bugün

hoş bir cahit zarifoğlu şiiridir.

bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi
öptüm sonsuz gidişinden. Saçlarının seyriyle seni
yolları aşklara davul çalıp çağrılmış yalnızlarla dolduran
akrepleridir duygunun. Karanlık ordulara güneşsiz sokulan
bunlar canlanınca ne ateş kirli taşlar ne böcek
şakakların sıcağında kuytu bir büzülüp ölecek
sabahsız kuşlara koşarsa durur mu evreni omuzlarında
bahar şenlikleriyle. Sürdüren ellerini yangın borularında
şaşkınlıkla başladı bu atlar bu savaşlar insan buluşlarından
burda biter düğün. Gidilir mi evin soğuğuna çölün sıcağından
gemilerimiz saklanır. Ağzımızda bir aşk kaçışı vardır buluşmaların
saplandık tadına. Durduk alnında yüreğe vuruşların
yollar sellere gider. Açılır parklar artık kuşlar dağılır
bir aşkı gözyaşlarıyla bulvara çağırmak hiç keseye mi kalır
çizildi yalnızlar. Senin gelişin ne de süvari köprünün diplerinde
geçer üstümüzden yağmur alan donanmalar. Kürek sesleriyle
koşu bitince aşk bir yorulmadır kaçılmaz kırbacından
sayılır günü geçmiş anlar boşalan hangi tüfeğin arkasından
oturur iki bakış ormanından gerilip bir masaya kollar
uzayıp uzaya giden akrebe katlanıp zincire gelmeyen yolcular
bu bizim sesimiz denizlere ateş gibi eller açılır ortasından
su konuşmaz toplanmaz kuşlar. Ne kazandık yaşamamızdan
biz harcandık anam hem kelimesiz kapandık
sevgi ektik. Sonsuz seçtik. Beğendik. Ama toprağı kazandık
sevinçle kaçın kurtulun ölümlerinizle. Yalnızlıkla ben kaldım
sevindiniz işte alın koşturun. Aha size son atım.
sevindiniz işte alın koşturun. Aha size son atım.

dizesi ile perdeleri kapayan bir tiyatro. zarifoğlu yine kelimleri evine alıp onlara önce kendi anlamlarını sonra ise kendisinin anlatmak istediğini söylemiş ve kelimleri hizaya getirmiş. böylesine vurucu bir şiirin yazılması demek sonsuzluk demek/aşk demek/terketmek demek/yalnızlık demek.

zarifoğlu hep yaptığını yapıyor aslında. şairliğin/şairin kelimeler üzerinde kurabileceği hakimiyetin fitilini ateşliyor. bize düşen karşısına geçip patlama anını beklemek. ve bu şiir kalbimizde/ruhumuzda öyle gürültülü/öyle tahrip gücü yüksek bir şekilde patlıyor ki onulmaz yaralar açıyor.

mevlana idris'inde dediği gibi;

biz bakardık ve sen yürürdün şeyhim
sen yürürdün ve dağlar yürürdü.

zarifoğlu şiir ile/şiiri ile yürüyor ve biz bakıyoruz... *