her iş başvurusunda gerekirmişmiş. anasını satim liseden dün mezun olmuşum 2 ay sonra üniversiteye başlıcam ne yazim ben cv'ye? ilkokulda bi kaç gün nöbetçilikle iki sene sınıf başkanlığı yapmışıtım onları mı yaziyim? tövbe est.
yazdikca yaziyorum bana misin demiyor. cok da guzel is buluyorum bu sekilde ama is gorusmelerine gider gitmez ne mal oldugumu hemen belli ediyorum. simdi diyorum ki; su universitenin falan bolumunden iftiharla mezun oldum. akabinde su su firmalarda gorev aldim. bu gorevleri basariyla yerine getirdim, sonra yurtdisina ciktim, orada hem calisip hem yuksek lisans yaptim. referanslarimi da yaziyorum, bana misin demiyor. neyse, akabinde telefonlarim susmuyor. gorusmelere gidiyorum avrupa anadolu yakasi bana misin demiyorum. fakat isi ciddiye bindirmeye calisanlar olursa direkt yapistiriyorum cevabi, her yazilana inanmayacaksin mudurum, zamanini aldim kusura bakma. boyle de degisik duygular.
fotoğraf kısmına tatilde veya eğlence halindeki *mı götü dağıtmış fotoğrafdansa resmi hatta vesikalık bir fotoğraf koyulduğunda amacına daha çok hizmet edecek özgeçmiş özeti.
bazen okumasının zevkli olduğudur. ben eğlenceli bir cv hazırlamaya çalıştım ve şöyle oldu:
mavi yeşil gözlerle doğdum. adımı kendime ben koydum. chicken translation yazan yerden tavuk döner yedim. en çok cake i severek dinledim. en çok '' hiç bir maddeye ve insana bağımlı olmayan'' yazarı okudum. kafaya sıçan martıya inanıp bilet aldım.
2000 film izledim. rüyamda dünyanın sonunu gördüm, gördüğüm resmi iyi pazarladım. doğuda doğdum ama şimdi batıdayım internetten tanıştıklarım la (katil olmadığımı ispat etmek için 9 saat konuştuktan sonra) güneşten hızlı seyehat ettim. tanımadığım insanlarla tanışmam diyen kızla tanıştım, ona google earth ten kısmet baktım.
22 . 11. 2004 te gülmekten 3 ayrı kişiyi sandalyeden düşürdüm. ekşi sözlük ve uludağda yazdım. hertürlü etnik çatışmanın doğabileceği ve doğduğu bir ailede etniktim doğdum. platonik aşık oldum aşık ettim. evim geceleri benimle konuşmak isteyen insanlarla doldu.
en iyi arkadaşın en buyuk dusmana donusmesine tanık oldum inandığım şey uğruna hayatımdan 1 gece de 200 kişi çıkardım onlar da beni çıkardı sözümün arkasında durdum. komşu otobüsün kızlarını kendi otobüsümdekilerden daha çok kestim hatta o kadar çok kestim ki anlik ilişkiler playboyu oldum. şirince de ev ev beleş şarap tadarken kafayı bulup toprakta yüzdüm.
sevdiğim kadını sırtımda 5 km taşıdım. soğan, sarımsak, domates, biber, patates, makarna, limon ve mantarla 892 yemek yaptım hepsine ayrı isim verdim. 5 senaryo yazdım 2 film çektim. aslında anlatırsam yaşanırım yaşatırım sataşırım kaşıtırım...
internette saçma sapan örnekleri olan adam gibi bir kopyasını bulamadığım önkoşul.
oğlum varya word'e yazdım bir sürü şey birde fotoğrafımı koydum he.* bu işler nasıl olur bilmiyorum da, kendi tarzımla çözeceğim işi. * En son birde bir paragraf yazdım ki tek cümle, ibretlik. türkiye'nin en pipili şirketi beni bir kabul etsinler var ya dünyalar benim.
--spoiler--
Üniversiteyi kazanırken koyduğum hedeflerim ve hayallerim doğrultusunda, şirketinizin bulunduğu konum ve yaptığı işin stajyer olduğum zaman zarfında katacağı pratik ve tecrübe bakımından hayallerime en yakın ve kariyerim için en doğru tercih olduğu kanısındayım.
--spoiler--
yaş hanesine "aa çok ayıp, kadınların yaşı mı sorulur ayol?" yazılsa ne olurdu acaba diye insanı düşündüren, "özgeçmiş" kelimesinin ingilizcesinin baş harflerinin kısaltılmış hali.
önüne gelen sallardı bu cv denilen şeylerde. yok şu firmada müdürdüm, yok amerika'da mba yaptım, yok fakir fukaraya iftar verdim vs.. diye. küçük, tecrübesiz firmalar yutardı genelde. oysa şimdi öyle değil. cv dedektifleri var neredeyse. tek tek araştırıyorlar yazdıklarını. referansları kontrol ediyorlar.
bazen çok komik olabilen özgeçmiş hedesidir.
simitçilik yapmış bir insan olarak cv'me bu durumu şöyle açıklamışlığım vardır.
1999-2000 worked as an employee of a public food corporation. *
"1967 yılında istanbul da doğdu. Karakterini şövalyelik değerleri üzerine oturttu. Kendini Boğaziçi Sosyoloji de sabitledi. Hayatını şarkıcılıktan kazanıyor. Gay-şarkıcı modasından sonra, sosyolog- şarkıcı modasının çıkacağına inancı tam. Bu sayede yırtma hayalleri kuruyor. Zorda kalınca gitar ve armonika da çalıyor. Televizyona bile çıktı.
Amerika da yaptığı röportaj ve araştırmalardan hazırladığı "Sado Mazoşizm" konulu çalışma, en çok yalvaran dergide yer alacak. Bir reklam şirketinde, adına staj demeye utandığı bir süre geçirdi. işi sevdi. Yapacağına da inanıyor. Üç dakikalık şarkıların her birinin kendisine okuldan çok şey verdiğini söylüyor. Soap operalardan "Twin Peaks"i seviyor. Laura Palmer için ise "ölecek kız değildi" diyor.
Biseksüel, katil, kadın yazarlardan Catherine Tremell i seven, iyilerin dostu, fenaların düşmanı kahramanımızın, tüm reklam şirketlerine ortak mesajı var:
"Beni şimdi almazsanız sonra çok yanarsınız. Eylemlerim sürecektir" .