hile ile ailenin kadınları tarafından bir evin tüm dantel ihtiyacını karşılayacak kadar dantel ördürdüler bana.
orta direk bir aileden gelince böyle oluyor. piyanoya- baleye gidemiyorsun onun yerine babaannen sana dantel,kanaviçe falan öğretiyor.melisalar antalyada kızgın kumlardan serin sulara atlarken sen ıhlamur ağaçlı bahçende oturup dantel işliyorsun.
zor birşey ama dantel, herkes yapamaz. bir kere kesinlikle matematik kafasına sahip olman gerekiyor, şimdi hesabın içine düşmüşsem bu çocukluğumda ördüğüm danteller sayesindedir.
birde işin ekonomik boyutu var tabi, bir türlü sahiplenemediğim dantellerimi mısır çarşısında satsam azıcık zengindim. el emeği göz nuru bir kere, böyle şeyler şimdi çok pahalıymış öyle diyorlar.
9 yaşındaki ay ne hoş ve babannesi:
-babaanne çok sıkıldım dantel örmekten, tatile gitmek istiyorum ben.
+sus, bitecek o örnek. yaptığın banaysa öğrendiğin kendine.
-okul açılsada gitsem ya, pufff.
o zaman çok sıkıcı geliyordu.şimdi istesem de öremem, geçende denedim hepsini unutmuşum.
Eskiden, kadınların (özellikle annelerin) çeyiz için, gözlerinin nurunu döktüğü el işi.
Şimdilerde ise; daha çok kıyafetlerde kullanılır, makinalarda üretilir olmuştur.
*Ayrıca annemin yaptığı 1 sandık dolusu sakladığım, tablo gibi olan, kullanmaya kıyamadığım el işidir.
dantela da denilebilen gereksiz ayrıntılarla dolu bir iş.
bir adam eski zamanlarda kadınların dedikoduya ya da işte buna benzer boş aktivitelerle zaman harcamaması ve can sıkıntısından kurtulmaları için ailenin büyük kadınlarının diğerlerini bu işle meşgul ettiğini söylemişti.