dansa davet

entry26 galeri0
    1.
  1. oyunun sırrı çok basittir. dans için gelen kızları durmadan rederderseniz, hırs yapıp durmadan geri geliyorlardı. bu sırrı çözdüğümden beri, hem oyundaki konumum hemde aşk hayatım deişti. * *
    11 ...
  2. 2.
  3. daha ilkokul yaşındaki çocukların oynadığı, saçma sapan, gerizekalı ve ahlaksız bir oyundur. çocukların televizyonlardan gördüğü şekilde kendilerince bir "aşk" yaşama "aşık olma" durumlarının yansımasıdır. sağlıksız toplumun sağlıksız çocuklarının oynadığı sağlıksız bir "oyun"dan öte bir şey değildir. oynayan da oynatan da hemzemindir.
    2 ...
  4. 3.
  5. ergenlik öncesinde kız-erkek arasındaki duygusal anlamdaki yakınlaşmaya en çok imkan sağlayan oyun
    4 ...
  6. 4.
  7. genelde erkeklerin çoğu sınıfın sarışın minyon sevimli kızını seçerken biz koyu renk saçlı bıyıklı ve tekkaş kızlar bi kenarda birinin de bizi seçmesini beklerdik. *
    5 ...
  8. 5.
  9. 6.
  10. 7.
  11. çocukların utangaçlıktan kıpkırmızı kesildiği oyundur.
    2 ...
  12. 8.
  13. zamanında salak olduğumdan okulun en güzel kızını defalarca tekme ile geri postaladığım oyundur. hayır yani daha o zamanlar, önümdeki çıkıntının sadece işemeye yaradığını zannediyordum; o yüzden o en güzel kızın bu oyun da dahil olmak üzere bana olan tüm yaklaşımlarını def'etmekle meşguldüm. öğrenmem gerekenleri öğrendiğimse ise artık çok geçti... sanırım kendisinin ahı tuttu bir daha onun yarı güzelliğinde bile bir hatun kişi yanıma yanaşmadı nedense...*
    8 ...
  14. 9.
  15. 10.
  16. 12-13 yaşlarında bayağı oynadığımı hatırlarım. çoğunluklada hep seçilirdim mına koym lakin yıllar geçtikçe herşey kararmaya başladı. * *
    2 ...
  17. 11.
  18. ilkokulun en unutulmaz anlarıdır bu oyunda geçen zamanlar, çünkü aşık olunan kişiye doğru yürekten geçenler bu oyunda dile gelir.
    1 ...
  19. 12.
  20. ilkokul yıllarında hoşlanılan kıza yazılmak için bulunmaz fırsat olan oyundur.

    ali'nin ata baktığı, ışık'ın ılık süt içtiği günlerdi. emel eve henüz gelmişti, yüze kadar saymayı da öğrenmiştim. sınıftaki arkadaşlık durumu artık oturmuştu hatta çoğu kişi yeni yeni aşık oluyordu.* işte yine böyle bir günde zilin sesini duymamla beraber diğerleri gibi ben de koştura koştura bahçeye çıktım. beslenme çantasını direksiyon niyetine kullanıp araba olan, benim de arkasına takılıp peşinden koşuşturduğum arkadaşı aradı gözlerim. baktım direksiyonuyla geliyor. "yolculuğa hazır mısın? bugün 200 km yapcam" geyiklerinden sonra tam yola çıkacaktık ki sınıfın güzel kızlarından biri yanımıza geldi.

    -dansa davet oynar mısınız? az kişiyiz de...

    biz daha arabaydı, trendi, gemiydi takıldığımız için böyle adult içerikli oyunlardan haberimiz yoktu tabi. "dansa davet de ne ola ki?" dedik. "siz gelin, gösteririz" dedi. o gösterecek de biz gitmez miyiz? koşa koşa gittik, az puşt değildik o zaman da ha.
    neyse sonra gittik grubun toplandığı yere, baktım benim sevdiceğim de orada. dediler hadi biz başlayalım, siz de izleyip öğrenin. "ok" dedik. ok demedik tabi, o zaman ingilice bilmiyoruz, şimdi çok acayip ingilizce biliyorum yalnız. söyleyeyim de...

    ne diyorduk, ha izleyelim bir tur bari deyü düşündük. bunlar birbirlerine el falan uzatıyorlardı, sonradan öğrendik ki dansa kaldırıyorlarmış temsili olarak. dans falan yok yani aslında. kabul etmediklerinde de ayaklarını bir buçuk metre kaldırıp "ayağımın altı otuz altı" şeklinde iğrenç ve çocukların zihinlerinde derin izler bırakabilecek bir tekerleme söylüyorlardı. reddedilen çocuğun ruh halini düşünsenize. ben düşündüm, hem o zaman hem de daha sonraları. her düşündüğümde tüylerim diken diken olur. allah'tan hiç reddedilmedim, reddedildiysem de hatırlamıyorum. kesin reddedilmişimdir lan ben. tipe bak...

