ilk olarak ayvalık'taydım ve müthiş bir kalabalık vardı. Burası böyleyse cunda nasıldır acaba derken yola koyuldum ve o ne? Müthiş bir sessizlik ve sakinlik. Sindire sindire dolaştım. Bol bol kedi sevdim. Harika kokulu sabunlar aldım ve 1-2 saatliğine geldiğim bu yerde güneşi batırdım. En kısa zamanda bir daha gelmek üzere...
Tatil diyince geceleri disco boy olayim, sabahlari aksama kadar yatayim kafasindan ziyade sahilde uzanip guneslenirken duydugum tek sey dalga ve ruzgar sesi olsun diyen ben gibi kisilerin tatilleri icin bicilmis kaftan olan balikesir ayvalik'a bagli bir yerleskedir. Gezecek oyle vok fazla yeri yoktur daracik tas sokaklarindan. Sahilde bira kapagini acarken cikan sese bile donup 5 10 kisi bakar, o kadar sessiz bir ortami var. gecen seneki bodrum denememden sonra ilac gibi gelmistir. beni buraya gomun abiler..
Enfes Zeytinli dondurmayı ilk ve tek orda yedim. Dar sokaklardan Koç Müzesi'ne çıkıp, manzarayı izlemek bir başka güzeldir. Yaşamak istediğim yerlerin başında gelir.
Efendim bu sene gittik gördük. Anlatmam gerekirse benim gibi otobüsle gelenler ayvalık şehir merkezinden cunda otobüs/minibüs lerine binerek adaya gidebilirler.Kalacak yer olarak Uzun otelde kaldık memnun kaldık fakat şehir merkezine servisle gidiyorduk.
Papalina,sakızlı dondurma,meşhur lokma tatlısını tatmanızı öneririm. Lokmayı Lokma imparatoru Saki Bey'den yiyin adam lokmaları çoşturuyor cidden işini abartmış kısacası gidin kendi gözlerinizle görün.
Denize girmek için patricia koyuna gittik 10 km uzaklıkta o kadar yola kesinlikle değmiyor denizini sevmedim. Denize girmelik bir yer arıyorsanız zaten Sarımsaklıya gitmenizi tavsiye ederim. Tekne turu da yapmanızı öneririm çok güzel koylarda duruyorlar özellikle Kleopatra Koyu adeta bir cennet, kuzenim fotoğrafını çekip insanları Maldivlere gittik diye mi kandırsak diye bir fikir sundu o derece güzel anlayacağınız.
200 yıllık Taş Kahvesine kesinlikle uğrayıp kahve içmeli,Karadeniz Pastanesi'nde damla sakızlı kurabiye yemeli, Vino'da şarap içmenizi tavsiye ederim.
Gelgelim kedilerine Değirmene çıkarken Cundanın daracık sokaklarından birindeyiz bir baktım yan tarafa en az yirmi tane kedi duruyor o kadar çoklar anlayacağınız. Kapı önünde oturup konuşan komşulara gıpta ile baktım. Umarım bir daha karşılaşacağız Alibeycim.
Huzurun, samimiyetin, doğanın ve doğallığın şahlandığı yerdir cunda adası.
Mezelerin, zeytinyağlıların, balığın en lezzetlisini burda yersiniz.
Ardından sakızlı türk kahvesi, kahve sevmeyenler için tatlı niyetine sakızlı dondurma...
Offff şimdi cunda' da olmak vardı...
Yeni Yapılan binalar konusunda bir bilgim yok ama Çevre temizliği namına bir şey yok. Aslında çok güzel bir ada, dar sokakları, eski yapılar, manzarası, dondurmaları özellikle zeytinli dondurması bir harika ama harcanıyor ve kimsenin özellikle orda yaşayanların çoğunun gıkı çıkmıyor. Ben birkaç yıl önce gittim ve çok üzüldüm yerler sigara izmariti, çekirdek kabukları, peçetelerle doluydu, denize atılan pislikleri saymıyorum bile.
6 yıldır; cunda adasına gelen turistleri 100 çeşit birbirine benzer pek taze olmayan mezelerle kandırıp lokantasına oturtan ve akabinde 35lik yeni rakıya 200 tl yazan keko işletmecilerle mücadele derneğinin gönüllü yöneticiliğini yapmaktayım. cunda adası böyle bir yer değildi sevgili arkadaşlar. hiç unutmuyorum, Cunda Adası eskiden "kokulu ada" anlamına gelen "Moshonis" olarak bilinirdi ve mis gibi çiçek kokardı. sakindi, dingindi. henüz adamızı, "hadi bayram tatili gelsin de el öpme yerine ayvalık'a gidelim de binlerce kişi göt göte tatil adı altında istanbul'u burada da yaşayalım" zihniyetindeki sik kafalı beyaz yakalılar işgal etmemişti. şimdi çok afedersiniz, affınıza terennümle sığınıyorum ama yarak gibi bir yer oldu. keşke anakaraya bizi bağlayan köprü hiç yapılmasaydı. girit ezmesi diye de bir şey yok haaa. a101'den alınan ucuz peyniri 30-40 tl'ye kakalıyorlar. aslı feta onun.