" - Ne yapmak gerek peki?
Sağlam bir arka mı bulmalıyım?
Onu mu bellemeliyim?
Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi
Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?
istemem!
Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret?
Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?
Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip,
Taklalar mı atmalıyım?
istemem! Eksik olsun!
Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?
Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?
istemem! Eksik olsun böyle bir şöhret!
Eksik olsun!
Ciğeri beş para etmezlere mi "yetenekli" demeli?
Eleştiriden mi çekinmeli?
"Adım Mercuré dergisinde geçse" diye mi sayıklamalı?
istemem!
istemem! Eksik olsun!
Korkmak, tükenmek, bitmek...
Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek.
Dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek?
istemem! Eksik olsun!
istemem! Eksik olsun!
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek...
Tek başına...
Özgür olmak...
Dünyaya kendi gözlerinle bakmak...
Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak...
Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak...
Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,
isteyince Ay'a bile gidebilmek.
Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.
Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.
Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?
- Dök içindeki öfkeyi dostum. Ama saklama benden seni sevmediğini.
- Sus... "
Cyrano De Bergerac'tan... Unutulmaz "istemem eksik olsun" tiradı.
Başrolde Gerard depardieu'nün olduğu Büyük burnu yüzünden aşkını içinde yaşayan, 100 kişiyi alt edebilen güçte, savaşın ortasında sevdiğine mektubu ulaştırmak için ateşlerin arasına dalacak cesarette ama aşkını asla sevdiğine söyleyemeyen bir silahşörün yürek burkan hikayesi. Burnu ile kimse dalga geçemez sadece kendisi yapar, bu konuda şöyle alay ediyor :
hoyratça: burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlaka dibinden kestirirdim.
dostça: yana yatmaz mı,senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?
tarifle: burun değil bir kere, coğrafyada böylesine dağ denir. dağ değil bir yarımada.
meraklı: acaba neye yarar bu alet? makas kutusu mudur, divit midir izah et?
zarifane: kuşları sevdiğiniz besbelli! yorulmasınlar diye yavrucaklar, temelli bir tünek kurmuşsunuz.
pür neşe: birader, şu koskocaman burnunla tütün içince komşu "yangın var" demiyor mu?
uyarıcı: aman yavrum, bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum.
müşfik: yaptırın ona küçücük bir şemsiye yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!
alimane: aristophanesin hippocampelephantocamelos dediği hayvanın burnu böyle değilmiş derler.
hazin: bir de kanarsa olur kızıldeniz, ne bela!
hayran: lavantacıya ne mükemmel tabela!
lirik: bu bir mühre boncuğu,siz de bir triton musunuz?
safiyane: bu abide hangi günler gezilir?
askeri: süvarilere nişan alın!
sivri akıllı: onu piyangoya koymaz mısınız? kesinlikle bu büyük bir ödül olurdu.
ve hıçkıra hıçkıra nihayet, pyriame gibi: böyle berbat edip de yüzünü sahibinin şimdi de utancından kızarıyor, bak hain.
Tiyatro tadında güzel bir film, shakespeare gibi şiirsel bir eser. Çevirisi de bu şekilde yapıldığı için izlerken biraz yorucu olabiliyor. Buna rağmen izlemesi keyifli bir film.