aslında kahkahalarla izledim. sadece yüksek ses ile ani bağırmalarda biraz kalbim hızlansa da 1. bölümünden daha az korkunçtur. çünkü film çok kısa,saçma ve anlaşılmaz. 1. bölüm daha korkunçtur.
türkçe korku üzerine dünyada klasikleşen din olgusundan yola çıkan ve bunu müslüman bir ülkede olduğıundan islamiyet üzerinden yansıtmaya çalışan serinin ikinci halkası.fakat sığ bir kurguya sahip olduğu gibi çok hacı hocanın danışmanlığında yapıldığı aşikardır.
film öncesi salonun önünde mısır yiyip arkadaşlarla sohbet ettiğim bi sıra arkama döndüğümde afişini gördüğüm film. afişi bilenler anlamıştır o anki duygularımı.
hocam o nasıl bi afiştir öyle. sonuçta çoluğu var çocuğu var o sinemaya girip çıkan. en öndeki adamın yüzü kafama kazındı şerefsizim !
türk sinema tarihinde kara bir lekedir. ilk filmi izlemedim ama herhangi bir film bile bu filmden daha iyidir. rezil oyunculuk, abartılı ses efektleri, saçma görsel efektler... daha sayılamayacak kadar rezalet. ayrıca senaryosunu 15 yaşında bir ergenin yazdığına inanıyorum. arka tarafımda esneyen insanlar yüzünden bi ara benim de göz kapaklarım ağırlaştı fakat bir umut filmi izlemeye devam ettim. keşke etmeseydim. uykusuzdum zaten.
daha da fazla söylenecek söz yok. yazı çok uzun oldu diyenler için; zaman kaybı.
--spoiler--
inkar etmemek gerekir ki filmin başı güzel başlıyor. hasan karacadağ başta uyarı da yapmış etkilenebilirsiniz falan demiş. insan hafiften tırsıyor. güzel bir film olduğu beklentisi içinde izlemeye başlıyor. fakat sonraları senaryonun gidişatı ve oyuncuların rezilliği hemen o etkiden kurtulmanızı sağlıyor. kulağı rahatsız eden ses efektleri başlıyor sonra. daha filmden çıkalı yarım saat olmadı hala kulağım çınlıyor. yan rollerdeki adını bilmediğim ve öğrenmek istemediğim erkek oyuncunun tepkilerini izlerken, sinemadaki diğer insanları rahatsız etmemek adına, gülmemek için kendimi zor tuttum. şu siyah duman meselesine gelince. sanırım görsel efektleri yapan arkadaşlar fazla uğraşmamak için direk lost taki black smoke u arak yapmışlar. şimşekleri eksikti içinde o kadar. onu da silmek zor değildir herhalde.
diyalogların saçmalığını da araya katayım da tam olsun. evin içindeki insanlar sabahtan beri acaip siyah dumanların hareket ettiğini görüyor, evden sesler geldiğini duyuyor fakat aralarında geçen diyalog şu: " belki de nükleer bir saldırı olmuştur." " savaş da çıkmış olabilir.". gel de gülme.
filmin güzel yerleri yok muydu, vardı. ama toplasan 1-2 dakikayı geçmez. görsel açıdan tatmin olunacak tek sahne, istanbul' a uyarlanan kıyamet tasviriydi. camilerin yanarak minarelerinin yıkılması, köprünün yıkılması, sokakların alev alması, her yerden çığlıklar yükselmesi falan biraz etkiliyor insanı.
--spoiler--
son olarak burdan hasan karacadağ' a seslenmek istiyorum umarım okur. lütfen artık film yapma. yapacaksan da korku filmi yapma. ha illa yapacam diyorsan da, senaryo üzerinde biraz çalış bari. görseli falan geçtik bari doğru düzgün bir konu olsun.
musallat'ı geçerse iyidir ama imkansız gibi gözüküyor fragmanlarından.
hadi filmi korkunç yapamadın, başaramadın, neyse. niye gidip yıllardır güldüğümüz, ''nerdesin lan it'' repliğiyle ayağını karıştıran babasından zırt pırt sopa yiyen erdal kömürcü tiplemesini çok korkunçmuş gibi filmlerinde oynatıp duruyorsun?
yani biz illa korkmakla gülmek arasında bir ''ama'' pozisyonunda kalmalı mıyız?
bu filme giden herkes sinema sektörüne ihanet ediyordur. bu kadar net konuşuyorum arkadaş.
hasan karacadağ gibi türk sinemasının gelmiş geçmiş en yeteneksiz yönetmenlerinden birine bile böyle bütçe veriliyorken kendini göstermek için para arayan genç yönetmenlerimize yazık arkadaş.
