daktilo ile son bulan aşk

    1.
  1. "Roma imparatorluğu, Roma Cumhuriyeti'nin Augustus liderliğinde MÖ 1. yüzyılda yeniden örgütlenmesiyle kurulan antik Roma devletidir. Uzun yıllar Akdeniz çevresinde hüküm süren Roma imparatorluğu, Kavimler Göçü'yle başlayan karışıklıklardan sonra M.S. 395 tarihinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Batı kısmı (Batı Roma imparatorluğu) 476 yılında Kavimler Göçü'nde Avrupa'ya gelen kuzey kavimlerinin saldırıları sonucunda yıkılmış, doğu kısmı da varlığını Doğu Roma imparatorluğu veya Bizans imparatorluğu olarak 1453'de Fatih Sultan Mehmet'in istanbul'u fethine kadar sürdürmüştür..."

    beste yavaşça kaldırdı başını okuduğu kitaptan. burak hala uyuyordu arkasındaki çift kişilik yatakta. yaşadığının tek işareti üstündeki yorganın ritmik şekilde inip kalkışıydı. kafasını yorganın içine sokar öyle uyurdu hep burak. beraber uyuduklarında yorganın içinde, beste'nin göğsünde olurdu başı. ama bu gece öyle olmamıştı, yatağa girer girmez sırtını dönmüş ve uyumuştu. bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı ikisi de.

    beste'nin içinden usulca yatağa, yorganın içine girip erkeğine sarılmak geldi. usul usul öperek onu uyandırmak, yarım açılmış çapaklı gözlerini ovuştururken ona gülümsemek.

    ama yapmadı beste, yerinden bile kalkamadı. önündeki kitaba çevirdi yeniden gözlerini.

    "Roma imparatorluğu" ünlü Latince Imperium Romanum'un Türkçe'sidir. Bu deyişte imperium sözcüğü bir bölge, vilayet anlamında kullanılmaktadır. Roma imparatorluğu Avrupa'nın Romalıların egemenliği altında kalan kısmı için kullanılan bir isimdi, denilebilir. Aslında Roma kent sınırlarının aşılması ve yayılma politikası imparatorluk döneminden çok önce başlamıştı. Roma imparatorluğu en geniş olduğu dönemde yaklaşık 5.900.000 km2 büyüklüğündeydi. Avrupa tarihinin "klasik antikite" dönemindeki en geniş imparatorluğuydu..."

    ### bir miktar önce ###

    beste yirmili yaşların ortasında genç bir kadındı artık. sıradışı bir saç stili olan sıradan bir konservatuvar öğrencisiydi. yumuşak bir karaktere, durgun bir ruh haline sahipti. kol saati takmaz, ince düşünür, her şeyden zevk almayı bilirdi. burak ise kaynakçı bir babanın oğlu, herhangi bir saç stili olmayan, eline geçen tüm mekanik eşyaları söküp çalışma prensibini anlamaya çalışan, sıradışı bir mühendislik öğrencisiydi. beste'den bir yaş küçük, 8 cm uzundu ve iki ton koyu bir cilt rengine sahipti. hoyrat yetiştirilmişti. teknik resim dersindeki çizgileri kadar ince düşünemez, gerektiğinde insanları kırmaktan çekinmezdi. ama sevmesini bilirdi burak. 600 cc motor hacmine sahip yamaha model motorsikletinin ikinci viteste çıkardığı sese bayılır, kokoreçi cin biberi olmadan yemez, beyaz aklet giyerdi.

    beste ile, sınıf arkadaşı meltem'in doğum günü partisinde tanışmışlardı. elindeki şarap kadehini ne de zarif tutuyordu kız. "ben de memnun oldum" derken ne de içten gülümsüyordu. daha ilk görüşte beste'nin ruhundaki durgunluğu, temizliği anlamıştı burak. elini sıkarken hissettiği yumuşaklık ve sıcaklık içini titretti erkeğin. yıllardır elleriyle işlediği metalin sert yüzeyine hiç mi hiç benzemiyordu. sıcaklığı da farklıydı, birbirine puntalanan* demirlerin sıcaklığı değildi bu, el yakmıyordu. el yakmıyordu da içi neden ısınmıştı adamın? her gün aynada gördüğü adamın taştan kalbi yoktu onda. her 0,83 saniyede bir 69,4 ml kanı aorta** pompalayan kendi mekanik kalbinin aksine, kızın kalbindeki kan şelaleden dökülürmüşcesine bir ezgi fısıldıyordu. kendininkiler gibi 7,4 santimetrede bir tur yapan, geceden daha kara helezonik şekilli saçları yoktu beste'nin. upuzun, dümdüzdü kızın saçları ve yer yer bulutlu bir ilkbahar gününde, huzura batan güneşin, kalanlara bahşettiği son ışınlarının rengindeydi.***

    ###

    çok geçmeden burak'ın beste'ye olan aşkını arsızca dile getirmesiyle başladı ilişkileri. ardından da burak'ın 75 litrelik valizine sığan tüm eşyaları ve kemanıyla erkeğinin yanına taşındı beste. kız artık daha bir içten gülümsüyor, erkek teknik resimde daha ince çizgiler çiziyordu. burak artık geceleri üşümüyordu, gördüğü ilk andan beri içini ısıtıyordu kızın bakışları. kemanının her çizgisini, hattını ezbere bilirdi beste, fakat artık akortunun bozulduğu bile anlamıyordu. kemanından çıkan her ses o'nu söylüyordu. burak artık çalışma masasındaki malzemelerin enini boyunu ölçüp, yüzey alanlarını hesaplamayı bırakmış, kızın saçının uzunluğunu, yüzünün altın orana uygunluğunu hesaplar olmuştu. beste artık daha az şarapla şarhoş oluyor, erkeğin dokunuşuyla kendinden geçiyordu.

