dünya yamuk yumuk olup hilkat garibesi gibi altın oran, geometri açıdan biçimsiz uygunsuz bir şekildedir desek yanlış olmaz.
uzaktan dünyaya bakınca veya sırtüstü yatıp gökyüzüne bakınca mükemmel bir düz daire, düz bir yuvarlak sanılması güneş ışığı yansımasının yol açtığı göz yanılmasıdır.
bazı embesiller bu dediğimi "dünya düz olarak dedi" diye anlamasın. dünya bir top gibidir ama düz bir yapıda değildir. en derin ve en yüksek yeri arasında ki fark 20 kilometreyi geçiyor. henüz denizlerin-okyanuzların tabanlarını tam olarak tarayamadığımız-keşfedemediğimiz düşünülürse (dünya da keşfedilmemiş bölge %50 oranında desek az söylemiş oluruz) dünyanın geometrik yapısını tam olarak bilmiyoruz.
sanıldığı gibi dünya güneş gezegenler yıldızlar evren uzay yaşam muazzam bir düzen, olağan süreç, mükemmel bir yapı, tahmin edilebilir bir süreç, sağlıklı bir gözlem içinde süregelen bir evrede değildir.
kargaşa kaos bilinmezlik ve düzensizlik vardır ve bunlar sonunda yaşam ortaya çıkmıştır ki; yaşamı evreni mükemmel yapan da budur. amiyane tabirle katran dan şeker yapılmış tad ortaya çıkmştır.
ne bileyim, basit örneklemeyle dünya güneş özelinde ele alırsak sanıldığı gibi dünya ile güneş arasında olan mesafe sabit değildir. bu mesafe dünyanın güneş etrafında dönüşü esnasında değişir ve perihelyon ve aphelyon değerleri düşünülürse bu mesafe farkı 6 milyon km olduğunu, kışın dünya güneşe çok yakın, yaz mevsiminde dünya güneşe çok uzak olduğunu unutmayın. ben ağustos ayında sıcaktan bunalıyor denize giriyor tiril tiril keten pantolon gömlek giyiyorsam dünya güneşten 6 milyon kilometre uzaklaştığı için, sen ocak şubat mart ayında soğuktan evde kazakla yatıp doğalgaz faturasına isyan ederek kombiyi açamıyorsan günya güneşe 6 milyon kilometre daha yakınlaştığı içindir.
aynı şekilde ne gezegenler ne dünya ne ay aynı bilinen yörüngesinde kendisine çizilmiş belirlenmiş bir düzende de varlığını sürdürmüyor.
evren sozsuz değil, genişliyor ve nasıl bir big bang ile varlığını ortaya çıkardıysa ve genişlemeye devam ediyorsa içine çöküş tekrar daralma kaçınılmaz olacak.
dünya güneşe yaklaşmaya, ay dünyadan uzaklaşmaya, güneş hacmini genişletmeye devam ediyor. belirlenmiş bir yörünge hacim seyir konum uzay evren dünya gezegen yıldız güneş uydu vs için geçerli değildir.
yani bilinen kanunlara göre ısı iletimi (kondüksiyon) açısından sobaya ateşe yakın oturunca sen üşüyorsun, uzak oturunca ısınıyor terliyorsun.
mangalı yakıp eti mangalın üzerine değil de 10 metre uzağa koyunca etler kızarıyor pişiyor durumu. bu durum
bilinen ışık-enerji-ısı-kondüksiyon-olbers paradoksu-etki, tepki-fizik vb kanunları yasaları teorileri açısından imkansız olduğu düşünülürse; normalde dünya güneşe çok yakınken yaz, uzakken de kış olmalı ve milyarlarca yıldız-güneş içinde evren aydınlık olup ne bileyim ortalık ışıl ışıl olmalı.
evren dünya yaşam için bir düzen bir istikrar (bizim klasik düzen istikrar fizik kanunları bilimsel tanımlar yaşamın şartları oluşum anlayışımıza göre) bir kanun yoktur.
yok canım olur mu öyle şey, bir düzen intizam istikrar yoksa bu evren dünya yaşam olur mu derseniz; evet, bir düzen intizam istikrar vardır ve bu düzensizlik istikrarsızlık kaos ve kanunsuzluk bilinmezlik yaşamın dünyanın evrenin kanunudur.
işte bu kaos ve düzensizliği kanunsuzluğu bilinmezliği anlamayan insan bu durumdan ortaya çıkması imkansız olan yaşamı tarif edebilmek için 2 şeyin arkasına sığınıyor.
1- din, tanrı her şeye kadirdir.
2- bilim adı altında kendi egosunu tatmin etmek için mucizeler-tesadüfler.
çünkü; insan bilmiyorum anlayamıyorum aklım yetmiyor diyemiyor.
edibüdü: henüz kızlar uyumadı, pardon...
vaktinden önce entellektüelleştik.
algı değişkenliği ile ilgili bir hikaye anlatılır. hayatında fili görmemiş 4-5 adamın gözlerini bağlamışlar ve 1 filin yanına koymuşlar. sonra sormuşlar "fil nedir" diye. kimisi "uzun bir hortumdur" demiş, kimisi "kısa bir kuyruk", kimisi de "fil kepçe kulaklardır" demiş. onun gibi dünyanın şekli de dünyayı nasıl algıladığımızın, ona hangi gözlerle baktığımızın cevabında gizlidir. *
