Bir fırça, buz yüzey ve buzda sürüklenen ağır, kaygan, kulplu bir mermerle oynanan bir spor dalı. Ayrıca gerekliliği konusunda en çok şüphe duyulan sporlardan.
kanadanin hastasi oldugu spor dali.esasinda iskoclar tarafindan icat edilmistir.oyundaki amac, diski buz uzerinde kaydirmak suretiyle merkezdeki dairenin en yakin noktasina ulastirmaktir.bu basit felsefeye ragmen bazi ecnebi kaynaklarda buz uzerinde satranc olarak nitelendirilir.
eurosportta en çok canlı müsabakanın aktarıldığı spor. düşünsel bir boyutu olduğu diski fırlatanın diski fırlattıktan sonra verdiği talimatlardan anlaşılmakta, ancak özellikle diskin hareket etmesi için yerleri paspaslayan kişiler kendilerini sporcu olarak takdim ediyorlar mıdır çok merak etmekteyim. eğer yer temizlemek sporsa apartman kapıcılarının hepsi sporcu mu oluyor yani diye düşündürtmektedir. sporcu ruhu taşıyıp da fiziksel ve yeteneksel olarak başka bir şeye gücü yetmeyen soğuk ülke insanları için uydurulmuş olma ihtimali yüksektir.
bu sporun fanatiği olsanız ve tuttuğunuz takım atışta sıçsa, futbolda binlerce küfür alternatifi varken, burada tek ve en çok yakışanı "elinin ayarını skyim... " cümlesidir.
ilk gördüğümde ne yapıldığını bir türlü anlamadığım, olayın farkına vardıkça hoşuma gittiğini farkettiğim spor dalı. büyük hesaplarla atılan taşın hiçbirşeye temsa etmeden geçip gitmesi ve hemen akabinde oyuncuların yüzündeki ifadeyi görmek için bile izlemeye değerdir bence.
futbol için "22 adam neden bir topun peşinden koşuyor" gibi yorum yapan insanların bu spor için nasıl bir yorum yapacaklarını çok merak ediyorum aslında.
özellikle soğuk memleketlerin gözdesi olan bir spor. lakin izlerken çok zevk alınmıyor. birkaç adam yerleri paspaslıyor. niye? bir düdüklü tencere için.
evet, izlerken aynen bu duyguyu hissettiriyor insana.
zamanında, eurosport'ta amacı anlaşılmadan izlenip dost meclislerinde ''olm bi şey izledim geçende böyle buz pisti gibi bir şey var 3 adam var biri böyle bi kütleyi piste doğru atıyor öbür elemanlar da fırçayla topu yuvarlağa getirmeye çalışıyorlar, ne acayip di mi lan'' şeklinde konuşmalara malzeme olan spor.
42 metre uzunluğunda, 4,3 metre genişliğinde "rink" adı verilen buz pist üzerinde, yuvarlak taşlarla 3 süpürücü ve bir atıcı ile oynanan oyundur. Curling taşını pistin sonundaki daireye en çok yaklaştıran takım puan kazanır. Curling taşı, yalnızca iskoçya'nın Craig adası'nda bulunan, deniz seviyesinin altındaki özel bir taştan yapılır. 2011 yılında Erzurum'da düzenlenecek Dünya Üniversiteler arası kış oyunları için Buz Federasyonu gazetelere "Curling bilenler aranıyor" diye ilan vermiştir.
ilk kez 1987 yılındaki (yanlış hatırlamıyorsam) calgari kış olympiyatlarında gördüğüm muhteşem spor. sabahları erkenden uyanır onları izlerdim. hey gidi günler..
beden eğitimi , müzik ve resimden birini seçmek zorunda kaldığımda imdadıma yetişen spor dalıdır...şöyle ki , basketbol ve futbolda çok başarılı olmamama rağmen curling ve golfte türkiye dereceleri yaptığımı söyleyerek , biraz da şansımın yardımıyla beden eğitimi grubuna seçildim. inanmayanlara golf veya curling sahasına gidelim göstereyim maharetlerimi diyerek işin içinden sıyrılıyorum...
her spora, oyuna saygısı olan ve bunları detaylıca inceleyen biri olarak, varlığına anlam veremediğim acayiplik. evet üstün meziyet gerektiriyor, boru değil.
ama biz küçükken sırayı belirlemek için bilyeyi çizgiye düşürmeye çalışırdık. illa ki yapacaksanız, alın bilyelerinizi, kurun takımınızı, çizgiye en yakın atanınız kazansın anasını satayım.
olimpiyatlarda bulunan tek 'ev hanimi sporu'dur, hatta kategorisinde de tektir.
bu acidan turkiye'de niye yaygin olmadigina sasmak lazim, kadinlar arasinda ev temizliligi ve duzeni konusunda bir rekabet hala surmektedir; supurgesini alan gelsin aysen teyzenin evine!
not: bunu izleyebilen kimse tanimamaktayim, demek ki bir tanri var.