"cıstak cıstak" tatili aramayan, lan gidelim ilik gibi rus hatunlar var düşürürüz felsefesini şiar eylememiş, daha mütevazı, orta direk tabir edilebilecek tatilcilerin daha çok tercih ettiği, havası, suyu, denizi bambaşka, gün batımında iki kadeh bişeyler içmesi pek zevkli, aklımın kaldığı memlekettir.
bundan 10 sene önce esnafının asıl amacı müşteriyi memnun etmek olan ancak şimdilerde müşteriyi bir an önce göndereyim de yenisi gelsine dönüşen beldemsi.
bağımlılık yapar efendim.
bir kere gidip mistik ve tarihi sokaklarında şarap içersiniz, fotoğraf çekersiniz. aynı gün içinde mütevazi halkın içine karışırsınız ve bi kap lokma için sahilin başından ortasına kadar uzayan bi kuyruğa girersiniz, ege usulü yerleştirilmiş sandalyelere oturup çeşit çeşit insanla ada çayı ve sakızlı türk kahvesi içersiniz.
her sokağında keşfedilecek ayrı güzellikleri vardır, ve her güzelliğin harmanı detaylar. sahili baştan başa yürümek şehirin unutturduğu paylaşımı huzurla size sunar; herkes birbirine selam verir, kimse kimseyi giydiğine göre değerlendirmez-bohem takılırlar, hayvanlar ve "delilere" saygı gösterirler.
rakı balık cundada bi başka olur. cundada içtiğin rakıya güvenirsin, daha doğrusu o masanın ve sonrasının dostane olduğuna. 50 yaş üstü babaların gözlerindeki candan ışıltıdır rakı cundada, ve bunu görürsünüz. yarebbim bir meze yaparlar hiç bi yerde bulamazsınız. Lor böreği, sıcak ot, papalina, ada şarabı, kabak çiçeği dolması ve daha nicesi tap taze günübirlik tüketilir. ha siz gelirseniz özel mesajdan ulaşın ben size daha nicesini anlatırım da *
her adımda birliği yansıtır cunda. gündüz gece her adımında varlığı hissedersin. gece yıldızları izlemek denize karşı, rakıyla tamamlanıp güneşin doğuşunu izlemeye zorlar. güneşin doğuşuyla balıkçı teknelerini görürsünüz, ağ ören babaların ellerini. tam fotoğraflıktır cunda.
herkesin yurdudur; tavernaya gidilir, fasıla gidilir, dibek kahvesi içilir. sokakta her milletin ve varlığın hoşgörüyle dayanışma içinde olduğu gözükür. kedinin, köpeğin, insanın, denizdeki balığın aç kalmadığı bi adadır o şükürü her adımda hatırlayan halkı ile. adalarındaki cami 100 kişiyi anca alır, bu cami tüm adaya hoperlör sistemiyle duyurum yapar. her girdiğiniz dükkanda atatürk resmi görürsünüz.
kızları çok güzel, erkekleri çok yakışıklıdır.
çok kişi bilmez cundayı, aman diyim bilmesinler. siz de gelmeyin bak, mütevazi kalsın, bozulmasın.
sahildeki balıkçıların hangisine sorsanız, ustasının girit'li olduğunu söylediği ayvalık'a bağlı ada.
sadece cunda'da yiyebileceğim mezelerden ne varsa yemek amacıyla oturduğum bir balıkçının ustasıyla tanıştığımda aldığım cevap ile kendimi kandırılmış hissettim. "ustam girit'liymişsiniz" dedim. "bir tarafım girit'li evet" dedi. bildiğin girit göçmeni yani adam. halbuki ben yorgo theodakis tadında bir ismi olan, rum bir usta hayal etmiştim. adını sormadım ama osman bozkurt olması bile muhtemel. ha mezeler harkuladeydi o ayrı. sadece kendimi kandırılmış hissettim. 35'lik yeşil efe kafasının da etkisiyle, çok da sorun etmedim.
nam- ı diğer ' cunta ' adası. emekli komutanların, bazı gazetecilerin sayfiye yeridir. sabahları adanın etrafında koşarken sizin gibi koşuya çıkmış subaylarla selamlaşır, ada' nın güzelliklerinden bahsedersiniz. güzelliklerine gelince; ada' ya çok eskilerden aşina biri olarak diğer yazarların yorumlarına katılamayacağım. alaçatı'ya benzetilmek istenen yeni haliyle pek çok sahil kasabası gibi oranın da tadı kaçmıştır.