    ### bir miktar sonra ###

    "hayır burak, o partiye gitmeyeceğiz" dedi kız. "neden gitmiyor muşuz, iyice saçmalamaya başladın sen". "öyle mi oldu şimdi, demek saçmalayan benim. tabi ya, eski sevgilimi görmek uğruna partiye gitmek isteyen de benim". "yine saçmalıyorsun işte, eski sevgilimle ne alakası var bu işin?". "ne halin varsa gör, ben hiçbir yere gitmiyorum" dedi beste, ve kapıyı vurup çıktı. sokakta akan insan seline karıştığında, kulağında hala erkeğin sesi çınlıyordu. ne değişmişti acaba bu kadar kısa süre içinde? burak neden sırılsıklam bir aşık olmaktan çıkıp, sert, kaba bir insana dönüşmüştü. yoksa erkeğin dediği gibi tüm suç kendisinde miydi? onun her şeyi içine atışından mıydı tüm bunlar? ilk gördüğü sinemaya girip, adını bile bilmediği filme en arka sıradan bir bilet aldı kız.

    ### şimdi ###

    "Augustus'un otokrasisinden yüzyıllar önce Roma (Roma Krallığı ve Roma Cumhuriyeti) zaten italyan Yarımadası'nı aşmış, önemli rakiplerini yenilgiye uğratmıştı. Augustus'un reformları Roma devletini bir imparatorluğa çevirmiş, 3. yüzyılın sonlarındaki Diokletian reformuna kadar sistem büyük oranda değişmeden devam etmiştir. Diokletian reformu imparatorluğu tetrarşiye dönüştürmüştür. Her ne kadar Diokletian'ın sunduğu politik sistem kısa bir süre boyunca varlığını korusa da, imparatorluğun ikiye bölünmesine yol açmıştır. Bu da Roma'nın egemenliğinin iki yüzyıl daha boyunca, Doğu ve Batı Roma imparatorluğu olarak sürdürmesine olanak sağlamıştır..."

    bir damla yaş damladı gözünden. kitabı kapatıp ayağa fırladı beste. küçücük gülümsedi ve sanki yakalanmış gibi hissedip erkeğe baktı. o ise hala yorganın içinde, az önce verdiği havayı, tekrar içine çekmekle meşguldu. gülümsemeye çalışmaktan vazgeçti kız ve ağlamaya başladı. ceketini giyip hızlıca dışarı çıktı. madem o becerikli erkeği beceremiyordu, kendi halledecekti bu işi. gideceği yeri biliyor ve hızlı adımlarla yürüyordu kız.

    ###

    dükkanın tahta kapısını itip, içeri girmek üzere adımını attı ve kapının üstünde sallanan zillerin sesini işitti bu sıra. yukarı baktı zillere doğru ve gülümsedi onlara. "merhaba efendim, buyrun" dedi yaşlı ve kendinden yaşlı gözlükleri olan dükkan sahibi. "merhaba. ben şu vitrinde duran daktiloyu istiyorum" dedi beste, ve ekledi sebepsizce "erkek arkadaşıma hediye edeceğim de". gülümsedi yaşlı adam ve ardından burnunun üstünde emanet duran yaşlı gözlüğünü düzeltip, vitrine doğru yavaş adımlarla ilerledi.

    ###

    burak gözlerini açtığında yorganın içindeki oksijen yüzdesinin %15'lere kadar düştüğünü tahmin etti ve kafasını dışarı çıkardı. rahatladı, derin bir nefes aldı, odanın içindeki oksijen yüzdesinin -olması gerektiği gibi- %21 olduğunu görünce sevindi. beste yatakta yoktu, fakat bu erkeği hiç şaşırtmadı. beraber girdikleri yataktan, her sabah tek başına çıkardı burak. gözündeki çapakları temizlemeye uğraşı eşliğinde çıktı yataktan ve tam o an sıra sağ gözünde olduğu için, hemen yanındaki masanın üstünde duran daktiloyu görmedi. yarı uyur vaziyette tuvalete doğru yürürken beste'in mutfakta kahvaltı hazırlamakta olacağını umduğundan, mutfağa doğru çevirdi kafasını. fakat kız yoktu. 260 cc kadar işedi geldi. üstünde kocaman kırmızı bir kurdelanın olduğu daktiloyu görmemesi için hiçbir sebep yoktu artık. üstünde kocaman kırmızı bir kurdelanın olduğu daktiloyu gördü. üzerine yerleştirilmiş saman kağıdına büyük harflerle yazılan kelimeyi okumak için eğildi.

    "elveda"

    *****
    *puntalamak: iki demiri geçici olarak birbirine tutturmak amacıyla yapılan, tek vuruşluk kaynak.
    **aort: kalpten çıkan ana damar. tüm vücuda temiz kan taşır.
    ***http://galeri3.uludagsozl...161/gun-batimi_234533.jpg
    not: roma hakkındaki kısımlar http://tr.wikipedia.org/w...a_%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu adresinden alıntıdır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük