8 e kadar derslerinde başarılı olan gözlüklü , arkadaşlarının ona aaa harry potter a benziyor lan , dörtgööööz diye hitap ettiği bi çocuktu , yalan söylemeyeyim şimdi ne geldiyse başıma Ankara ya geldikten sonra oldu. 5.sınıfta ankaraya geldim , ilk 2 ay bi okula gittim. Her şey gayet güzeldi ama ne olduysa o anda oldu , ben ki gözlüklü olsa dahi ufacıkta olsa ( standart 5.sınıf öğrencisine göre ) orta halli bi tipi olan , hayatında geldiği yerin sümüklü kızlarından başka hiç kız görmemiş o dönemlerde de doğal olarak fiziksel ve duygusal değişimler hisseden ozaman duygularım vardı benim :( - bi çocuktum. Selda diye bi kızla tanıştım ki öyle saçma bi ilişki ya da iletişimsizlik olamazdı. ilk 2 ay içinde arkadaşı olduğum Burakla futbol yakınlaştırmıştı bizi , top falan oynardık işte. Ama öyle masumuz ki , ikimiz de Seldayı sevdiğimizi düşünüyorduk o zaman sevme falan olmaz kaç yaşında çocuklarız ayıp be !
Burakla çok iyi arkadaştık , birbirimize sanki başka birinden bahseder gibi Seldayı anlatırdık amına koyim. , masumuz diyorum çünkü içimizde en ufak kin ya da ulan ben elde edeceğim durumu yoktu. Selda nın izlediği maçlarda gol attığımızda Burakla beraber sevinir , Selda ya bakar bence bu ikimizi de seviyo deyip iyi oyunumuza devam ederdik.Sınıfta Emre diye bi arkadaşımız daha vardı. Tam bir piçti , hani internet kafeye gidersiniz masaya oturup konu hesap ödemeye gelince parayı yanınıza almadığınızı anlarsınız , tedirginlikle internet kafeciye bakarsınız. Hah işte o internet kafecinin saldığı korkuydu orospu çocuğu Emre.
O zamanlar sınıfa geleli henüz 1 ay olmamıştı ki ünüm futbol konusunda artmıştı tabi. Beraber oynadığımız maçlarda Burakla konuşup Emreyi de yanımıza aldık. Sonra öğrendik ki Emre de Selda yı seviyormuş , üçümüz bir olup oturup birbirimize sanki başka insanlardan bahsediyormuşuz gibi Selda dan bahsediyorduk. Bizim Burakla beraber olan masum tavırlarımıza gölge düşürmeye çalışan Emre birgün hep beraber otururken ben en fazla ben atlayacağııım Selda bak izle deyip hafif tümsek olan bi yerden koşarak atlamıştı. Bayaa da uzun atlamıştı yavşak , Burak la birbirimize bakıp , bunu göze alıp alamayacağımızı gözlerimizle sorup cevaplar bulmaya çalışıyorduk. Burak ın bana şunu dediğini hatırlıyorum bence Emre Selda yı gerçekten seviyo ben atlamam sende atlamazsın Emre yi Selda ya ayarlayalım . Kafama yatan bu düşünceyi hemen uygulamaya koyulduk , aşkına sağdık olan Emre bizim gibi sevdiğini düşünmüyor , seviyordu. Çünkü emre en uzun atlamıştı , bizim gözümüzde o en birinciydi.
Selda yı sevdiğini düşündüren bunlardı tabi.
En sonunda , en sonu dediğim 2 ay sonunda benim okuldan ayrılma vatkim geldi. Burak ağlıyordu -sarışında bi çocuktu dünya kupası topu olduğu için kıskanmıyordum onu, aksine benimle paylaştığı için seviyordum-. Evde toparlanırken kapı çaldı , kapıyı sanki evden hiç dışarı çıkmayan , yüz görünmlüğü isteyen bi kız gibi sadece tek gözümün görebileceği şekilde açmıştım. Karşımda Selda ve en yakın arkadaşı Deniz duruyordu. Hiç birşey olmamış gibi öyle konuşuyordum , onlarda durumu garipseyecek olacaklar ki kapı aralığına tuhaf baktıklarını görebiliyordum , istersen aşağıya gel konuşalım dediler. Ben hemen adidas eşofmanımı giydim annemin menemen için henüz doğramadığı domatesi tuzlayıp yedim ve dışarı çıktım. Aslında menemeni kaçırdığım için üzülüyordum ,ulan karnımız aç okuldan yeni gelmişiz. Aşağıya indik Selda benimle konuşma çabası içerisinde , Deniz in de gözlerinin için gülüyordu. Galatasaray Roberto Carlosu mu aldı acaba diye düşündüm onları o halde görünce -o zamanlar carlos carlostu tabi- , sonra kendime geldiğimde Selda bana seni seviyorum dedi , tamam menemenimi yeyip geleceğim dedim. O da bozulup gitti tabi.O günden bugüne kadar hiç görmedim bile. Zaten sevmiyordum ki , en son bi oyun havası klibinde sarışın vermeyen kızı oynamış , yakışırdı.
tuhaf bir çocukluktur yaşanan. hayallerin yarıda kaldığı, sahibini terk ettiği. küçük bir raketin, irice bir tenis topuna boyun eğmesidir. bitmemiştir hayaller. bitesi yoktur, gelmemektedir. çocuk dünyada, verilmiş sözlerin yerine getirilmemesinden, unutulmasından muzdariptir. çocukluğu bilememek, büyüklüğü silememektir son tahlilde, görünürdeki. görünürde öyledir, bir o kadar gizlidir. paradokslara teslimdir.
Hayatının büyük çoğunluğunu test çözmenin hobi olarak yapıldığı bir zaman diliminde geçiren ben keşke çalışmasaydım lan o kadar şimdi de ders çalışasım gelmiyor diyorum.
Yani 3 aldığım da bile deli gibi ağlardım. Bk var sanki. Seni o 5 ler mi kurtarıyo şimdi. Yiyorsa YGS'yi kazan.