    boş ver tipi şimdi. nerde kalmıştık. ha, o ana kadar her şey normaldi. o çağlarda bolca bulunan sırnaşık lavuklardan biri benim sevdiceğime elini uzattı. buna inanabiliyor musunuz? benim biricik sevgilimi* dansa kaldırdı. ve lanet olsun ki o da kabul etti. ama nasıl etmesin kız? dayak yiyecek yoksa. yazık ona da, yemesin o dayak. ona vurmasınlar bana vursunlar. lan yine bokunu çıkardık muhabbetin. devam ediyorum.

    bu ibiş kızı dansa kaldırınca, daha da kötüsü kız da bunu kabul edince "hayıııır" diye fırla-madım tabi. "hadi anladım oyunu, biz de oynayalım" dedim. o kız benim olmalıydı, başka yolu yoktu.

    oyuna başladık, ilk bir kaç arkadaş diğer turdakilerle aynı kişileri kaldırdı, onlar da kabul etti. bu tipler bir kaç sene sonra çıkmaya başladı zati. sıra bana gelmeye başlayınca lavuktan önce hemen ben atladım. cancağızıma ilk ben ulaşmalıydım. ama içimde bir korku, bir panik, bir karıncalanma, böyle bir büzülme, bir fırlayacakmış gibi atma durumu vardı. ya bana "ayağımın altı otuzaltı" derse diye düşünmeden edemiyordum. böyle ikide bir sevdiceğim dediğime bakmayın, kızın beni zerre salladığı yoktu. arkadaşımın boynuna asılı beslenme çantasıyla benim aramda bir fark gördüğünü sanmıyorum aşuftenin. şşş, ne ayıp! öyle şey denir mi sevdiğine! o da dedirtiyor ama. bak yine sıçtık konunu içine. hala okuyorsan devam et, az kaldı. valla bak.

    içimdeki korkunun üstünü aşkımla örtüp usulca kızın yanına gittim, elimi uzattım. o da ne? o da elini uzattı. hemen kaptım elini. o anki mutluluğum hala aklımda taptaze durur. işte böyle saçma şeylerden mutlu olabilen bir insanım. ama boru mu lan? hem kız teklifimi kabul etti, hem de elini tuttum. yalnız demin de bu lavuk kızın elini tutmuştu, şimdi ben nasıl emin olacağım lan bu kızın duygularından?

    bunları düşünmeyi erteleyip sona kalan lavuğu güzelce patakladım. diğer tur bu sefer kızlar bize gelecekti. işte şimdi sevdiceğimin gerçek duygularını anlayabilirdim. bir önceki tur özgüvenimi yerime getirmişti. beni seçecekti prensesim. ama ya beni seçmezse. o zaman onu da lavuğu da vururdum. oha, naptın lan? sen taş bile atamazsın kimseye, kaldı ki ben güzelime kıyamam. ve işte tur başlamıştı, yavaşça ilk adımını attı. lavuğa doğru mu gidiyordu? yok lan valla bana doğru geliyor. gel, gel, ayrıl da gel. elini uzattı. yapıştım eline, yanıma çektim. artık namusumdu o benim. alnından öptüm nihat doğan staylıyla.

    fakat heyhat, mutluluğumuz ertesi güne, benim okula gelmediğim o lanet güne, kadar sürecekmiş. o gün yine bu oyunu oynamışlar, ve sevdiceğim hem o lavuğun hem de başka lavukların elini tutmuş. bunu duyunca iki hafta kendime gelemedim. kendimi içkiye verdim. ağladım, ağladım, ağladım... oysa biz evlenecektik, küçük küçük bebişlerimiz olacaktı. çok mutlu olacaktık. ah ulan ah!

    işte dostlar bu oyun böyle lanet bir oyundur. umutlandırır sonra yıkar. oynamayınız, çocuklarınıza oynatmayınız.**
    yazar notu= sıkılmadan okuyan birisi var mı bilmem ama varsa sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. umarım hayatınızda kimse size "ayağımın altı otuzaltı" demez. esen kalın.
    11 ...
  21. 13.
  22. 5. sınıftaydık, hatırlıyorum tenefüste hep bu oyunu oynardık. hep tercih edilmişimdir kızlar tarafından bu oyunda. soru şu:

