yaşam standardı türkiye'den çok daha yüksek, paranın alım gücü de buna oranla güçlü olan bir ülkedir. yani otogaz falan karşılaştırılırken en azından ikinci bir şeyin fiyatını ya da ücretini vermek gerekir.
danimarka'da otogaz: 3.38 tl'dir. danimarka'da yasal bir asgari ücret bulunmamakla birlikte sendikalarla işverenler arasında yapılan görüşmeler sonunda net rakam belli olmaktadır. ancak saât başına 19 dolar gibi bir rakamdı bundan iki ay önce. günde 8 saâtten ayda 23 gün çalışılsa aylık kazanç 3500 dolar seviyesine gelir. dolar'ın bugün 2.02 tl'den işlem gördüğünü de düşünürsek 7000 lira gibi bir maaş eder. bundaki vergi v.s. kesintisinin türkiye kadar yüksek olduğunu düşünsek bile ayda yaklaşık 4000 tl giriyor asgari ücretlinin cebine. danimarka'da yaşam standardı yüksek, hayat daha pahalı desek, ki diyelim çünkü doğrudur...
türkiye'de asgari ücretle alınabilecek otogaz 282 litredir.
danimarka'da asgari ücretle alınabilecek otogaz yaklaşık 1200 litredir. o da vergilerin kabataslak düşmüş hâliyle.
eger ailenizle anlasamayip belediyeye babam beni evden kovdu diye basvurursaniz;belediye size bir oda, belirli miktarda da para veriyor.cok tuhaf gercekten.babaya rest cekmek cok zor olmasa gerek.
Danimarka. Öğrencilik hayatımın 5 ayını verdiğim, feda ettiğim, oh iyi ki vermişim dediğim kendisi soğuk insanı sıcak ülke. Ülkeye döndüğümde kendi insanımı, kendi çevremi, sosyal yaşamımı, dışarıdaki hayatı, kültürü, her şeyi sorgulama şansı veren eşsiz ülke. Şehir içinde taşımacılığın halk arasında bisiklet ile yapıldığını, otobüse bindiğinizde en fazla 5 ya da 6 kişi olduğunu görmeniz mümkün. burada trafik bisikletler için geçerli ve her an polis tarafından ceza yemeniz an meselesi.
Bir çok ilginç kurallar bütününden oluşan ülkeyi en başta çok yadırgasam da şimdi farkediyorum ki daha refah bir hayat için onların yaptıkları doğru. 5 milyon nufüs abi, insanı da bilinçlendirmişler paşa paşa gelişmişler, paşa paşa dertsiz tasasız yaşıyorlar. insanlarının alkole olan düşkünlüğü hatırı sayılır seviyede. Neredeyse her gün parti adı altında toplanıp arkadaşlar arasında içiliyor bol sesli müzikler dinleniyor.
Diğer iskandinav ülkelerinde esen metal havası burada yerini daha çok elektronik müziğe bırakmış durumda. Kendi dillerinde yani danca yaptıkları şarkılar ise affedersiniz aba bir boka benzemiyor efendim.
Halkın neredeyse hepsi ingilizceyi ana dil seviyesinde konuşabiliyor ancak yazma konusunda o kadar iyi değiller. bu çok dikkatimi çeken bir nokta olmuştu. Tüm televizyon kanalları ve televizyon kanallarında ki şovlar ingilizce yayın yapıyor ve danca alt yazı ile yayınlanıyor. Yani ülkede doğan bir çocuk ingilizceye zaten aşina olarak doğuyor ve onu ezberlemek yerine öğrenerek duyarak pratik yaparak öğreniyor ve 20' li yaşlara geldiğinde bizim üniversitedeki hocalarımızdan daha akıcı ve düzgün bir dille konuşabiliyor. Zaten eğitim sitemleri ayakta alkışlanacak bir seviyeye sahip.
Çocuklar okulda özgürlüğün tavan yaptığı bir yerde eğitim alıyorlar. staj yaptığım dönemde gözlemlediklerim beni oldukça şaşırtmıştır. öğretmenin ders esnasında ses yükselmesi durumunda sadece elini kaldırması yeterli, bunu gören tüm öğrenciler saygı duymayı öğrendikleri için anında susuyorlar. sınıflar maksimum 15 kişilik ve öğretmenlerin çalışma şartları son derece üst düzeyde. ingilizce konusumda değinmişken ülkeye dönemeden önce başımdan geçen bir anımı paylaşmak isterim.
