Dönüp ardını gitmek
En güzel anında nağmenin,
Hele beyninin içinde hapsetmişsen
Gözlerin kapalıyken devam etmekteyse
Tüm büyüsüyle o serenat
Kuytuların saltanatına koşup
Dönüp ardını gitmek
Belli olmasın diye perişanlığım
Bohem bir rüzgar misali
Esmekteysem eğer
Her nabızda şerbetsem
Ve her tad beni andırıyorsa
Tadımdır bilki sakladığım
Belli olmasın diye perişanlığım
Sessiz sakin sular misali
Yansımasız karanlıklarda kaybolmuşsam
Bende ummuşumdur herkesler gibi
Ay yansıması olmayı gözlerde
Yaşanmamışları yok sayıp
Alıp akıntıma gitmek birilerini
Sessiz sakin sular misali
başlık şiir geyiğinden soyutlanarak düşünüldüğünde bunu yapabilen insanı bir adım daha olgunlaştıran harekettir. gitmek cesaret ister çünkü. göze almak gerekir sonunu, yalnızlığı. gittiğin yer her defasında seni umduğun noktaya taşımaz. bazense gittiğini sanarsın ama o gidiş geriye dönüşün ilk adımıdır bir bakıma.
ilkay akkaya'nın da dediği gibi "gitmeler çok zor küçüğüm, yoldaş olur yalnızlığım bana."
"Yüz hatlarını göz kapaklarıma kazımış, kokusunu burnumun direğine asmıştım o an itibariyle. Sarılıp, boynuna gömüldüğüm an fark etmiştim yandığımı. Nasıl bakılacaktı ardından, ve yahut nasıl ardımı dönüp gidebilirdim o yerden Seslenip peşinden, bir daha sarıldım, öptüm pamuk teninden. Sızlamıştı içim. Dönememek vardı. Dönüpte görememek "
kıçınla kalan kişiyi yüzyüze bırakmaktır. kimi zaman insanı mutlu etsede bazı vedalar üzücüdür. tıpkı o en üste koyulan top dondurmanın yere yapışması gibi.