ergen dönemlerde yapılan hataların başında gelir bu dış görünüş muhabbeti. gel gelelim yaş 30'lara dayandımı evde kalma mukhabbeti başlayınca artık yüzde ki sivilce, alında ki ben pek önemsenmemeye başlar. hatta 40'ı geçince kepçe kulaklar bile adama hoş görünür. sonuç olarak ruhlar aleminde yaşamıyoruz ancak ruhlar alemide huzur vermiyor be usta.
bazen dis görünüs ne kadar güzel olursa olsun insanin kalbi,yüregi isinamaz. huzur yoktur ve çekmez insani.
bazen de ne kadar iyi olursa olsun kisi dis görünüs çekici yapmaz kalbi attirmaz.
aslinda hersey ne dis görünüste ne hal ve hareketlerde.
gönül meselesi hepsi bu.
kimse ''kusura bakma karaciğerin biraz yamuk ya da ince bağırsağın yeterince ince değil'' diye reddedilmemiştir herhalde. velhasılı dış cepheye göre oluyor bu işler. iç güzellik hikaye. her anlamda hikaye. dost acı söyler.
dünya kurulalıberi yaşantılanan acı ama gerçek bir kesittir hayattan..yeri geldi yaşadım, yeri geldi yaşattım..ha şu var derdi ki babaannem rahmetli:
güvenme zenginliğine bir kıvılcm yeter, güvenme güzelliğine bir sivilce yeter..o ayrı konu..
alınacak klasik cevap "arkadaş kalmak istiyorum, seni başka bir şekilde hiç düşünmedim" aynaya bir bak dostum bu kız sana iki beden büyük olmasın. gerçekler acıdır.
rededilmelerin %90 nı nın altında yatan sebeptir.şimdi kimse kimseyi kandırmasın kardeşim hangi erkek sırf kişiliği iyi diye çirkin bir kızla sevgili olur ki? veya tam tersi hangi kadın çok espritüel vs. diye tipsiz bir erkekle beraber olur? bir kişi başka birisini dış görünşü yüzünden redediyorsa sonuna kadar haklıdır aksini iddia edenin yanaklarından öperim. *
ayrıca ;
sevgiliyle yaşanan olaylar nelerdir(fiziksel açıdan) ; sevişme , öpüşme vs. bu yüzden bir insan bunları fiziksel olarak onu cezbeden bir insanla yapmak istiyorsa kimse o insanın üstüne gitmesin yazık ona. *
partner seciminde erkeklerin ve kadinlarin oncelikleri farklidir. erkeklerin partner seciminde ilk olarak kadinin fiziksel ozelliklerine, kadinlarinsa erkegin statusune ya da statu kazanma potansiyeline baktigi, partner secimine yonelik yapilan her calismada sasmaz bi sekilde karsiniza cikar. bu, kadinlar dis gorunuse onem vermez demek degildir, ama oncelik onlar icin dis gorunuste degil demektir. dolayisiyla bu baslikta bahsedilen davranis aslinda erkekler icin karakteristik sayilabilecek bi davranistir.
dis gorunuse onem verilmesinin iki temel boyutundan bahsedilebilir. bunlardan birincisi evrimsel bir mekanizmadir. erkekler uremek icin biyolojik anlamda kadinlardan cok daha az yatirim yaparlar, erkek icin cocuk yapmak* 15 dakikalik bir meseledir, kadin ise biyolojik dengesini altust eden bir surece girer ve bunu 9 aydan daha uzun bir sure ceker. dolayisiyla erkek icin onemli olan, 15 dakikada genlerini aktardiktan sonra o genleri basarili bir sekilde saklayacak ve genlerinin hayatta kalmasini saglayacak bir kadin bulmaktir, kisaca dogurganlik basarisi yuksek bir kadin. dogurganlik denilen parametrenin dis goruntuye yansiyan gostergeleri vardir. ornegin bel-kalca orani ve gogus buyuklugu bu gostergelerden birisidir. 0.7'lik bir bel kalca orani ile gorece buyuk goguslere sahip kadinlar, diger kadinlara gore %30 oraninda daha yuksek kadin ureme hormonlarina sahiptirler.* ayrica 0.7 bel kalca orani dogum kanalinin cocugun gecmesi icin ideal bir boyut almasiyla da iliskilidir. erkekler bu ayrintilari farketmekte o kadar ustalasmislardir ki, bazi calismalarda 1 sn'den daha kisa surelerde sunulan ayni yuze ve kiloya sahip kadin resimlerinden bel kalca orani ideale daha yakin olanini* daha cekici olarak degerlendirmislerdir. erkeklerde de ureme basarisina etki eden faktorlerden bahsedilebilir* ancak bunlar testosteron duzeylerinde oldukca ufak farkliliklar yaratmakta olmasinin yaninda, genlerin diger nesle iletilmesinde kadinin dogurganliginin oynadigi kadar hayati bir rol oynamamaktadir. diger yandan kadinlarin statu ve statu potansiyeline onem vermelerinin anlami zaten aciktir, erkeklerden biyolojik olarak kat kat fazla yatirim yaptiklari cocugu dogurduktan sonra bu yaptiklari yatirimi en azindan ekonomik olarak geri odeyerek, cocuklarinin hayatta kalmasina daha fazla yatirim yapabilecek olan erkekleri, yani statu sahibi erkekleri, yani evet zengin erkekleri tercih etme egiliminde olacaklardir.
