dünyanın müminlere zindan kafirlere cennet olması

entry2 galeri0
    1.
  1. hz. muhammed sav. efendimizin bir sözüdür.
    --spoiler--
    Ebu Hureyre (R.A.)dan rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

    “Dünya müminin zindanı, kâfirin cennetidir.”1 buyurmuşlardır.

    Katâde bin Nu'man (R.A.)dan rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

    “Allah Cebrail'i, bana gönderdiği suretlerin en güzelinde indirdi. Cebrail şöyle dedi: "Ey Muhammed, yüce Allah sana selâm söylüyor ve şöyle buyuruyor:

    1- “Ben dünyaya dostlarım için acı, bulanık, dar ve sıkıntılı olmasını vahyettim. Tâ ki, Bana kavuşmayı özlesinler. Ben dünyayı dostlarım için bir zindan, düşmanlarım için de bir Cennet olarak yarattım.”

    2- Dünyanın mümine zindan olmasından kasıt; dünya şehvetlerinden bazılarının mümine haram ve mekruh kılınması ve meşakkatli ibadetlerin emir buyrulmasıdır. Mümin öldüğü vakit rahata erer ve Allah Tealâ\'nın ona hazırladığı ebedi nimetlere, kedersiz rahatlara kavuşur. Dünyanın kâfire cennet oluşu ise, dünyada bütün arzu ve şehvetlerinin gerçekleşmesi itibariyledir. Kâfir öldüğü zaman ebedi azaba ve ebedi mutsuzluğa uğrayacaktır.

    Diğer bir bakış açısı da, dünya ve ahiret nispeti, karşılaştırması yönüyledir. Cenneti hak etmiş bir mümini düşünelim: Dünyada helal olan tüm lezzetleri tatmış. Aynı şekilde cehennemi hak etmiş bir kâfiri düşünelim: O da dünyada helal-haram ne kadar lezzet varsa tatmış olsun. Şimdi bu mümin ile kâfirin dünya ve ahiretini kıyaslayalım:

    Mümin kimse, Cennet ve Cemalullah gibi o kadar büyük nimetlerle karşılaşır ki, dünya hayatı bunun yanında zindan gibi kalır. Kâfir de ahirette öyle azap çekecektir ki, dünya onun yanında bir Cennet gibi kalacaktır.

    Demek ki hadis-i şerifi ahirete nispetle müminin dünyası Cehennem, kâfirin dünyası da Cennettir şeklinde anlamak gerekir.

    Bu hadis-i şeriften ders çıkarmamız gereken birçok husus vardır:

    Bunlardan biri dünyaya gerektiğinden fazla önem vermememiz gerektiğidir.

    Bir hadis-i şerifte dünyanın Allah Teâlâ katında kusurlu bir oğlak ölüsü kadar kıymeti olmadığı ifade edilmektedir. Bundan dolayıdır ki, Rabbimiz dünya nimetlerini kâfir müslüman ayırmadan çalışan her kuluna vermektedir. Çok çalışan kâfirlere, az çalışan müslümanlardan daha fazla dünya nimeti vermesi de bundandır. Fakat ahiret nimetleri böyle değildir. Onların Allah katında kıymeti vardır. Binaenaleyh bu nimetleri özellikle müminlere ve rızasını kazananlara ihsan edecektir.

    Dünyanın imtihan yeri olduğunu unutmayacağız. imtihanın rahat olmasını beklemek doğru değildir. Mümin dünyada rahatı değil, hizmeti aramalıdır. Dünyanın şerefi zenginlik, ahiretin şerefi ise takvadır. ALLAH Teâlâ için olan şeyler dışında dünya ve dünyadakiler lanetlenmiştir. Cenab-ı Hakk katında dünyanın sineğin kanadı kadar kıymeti olsa idi, oradan kâfirlere bir bardak su bile vermezdi. ALLAH Teâlâ hazretlerine karşı, seni kulluktan alıkoyan her şey dünyadır.

    Bu sebeple akıllı ve ferasetli mümin dünyayı kendisi için yalancı ve sahte bir cennet yapmak için çalışıp çabalamaz. O, böyle bir tuzağa düşmez. Dünya cennet değildir, cennet olmaz. Dünya imtihan yeridir. Dünyanın zenginlikleri geçicidir. Dünya aldatır, oyalar.