    şimdi nerdesiniz lan??
    2 ...
  23. 14.
  24. kızların sürekli "ayaamın altı 36" esprisi yaptıkları oyundur. travmaya gel amk.

    bir de inşaat tuğlasından kına yapardı bunlar. pii.
    1 ...
  25. 15.
  26. ilkokulda oymaya başladığımız oyun. 23 yaşımdayım evli 3 çocuk babasıyım.
    şaka şaka ama gerçek olabilirdi.
    0 ...
  27. 16.
  28. ilkokulda 1 kere oynadığım oyun. ilk dans ettiğim kızla evlendim. 26 yaşımdayım 11 çocuğum 24 torunum var.
    2 ...
  29. 17.
  30. böyle bir şey vardı. özellikle 80'ler sonu kuşağının, ilk okul döneminin, doğum günleri vazgeçilmeziydi. hatta kızlar bir ellerine; "evet", diğer ellerine ise "hayır" yazıp, dansa davet eden erkeğe gerekli mesajı vermek üzere, avuçları kapalı beklerlerdi. eğer, hayır diyorsa mevz-u bahis hatun kişi, o avcunu yala ifadesini yapmaktan asla çekinmezlerdi. türk kızı işte, anlamaz derdinden garibim türk erkeğinin.* ah ah, ne ihtiraslı aşklar yaşadık o dönemlerde, aşık olduğum kız, mesutcan'ın dansa davetini kabul ederdi, sırf kıskandırmak için beni... durur muyum ben de hiç? ertesi gün, alırdım kalem kutusunu, kaçardım erkekler tuvaletine. vel hasıl-ı kelam, her dansa davet oyunu ise, doğum gününü ahalisinin genel katılımıyla oluşturulan kareografi sonucu, makarena ile biter, ardından evlere gidilirdi. güzel günlerdi ya.
    0 ...
  31. 18.
  32. travmalar yaşatan oyundur. biz oynardık ama dans etmezdik! kabul edenle edilen bir köşeye geçer otururdu ne alakaysa. sanki oyunun adı oturmaya davet! bende yaşattığı travma da her daim evet diyen kıza çıkma teklif edince reddedilmekti. halbuki bu oyun benimle çıkar mısın öncesi işaret alma oyunudur. oscar öncesi verilen altın küre gibidir. sen adama altın küre'yi ver ama oscar'ı verme! yapılır mı lan bu yazık değil mi adama? yok arkadaş yok, hiç sevmem bu oyunu bak hatırlayınca yine öfkelendim...
    1 ...
  33. 19.
  34. vay anasını sayın seyirciler ne oyundu lan bu. kız geliyor sen de ayağımın altı otuz altı deyip reddediyorsun. bazen kabul edince diğer kız ve erkekler ellerini havada birleştirip sıraya giriyorlar ve sen altından geçiyorsun. sonra içlerinden en ayarsız olan çift sırtına yumruğu indiriyor. ardından 5-10 saniye dans. travma.
    0 ...
  35. 20.
  36. üzerinden çeyrek yüzyıl geçmiş, nereden aklıma düştü bilinmez efsane ilkokul enstantanesi, travmatik gelişimimizin kadın-erkek ilişkileri ayağı, yine de iyi ki zamanında var olan.

    hala oynanıyor mu acaba?
    0 ...
  37. 21.
  38. ilkokul 1 de oynamıştım bir kere. muhtemelen cesur davranıp güzel bir kızın elini tuttuğum tek anımdır.
    0 ...
  39. 22.
  40. ilkokulda arkadaşların doğum günü partilerinde de oynanan efsane oyun.

    yıl 2001, hoşlandığım kızın doğum günü, evindeyiz yaklaşık 15 kişiyiz. yemekler yenmiş pasta kesilmiş şimdi eğlence vakti. önce şişe çevirmece oynadık sonra sıra dansa davete geldi. tarkan'ın kasedini taktı biri başladı çalmaya kızlar oturmuş erkekler ayakta, herkes hoşlandığı ya da yakın hissettiğinin gözlerinin içine bakıyor ortamda tatlı bir gerginlik. ben de tabii ki doğum günü kızına elimi uzattım.

    dön bebeğim çalıyordu çok net hatırlıyorum, tarkan dön bebeğim dedikçe benim başım dönüyordu sevdiğim kızın belinden tutmuşum dans ediyoruz ulan hem de kızın doğum gününde, ah ulan ne güzel günlerdi.
    0 ...
  41. 23.
  42. 24.
  43. ortaokulda erkeklerin kızarmış yanaklarla denediği girişim.
    1 ...
  44. 25.
© 2025 uludağ sözlük