"dabbe 2" çekildi mi? çekilecek mi? vallahi hiç bilmiyorum. açıkçası, merak da etmiyorum. neden mi? şöyle anlatayım.
bundan 4 sene önceydi sanırsam. reklamları televizyonlarda sürekli dönmekte olan ve programlarda bahsi geçen bir türk korku filmi vardı. ....d@bbe....
sürekli reklamı dönüyor ya heryerde, heveslendik. arkadaşlarla toplandık. sinemaya gittik. neyse, kısa kesiyim. hani, ilkokul çağlarında arkadaşının beklemediği bir anda 'böö' diye bağırsın da, ödü kopar; altına sıçacak kıvama gelir ya, ha işte tam olarak yaşadığımız buydu.
ilk yarım saat falan, arasıra bu seslerden irkilerek, birbirimize eblek bir gülümseme ifadesiyle baktığımızı hatırlıyorum, bir de telefonun manidar bir şekilde çaldığını. arayan 666' ydı.*
hassiktir lan ordan! deyip, kahkahalar eşliğinde sinemadan alelacele çıktık ve alkol alarak kafayı dağıtmaya çalıştık.* yastığa başımı koyduğumda götümün yanakları hala ağrıyordu.
senaryosu çalıp çırparak yazılan ve bir de rezalet oyunculuklarla içine edilen dabbe filminden sonra hiç umut beslenmemesi gereken filmdir. ne bileyim adı farklı olsa falan gidilebilirdi belki ama onca gaz verip yanımdaki insanları götürdüğüm ve koca salonun kahkahalarla izlediği sözde korku filmi yüzünden rezil olduğum bir yapım var arkada...
bir istanbul silüeti bulmuşlar üzerinde bir iki minarenin şekliyle oynanmış. biraz ateş efekti eklenmiş. zaten yaptıkları montaj belli olmasın diye görüntüyü o kadar karartmışlar ki hiç birşey belli olmuyor. mesela en soldaki minare mi direk mi belli değil. minareyse şekli niye kaymış?
3 boyutlu modellerle çalışırsanız işte o zaman filminiz izlenir. boğaz köprüsünün resminin üzerinden yıkılma efekti yaparsan tabi ki kimse filmini izlemez. ama köprünün yıkılmasını 3 boyulu olarak gösterirsen. altından, üstünden görüntü gösterirsen işte o film izlenir.
zaten kıyamet filmi çekiyorsan bu konu 3-5 kişiyi değil herkesi etkilemelidir. etrafta koşuşan insanlar olmalı, dünyanın farklı yerlerinden görüntüler olmalı. tüm dünyayı etkileyecek olan kıyametin sadece istanbul'da bir arkadaş grubunun üzerindeki etkilerini gösterirsen insanların gelip bunu izlemesini bekleyemezsin.
hala filmi yapmayı düşünüyorlarsa flash forward dizisinin ilk bölümünü izlesinler.
sadece fragmanına bakarak, artık yalvarıyoruz hasan karacadağ'a : ne olur, o adobe after effects kullanan arkadaşı bir kursa gönderseniz, hatta youtube acsın oradan falan baksın... yemek + yol + ssk varsa ve teklif gelirse ben de düşünebilirim. *
yahu 11 yaşında kuzenim evin bahçesinde bildiğin star wars cekiyor... *
bi boka benzemeyen salak filmin devam filmidir. ilkini çektiğiniz için intihar etmeniz gerekir. zaten türk sinemasından güzel bir korku filmi çıksa sanat için soyunacağımda işte çıkmıyor.
bu filmin 1.sini korku filmi niyetine izlediğinizde, evet gülmeniz mümkündü. bazı sahneler komikti. bazı sahneler ise güzeldi. belki komik sahneler dabbe 2'de de olabilir. ama bu filmin anlatmak istediği konu, kuran'ı kerim'de bahsedilen dabbetül arz konusudur. gerçi kuran da okuyup anladığım dabbetül arz ayetine göre, filmde bahsedilen şeyler her ne kadar olmasa da, gene de ilgimi çekiyor. uzun bir dönemdir sinemaya gitmiyorum, geçen angels and demons'a gideyim dedim, hastalandım gidemedim. eğer soğuk aralık günlerinde hasta olmazsam bu filme kesin giderim. bu filme gitme amacım korkmak değil, korku filmlerini izlemeyi 16 17 yaşımda iken bıraktım. bunun sebebi büyümüşlük ya da yetişkinlik değil. her gün binlerce felaketin olduğu bir ülke de yaşayıpta, birde üstüne korku filmine gidip kendimi geremem. konusu çok sağlam olması gerekir dabbe gibi.