çok entersean bir durumdur.
geçtiğimiz cumartesi günü sevgilimle istiklal'e çıkacaktık. kadıköy'de buluştuk. sonra eminönü iskelesine geçtik. neyse bu kısımları çabuk geçeyim de sıkılmayın. şimdi hepiniz başlıktaki 'sevişmek' kelimesini görünce, ellerinizi hazırladınız biliyorum. neyse ama fazla asılmayın sivilce yapıyomuş.
tam istiklal'e çıkacağız derken bi baktık tünel kapanmış. ''hassiktir'' derken aklımıza uçanev'e geçme fikri geldi. hem de arkadaşlarımızı görmüş olurduk falan fişman. neyse efem bizim hatun beğenmedi mekanı. ben de tuttum kolundan ''hadi bakalım kadıköy'e geri dönöyüruz.'' dedim. o ise bana çok masumane bir bakış fırlattı. eridim bittim şerefsizim.
kadıköy'e geçmek üzre karaköy'e demir attık. orada çok salak bi mekan var meyhane gibi bi' yer. mutlaka hepiniz görmüşsünüzdür. o kadar kerhaneye gidiyosunuz lan amcıklar biraz gözlem yeteneğiniz olsun.
hee işte oranın manzarası hatunun hoşuna gitmiş. ben de dayanamadım ''gel şöyle köşede bi' kahve içelim'' dedim. geçtik kurulduk masaya. muhteşem bir manzara ve biz...
her şey gayet hoş ve bir o kadar da romantikken, karşıdaki teknenin alabora olacağını fark ettim. ulan bakıyorum denizde de o kadar dalga yok ki. nasıl bu kadar sallanıyor siktiğimin teknesi. tam kafayı yiyordum ki ''ahhh uhhh vahh faaak'' sesleri gelmeye başladı. ''vay amısına koyayım herif ne biçim sikiyo lan kızı.'' diye iç geçirdim.
neyse lan sonra baktım hatun rahatsız oldu ''hadi kalkalım'' dedim. ve kalktık gittik. güzel bi' gündü ve bitti. entry de bitti. lütfen peçete kullanın, ekrana attırmayın ve ellerinizi bol suyla yıkayın. domuz gribi denen bi'şey var.