hakkında yüz yılın tespitini gerçekleştirdiğim eylemdir. nasıl mı? gelin anlatayım efendim. özellikle şu pet şişelere su doldurma esnasında fazla abartmamak şartıyla şişe damacananın musluğumsu uzantısına doğru yükseltilir. ve o anda ne oluyorsa oluyor işte efendim. tam kesin taşacak dediğiniz noktada bir bakıyorsunuz ki su tam istediğiniz seviyede stabil hale geliyor. sanırım o kanaldan geri doğru gidiyor fazla su, bir geri besleme* mekanizması misali.
o suyu taşırmaya takriben, 1.90 boyunda 105 kg olan babanız hemen arkanızdan mutfağa girerse, babanızın trajikomik bir şekilde, yeri göğü sarsmak pahasına yere çakıldığını görmenize yol açar. dikkatli olunuz...
akan suyu ayağınızla halıya bastırdıktan sonra size bakan bir çift göze ''ufff elimin ayarı yok, biliyorsun'' cinsinden bir bakış fırlatırsın. hafif tebessüm ederek olay kapanır. asıl durumun vehameti damacanadaki su bitip, siz çok susayınca ortaya çıkar. lan keşke çok fazla pompalamasaydım, her seferinde aynı hata. bak halı çürüdü. en önemlisi susadım.zaten ben uykusuz kalmak zorunda kaldığım gecelerde, keyfimden uyumadığım gecelerin pişmanlığını da yaşayan birisiyim. konu bu değildi. karıştı.
hay ağzına sıçtığım taşıcak bu diye düsündüğüm an, bir yandan su hala gürül gürül akmaya devam ederken bir yandan vantuz gibi bardağın kenarına dudakları yapıştırıp tırım tırım su hüpletmeme nedendir.