buraya kadar olan aciklamaya "yaa ne alakasi var, ben birini reddederken bu adam cocuklarima bakamaz, efendim bu kadin benim cocugumu doguramaz diye mi dusunuyorum allahaskina" diyecek olanlarin sunu anlamasi gerekir, hayir tabii ki oyle dusunmuyorsun, ama neyi guzel neyi cirkin buldugunlar ilgili o aciklayamadigin tercihlerinin altinda yatan motiflerden en onemlisi budur, cunku sen bu sekilde dusunup karar verenlerin torunusundur.
baska bir itiraz su sekilde olabilir; "efendim eger oyle olsaydi bel-kalca orani 0.9 olan ya da gogusleri cok kucuk olan kadinlar, ya da fakir-statusuz erkekler hic evlenemez, hic ureyemezdi" diyecekler olabilir. aslinda bu cok zayif bir arguman ama evrimi bilmeyenler boyle kahvehane yorumu yapabiliyolar, sonra da cevap verdim curuttum seni saniyolar, o yuzden yazıyı sıkıcı hale getirmek pahasina simdiden vereyim onun da cevabini. hayir arkadasim hic evlenmez hic ureyemezdi diye bir sey yok, buraya kadar anlatilanlar kisilerin birincil tercihleri, ideal beklentileridir, dolayisiyla normal dagilim gosteren bir toplumda dogal olarak her birey bekledigini elde edemeyecektir, bu noktadan sonra da farkinda bile olmadan beklentilerini gozden gecirecek ve degistirecek, icinde bulundugu habitata, etrafindaki ve kendisindeki kaynaklara gore mecburen bir secim yapacaktir.
simdi bu kismi isin birinci boyutuydu, bir de estetik kismi var tabi. bel-kalca orani 0.7'ye yakin olani cekici bulman evrimsel olarak aciklanabilir, ama neden obez olmasa da epey kilolu olan bir kadini bel-kalca orani da ideale yakinken* cekici bulmuyorsun? bu kismi insanin yasam suresi boyunca edindigi ozelliklerle ilgilidir, isin icinde moda faktoru vardir, sana neyin guzel neyin cirkin oldugunu soyleyen bir toplulugun icinde yasamaktasindir, kilolu kadinlarin yuzyil once daha cekici bulunurken bugin sifir beden kadinlarin daha cekici bulunmasi bununla ilgilidir, ama o zaman da erkekler kadinin kalcalisini istemekteydi, su anda da oyle. ayrica estetik degerler son derece kisiseldir, sen nasil bir masayi alirken mumkunse siyah olsun demekteysen, sevgilin olurken de mumkunse sabah uyandigimda agzi burnu yamuk yumuk birine bakmayayim dersin. dolayisiyla dis gorunus yuzunden reddedilmek de reddetmek de son derece dogaldir, zaten "ben dis gorunuse onem vermem" diyen insanlari* samimiyetsiz buluyor olmamiz da bunu gosterir.
dış görünüş sadece giyim tarzı ise halledilebilir bir problemdir bunu problem edene. ancak kasıt façanın düşük olması ise yapılacak bir şey yoktur. varsın platonik takılsın o, bitti o. sevdiceği sevememiş onun dış görüntüsünü, varsın o iç güzelliğini saklasın en derinlerinde...
ilk o zamanlar 'lan sana kim bakar' cümleleri eşliğinde sınıfta dalga konusu olmalar başlar.
anneye babaya kızılır bu dandik
gen dizilimi için sonra kabullenilir filan.
olayın arabesk yüzü ergenlikle biter ardından
reddedenler gösterilerek anıların yarattığı
şen kahkahalar paylaşılır dört bir yan da. **