Tren istasyonunda dönüşüm için tren beklerken bir yaşlı, üstü başı dökülmüş halde sokakta yaşadığı belli olan bir kişi geldi ve benden para istercesine danca bir şeyler söyledi. Danca bilmediğimi söyledim ve adam o anda ingilizceye geçti. Bana neden o duruma düştüğünü, karıısyla problemler yaşadığını, şişe satarak para toparladığını ve yardıma ihtiyacı olduğunu mükemmel bir ingilizce akıcılığı ile aktardı. Olayın şaşkınlığı ile yok bende de para kusura bakmayın gibi bir tepki verdim adama ve cevap olarak iyi günler dedi ve gitti. Bir kat daha şok oldum bu kibarlığın, saygının ve üst düzey dil bilgisinden sonra.
Anlatacak paylaşacak bir çok anı bırakan bu ülkeyi şimdilik fotoğraflardan anıyorum. kafama estikçe de burdan kendinle konuşa konuşa hatırlıyorum her şeyi. Yine yazdırmak ve yardırmak dileğiyle.
Danimarka Krallığı, ya da kısaca Danimarka (Dancada Danmark) Kuzey Avrupa da iskandinavya da başkenti Kopenhag (København) olan bir ülkedir. Danimarka anayasal bir monarşi olup, devlet başkanı 2 inci Margrethe dır. Grönland ve Faroe Adaları da Danimarka ya aittir. izlanda ise 1944 de dek Danimarka nın egemenliği altında kalmıştır.
Danimarka nın büyük bir bölümü Jylland yarımadası üzerindedir. Başkent, Danimarka adalarının en büyüğü olan Sjaelland ın üzerinde kurulmuştur. Sjaelland, dar bir boğaz olan Sont Boğazı ile isveç ten ayrılır. Ayrıca, (bir köprü ile Jylland a bağlı olan) Fyn, Lolland, Falster, Langeland ve Baltık Denizi ndeki Bornholm adaları da Danimarka ya aittir. Ülkenin güney komşusu Almanya dır.
gece gece sol framede kendini gösterip yine ağzıma sıçan ülke.hayır amına koyim haz etmiyoruz birbirimizden,olan oldu ve fakat sürekli danimarkayla ilgili şeyler çıkıyor karşıma.ulan bir de husumetimiz amerika ile falan olsa demek ki tümden yarra yiyecektik.
ırkçı hükümet vardı ben danimarka'ya göç etmeyi düşünürken.niye göç ediyorduk? gönül meseleleri falan.işte o ırkçı orospu çocukları,dansk folkeparte denilen sikiklerin akıllara zarar uygulamaları vardı.danimarkalı kadınlar yabancı erkeklerle 25 yaşına gelmeden evlenemiyor mesela,ve fakat bu ülkede hayvanlarla cinsel ilişkiye girmek yasal.
roskilde'de okumak istedik,avrupa birliği ülkelerindeki öğrencilere eğitim ücretsiz iken ve hatta burs ödenirken türkiye ve muadili ülkelerden gelenlere yıllık 12 bin euro gibi bir fatura çıkarılıyor.
her şeyini geçtik 'yine de olsun,değer' dedik bu sefer de göte geldi aşkımız ikimiz de şaşkınız durumları hasıl oldu.velhasıl halen görüştüğüm sağlam arkadaşlarım olsa da ırkçı,ukala sikik tipler can sıkmaktadır.kızların çoğunluğu yabancı erkeklere ilgi duyarken erkeklerde de bayağı moda olan taylandlı kadın ilgisi vardır.
benim için tek iyi yönle hatırlayacağım şeyi futbol milli takımıdır.özellikle 'danish dynamite' lakaplı sürpriz bir şekilde avrupa şampiyonu olan takımdan tut da bugünkü simon kjaer,christian eriksen gibi genç oyuncuların monte edildiği morten olsen yönetimindeki takım olsun,külttür futbol dünyasında.
bir de dili lanettir be.yazımı falan neyse de telaffuzu siker bırakır adamı.lan kitaptan okuyorsun danca bir şeyler,danimarkalı eleman anlamıyor seni.o derece garip bir dildir.ki ben linguistik yeteneği mevcut biriyimdir,telaffuzda zorlanmam,soğuktan dudakları o yönde evrilmiş ve bir garip telaffuz doğmuş herhalde diye avutmuştum kendimi.