Sarmış deniz kızları gibi dalgalar bizi,
Uzun saçları gümüş, şeffaf tenleri fosfor.
Yumuşak başlarıyla sarsarak teknemizi,
Yolcu, gittiğin sahil nerde diye bağırıyor.
Ne bir kıyıdan eser, ne bir ışıktan eser,
Sulardan daha derin, yolun karanlıkları.
Dalgalar, yürüyünüz, arayalım beraber,
Başımızı dövecek yalçın kayalıkları!..
nedense virginia woolf denilince deniz feneri romanı akla gelir ; halbuki dalgalar denilince benim aklıma virginia woolf geliyor. bu herhangi bir anlamıyla kullanılıyor olabilir farketmiyor yani. hani bir de şööle usturuplu şekilde waves tonlaması da , dalgalı harfleriyle direkt olarak bağlantı kurmayı kolaylaştırıyor.
sürekli buhranlı bir yaşamı olan voolf tabiri caizse bu romanında , psikolojik bir gel-git'ler atmosferi kurguluyor ve zaman da tıpkı hayat gibi , bu savrulmadan nasibini alıyor.
woolf , bilinç akışı tekniğini öylesine şiirsel bir dille ortaya koymuştur ki bu romanıyla , tartışmasız modern edebiyatın son eşiğinde , bir başyapıt olarak anılmayı da hak etmektedir.
romanın konusunu söylemek çok zor , evet 6 karakterin gençlik yıllarından başlayarak yaşlanmalarını belli kesitler çerçevesinde anlatıyor diyebiliriz . ama bu sadece kitabın iskeletidir. oysa zamanla beraber , ilişkilerdeki gel-git'ler , hayatın içinde değişen roller de ayrıca flashbeck'ler aracılığıyla bir anımsama evrenine dönüşüyor ve insana dair asıl soru olan unutmak da bu sayede , karşıtı olan hatırlamakla açımlanıyor. kitap bittiğinde ise tıpkı gözümüzün önünden geçen o ani hayal kırılmaları gibi bir durum ortaya çıkıyor.
kitap tanıtımı gibi oldu ama , bu kitabın öyle çerçevesi belli metinlerle ifade edilemeyeceğini de not düşeyim.
ateşle yaklaşılmaması gereken aylin aslım şarkısıdır. kendini hayatın akışına bırakmış biri, mümkünse bu şarkıya ilişmemelidir. hele kişi, kendini hayatın akışına bıraktığında her şeyin kaybolduğunu düşünmeye başladıysa bu şarkının ismini gördüğü yerden uzaklaşmalıdır. eğer ki uzaklaşmıyorsa o zaman şarkının akıbetine karşı koyamaz ve malesef dalgaların akıntısına kendini bırakır. sonrasında işin içinden çıkmak pek kolay olmamaktadır.
FÜniversitelerin Fizik bölümlerinde okutulan lanet bir 2. sınıf dersidir. 6 soru için 10 sayfa çözüm yapılabilen ender derslerden biridir. Allah biz fizikçilere sabır versin
Yaz okulunda geçmeyi kafama koyduğuma inanmaya çalıştığım derstir. Zordur, ezber gerekir bence saçma bi derstir. Belki de kedi-ciğer olayını yaşıyorumdur.
Dersi veren Ahmet hocanın tahtayı genelde notlarına bakmadan doldurması hayret vericidir. Ayrıca öğrencilere soru sorar verilen cevapla da dalga geçer. Girmeyin kardeşim fiziğe...