Dünyamızın üzerinde bir battaniye olduğunu düşünelim. Bu battaniye, kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtları kullandığımız için giderek kalınlaşıyor ve ısıyı içinde hapsediyor, bu da küresel ısınmaya yol açıyor. Çağımızın en önemli çevresel sorunu olan iklim değişikliği, yaşam alanları, biyolojik çeşitlilik, besin zinciri, ekonomi ve insan yaşamını doğrudan etkiliyor.
Elektrik elde etmek için dünyanın çoğu yerinde kömür gibi fosil yakıtlar kullanılıyor. Karbon emisyonlarının artması, ısının da yükselmesi anlamına geliyor. Bitkiler ve sulak alanlar, doğal olarak karbon emisyonlarını depolayabilirler. insanoğlu, fosil yakıtlarını kullanmadan önce doğada kendiliğinden var olan bu denge, ne yazık ki artık bozuldu. Ormanların daha ne kadar karbondiyoksiti depolayabileceğini, doğanın bu baskıya daha ne kadar dayanabileceğini bilemiyoruz. Çünkü, artık doğanın da yapısında değişiklikler var.
iklim değişikliğinin etkileri açıkça görülüyor. Mercan kayalıkları, mangrovlar, buzullar ve çeşitli ekosistemler büyük sorunlar yaşıyor. Yapılması gereken, karbondioksit emisyonlarını düşürmek ve aynı zamanda ekosistemlerin bu küresel değişikliğe karşı direncini artırmaktır.
Buzulların erimesi, deniz suyu seviyenin yükselmesi, yağış miktarında değişiklikler, yedi dereceye kadar varan sıcaklık artışları iklim değişikliğinin en bilinen göstergeleri.
Durum Acil!
Mercan resifleri iklim değişikliğinin etkilerini incelemek için önemli bir gösterge. Bazı mercanlarda %25 e kadar varan bir beyazlama görülüyor. Bir mercanın renginin beyazlaması için bir derecelik artışın yeterli olduğu biliniyor. Son yıllarda mercanlarda her yıl beyazlama görülüyor. Mercanlar öldükleri zaman yerlerini alan algler, tüm denizi kaplıyor ve yaklaşık iki milyon Asyalı nın geçim kaynağı tehlikeye girmiş oluyor.
2020 yılında Kilimanjaro da hiç buzul kalmayacağı biliniyor. Kilimanjaro, Asya da iki milyon insana su sağlayan önemli bir buzul.
Dünyada orman yangınlarında her yıl, büyük artışlar görülüyor.
Sıcak dalgaları ve orman yangınları bir çok turistin artık Akdeniz’i tatil beldesi olarak tercih etmemesine yol açacak. Bu yalnızca rahat etmekle ilgili değil, hava kirliliği ve sıcak dalgalarının insan sağlığını direkt olarak etkilemesiyle de ilgili. Ayrıca su kaynaklarının azalması nedeniyle turistleri ağırlamak da zorlaşacak.
Soğuk iklimlerde yaşayan canlı türlerinin özellikle Pasifik somonu gibi soğuk nehirlerde yaşayan ve ekonomik değeri olan türlerin yaşamları tehdit altında.
Kutuplardaki buzul tabakası inceliyor ve burada yaşayan canlıların da yaşamları tehdit altına giriyor. Kutup ayıları besin bulamadıkları için doğurganlığını yitiriyor ve daha çok enerji sarfetmeleri gerekiyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırmada kutup ayılarının 10-20 kg daha zayıf olduğu ortaya çıktı.
Kelebeklerin Avrupa ya doğru göçmekte olduğu, kuşların kuzey ülkelere göçtüğü görülüyor. 20050 ye geldiğimizde deniz seviyesinin Akdenizde 20-40 cm oranında artması bekleniyor. Bu durumdan en çok zarar görecek ülkeler, Türkiye ve Cezayir gibi ülkeler ve deltaları olacak.
3.6 C oranında küresel ısınma Kuzey Akdeniz ve Akdeniz in dağlık alanlarındaki bitkilerin % 50 sinin kaybına yol açacak. Bu durum özellikle ispanya ve Fransa da daha vahim sonuçlara bitki türlerinin %80 oranında kaybına yol açıyor.
Sular ısınıyor... Balıklar tehdit altında!
WWF, iklim değişikliği nedeniyle göller, nehirler ve denizlerin ısındığına, bunun da balık türleri için gittikçe büyüyen bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor.
Sıcak sularda oksijen ve besinler azalıyor, böylece sular balıkların üremesi açısından elverişsiz hale geliyor. Kirlilik ve aşırı avlanma yüzünden azalan balık türleri, gerek biyolojik açıdan, gerek besin kaynağı olması bakımından, gerekse ekonomik getirisi nedeniyle oldukça önemli..
WWF iklim değişikliğinin balık türleri üzerine etkisini anlatan bir rapor yayınladı. Suların ısınmasının, bazı balık türlerinin çoğalmasını engellediği belirtilen raporda; somon, mersinbalığı gibi balıkların su sıcaklığının artması durumunda, yumurtlamadığına işaret ediliyor. Balıklar, oksijen oranı düşen sıcak sularda telef olma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle balıklar daha serin sulara göç edebiliyorlar. Bu da, besin bakımından bu balık türlerine bağımlı hayvan türlerinin geleceğini tehlikeye düşürüyor. 1993 yılında Alaska Körfezide balıkların daha serin sulara göç etmesi nedeniyle, 120.000 deniz kuşu besin kaynaklarından mahrum kaldıkları için açlıktan neredeyse ölüyordu.
Dünya çapında, deniz ve tatlı su balıkçılığı yıllık 130 milyar dolarlık bir gelir kaynağı yaratıyor ve 200 milyon kişiye iş olanağı sağlıyor. Aynı zamanda balık, milyarlarca insanın temel protein kaynağı.
Hükümetler iklim değişikliklerini önleyecek tedbirleri almazsa, iklim değişikliğinin etkisini hepimiz yaşayacağız ve sudan çıkmış balığa döneceğiz. Karbondioksit emisyonları, yeryüzünün ısınmasında en önemli etken. WWF, 2012 yılına kadar ülkelerin karbondioksit emisyonlarını sanayi devrimi öncesindeki seviyeye getirmelerini istiyor.