    Elbette dünya için çalışmaya gerek yoktur denilemez. Dünyada ne kadar kalacaksan, onun için o kadar çalış; ahirette ne kadar kalacaksan onun için o kadar çalış.

    Evet, dünyada rahatı aramayacağız. Ahiretimizi kazanmak için, ebedi rahatlık için, gerekirse rahatsız olacağız.

    Dilimizde dolaşan “Dünyada rahatlık yoktur\" diye güzel bir söz vardır: Çünkü dünya hayatı acılarla, üzüntülerle, sıkıntılarla doludur. Bilhassa müminin başından belâlar eksik olmaz. Bunun sebebi müminin manen olgunlaşıp Cennete lâyık hale gelmesidir. Cenab-ı Hakk sevgili kullarına çeşitli musibetler verir; onları sabra, tahammüle davet ederek manen yükselmelerini sağlar.

    Sabır ve tahammül gösterildiğinde mümin kullarının günahlarını silen, onlara manevî makam ve mertebeler ihsan eden Cenab-ı Hakk, işte böyle dünya hayatını belâ ve felaketlerle donatmıştır. Çile ve ıstırap eksik olmaz insanın hayatında. Bazen dünya yıkılacak olur. insan o kadar daralır, bunalır ki nerdeyse çıldıracak dereceye gelir. Ama mümin bütün bu hallerde huzurundan pek birşey kaybetmez. Çünkü o zahmette rahatı bulmuş insandır. Her şeyin Allah\'ın izni ve müsaadesiyle olduğuna inanır ve Ondan gelen her şeyi sabır ve tahammülle karşılar.

    Bu işin görünen kısmıdır. Yoksa aslında kâfir dünyada da bir nevi Cehennem hayatı yaşamaktadır. Görünüşte şatafatlı, parlak bir hayat geçirmektedir, fakat içi ıstırap ve sıkıntılarla doludur. Çünkü inançsız insan, ölümü yokluk olarak görür. Her an darağacında asılacakmışçasına korku ve endişe içerisinde kalır. Lezzetleri bütün bütün kaçar. Hiçbir şeyden gerçek manada bir lezzet alamaz.

    Mümin ise, dünyayı âhiretin bir bekleme salonu şeklinde görür. Dünyası ne kadar sıkıntılı ve ıstıraplı da olsa, gideceği yerde rahat edeceği düşüncesiyle sabreder, şükreder. Müminin dünyası âhiretine kıyasla zindan şeklindedir. Yoksa mümin dünyada da bir nevi Cennet hayatı yaşamaktadır. Bedenen zindanda bile olsa ruhen bahçelerde, saraylardadır. Çünkü mümin acı tatlı her şeyin Allah\'tan geldiğini bilir, Allah\'tan gelen her şeyi hoş karşılar, tahammül eder, sabreder.

    Bu nedenle hadis-i şerifi bazı kimselerin anladığı gibi dünya hayatını mümin için gerçek bir zindan ve çile-sıkıntı yeri olarak anlamak doğru değildir. Dünyada neden kâfirler konfor ve rahat içinde yaşasınlar da Allah\'ın yeryüzündeki en sadık halifeleri olan Müslümanlar çile ve ıstırap çeksinler

    Böyle bir anlayış doğru değildir. Çünkü Müminin âhireti de cennettir, dünyası da. Mümin, imanın verdiği nur ve mutlulukla gerek ferdî, gerek ailevî ve gerekse toplum içinde huzurlu bir hayat yaşar. Dünyanın meşru her türlü nimetinden gerektiğince faydalanır. Onu dünya nimetlerinden uzaklaştıracak hiçbir gerekçe ve sebep yoktur. Allah, âhiret nimetlerini olduğu gibi dünya nimetlerini de mümin kulları için hazırlamıştır.

    Saadet kaynağı olan iman içte olduktan ve dünya nimetlerinden mümkün olduğunca faydalandıktan sonra dünya niçin zindana dönsün?

    kaynak: http://www.dinimeseleler....evapDetay.aspx?ur_id=2633

    (1) Müslim, Zühd: 1; Tirmizî, Zühd: 16; ibni Mâce, Zühd: 3; Müsned, 2:197,323
    (2) Suyuti, Camiussagir, 3:53, No:2723, (1484)
    --spoiler--
    0 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük