fazla abartmaya gerek yok... insanın kendini uyandırmak için saat kurmasına benzeyen durumdur. o zaman o insana, ''sabah uyanmak zorunda bırakılan köle zihniyetli, kendi zihnini saate teslim eden'' mi diyeceğiz? bu durumlar toplumsal karakterle ve eğitim seviyesiyle ilgilidir. sakin olmak lazımdır. devlet zaten insandır. heyecanlanmamak gerekir.
kutlamak zorunda bırakılan toplum yoktur. kutlamak zorunda bırakıldığını iddia eden üç beş çapulcu vardır. gitmezsin kutlamaya olur biter kardeşim. nasılsa bu ülkede 100 ytl karşılığında vatandaşların arabalarını kundaklattıran temsilcileriniz var. olmadı dağda kardeşleriniz var. onların yanına gider, onlarla istediğin haltı yersin istersen..
gerçi tüm bu haltları yerken, cumhuriyet bayramını kutlamış bir türk askerinin, gencinin silahından çıkan kurşunu da yiyebilirsin oturmak için kullandığın yerlerine..
olmayan toplum'dur. yoktur böyle bir toplum. özgürlük var sonuçta. kaldı ki sene de sadece 1 kez gerçekleşen kutlamalardan , o alay edilen pür neşe'den rahatsız olan varsa defolur gider. ama nereye giderse gitsin bir bayrağı varsa gittiği yerin en kral kutlaması da vardır. türk milletiyiz biz var mı ötesi bunun. kimse kimseyi zorlamaz ki. caddeler , alanlar dolup taşıyor da hepsi zorla mı geldi oraya? yürüyüş yapan erler , subaylar, bando takımı zorla mı çıkıyor sanıyorsun? ee sana ne kaldı , senin ne rolün varda bu kutlamada kendini zorlanmış hissediyorsun? nesin sen böyle ya. hazımsızlığa bak. çekemediğin olay 85 yıldır varolan birşey. neyin muhasebesi bu yapılan?
bu cumhuriyet sayesinde türkiye'de ve türkçe olarak sözlükte yazı yazdıklarını unutanların yazıklar olsun dedirten söylemi. siz cumhuriyeti kutlamayın tatilde eve kapanın, bütün televizyonları, radyoları kapatın 30 ekim tarihinin gelmesini bekleyin. böyle düşünenlere çok beğendiğim bir dörtlük en iyi cevabı veriyor.
esir iken mümkün müdür ibadet,
yatıp kalkıp atatürk' e dua et.
sizin gibi dürzilerin yüzünden,
dininden de soğuyor bu milet.
sevgilinle ilk görüştüğünüz, ilk öpüştüğünüz, ilk bilmem ne yaptığınız günü kutlarsın.
eşinle yıldönümünü kutlarsın.
doğumgünü, yılbaşı kutlarsın.
işe girdiğin günü, terfi aldığın günü, maaş aldığın günü kutlarsın.
bunların hiçbirini yapmak zorunda bırakılmış sayılmazsın. lakin geçmişin, bugünün, geleceğin için bu kadar hayati öneme sahip olan cumhuriyeti kutlamayı "zorunda kalmak" olarak addedersin.
milli günler coşkudur, birliktir. varolmaktır. daha nicelerini yaşayacağını bilmek ve bunu göstermektir. gurur duymaktır.
merak ediyorum kutlayabilecek cumhuriyetimiz, zaferlerimiz, milli günlerimiz olmasaydı, işte o zaman kına yakıp kutlama yapmaktan keyif alır mıydınız?
atalarının yaglı kazığa oturtuluşunun 85. yıl dönümünü kutlamak isteyen kültür yoksunu kişi düşüncesiyle varılan yargı. *
ama onlar da kısmen haklı atalarımız boşuna demmişler deveye diken insanı s*ken makbukldür diye.
nasıl bir düşünce sistemi ki özgürlüğünü değil cehaleti, sömürgeyi kutlamak istesin.
Türk Halkına, Türk oğlu Türk'e göre kutlamak zorunda olduğu bi gün değildir bugün. Aksine vatanı kemirmeye çalışan lağım farelerine inat daha bir coşkuyla kutlanması gereken ve bugün kutlanıldığını gördüğüm, gururlandığım, duygulandığım... Daha nice yıllar bu duygu, bu coşku yaşanması istenen...
mantıksal açıdan kimse kutlamak zorunda değildir
ama:
bağımsızlığın değerini bilerek onu kutlayan,
özgürlüğe layik olan,
onu bir gün yeniden ele geçirme savaşı verecek kişidir.
cumhuriyeti içine sindirememiş ve bundan rahatsızlık duyan toplumdur. güneydoğu anadolu dağlarında sürüler halinde görebiliceğiniz toplumdur. entellerine de kimi gazetelerde rastlayabilirsiniz.
kutlamıyorsan siktir git kutlanmayan ülkeye diye insanın ağzını bozan saçma sapan, atasına ve şehitlerine saygısı olmayan, yaşadığı ülkeye ziyan insanların boş fikir kırıntıları.
atasının izinden giden, yüreği cumhuriyet ateşi ile yanan her türk genci zaten bu bayramı büyük coşku ile kutlayıp, her 29 ekim'de yüreğine tarifsiz bir sevinç ve coşku dolar.
eee bu günü yapmacık kutlayıp, zırvalayanlar ise ya akp zihniyetidir ya da balkonuna bayrak asanları ırkçı diye gören anarşist andavalların histerisidir.
sozlugun bi' de bu tarafi var be. yani adam dertli, dolu, $oyle boyle; yazacak onu. ancak once neyi yazmasi gerektigine bir yorungelense de ondan sonra kimse ona 'neye sinirlendigini bile bilmiyorsun' tirnaginda mustehzi ve gayet luzumlu, kolektif altina yuvalanma geregi de duymayarak, o'nu kirmadan, dovmeden, teoman gibi yumruklamadan $oyle bir silkelese de adam da 'hakkin varmi$' dese. cumhuriyet'i kutlamak zorunda birakilan bir toplumun varligindan soz edebilmek icin, cumhuriyet'i kutlamak zorunda birakilan birey'i bilmek gerekir. ki birey, toplumun oyle temelta$i, arkhesi, tomun'u filan da degildir. her birey, totale ekledigi kadar bir yer i$gal eder iken kozmopolit anlam, uzamda ve etkide bir arti deger yuklemesi icinde degildir. hem hangi toplum be abi? sosyoloji dedigin zaten genellemeler uzerine ahkam kesen ta$eron bir kumele$me. yani ben bugun cumhuriyet'i kutlamiyorsam, biliyorumki benim gibi kutlamayan bir dunya insan var. eski bayramlarin tadi kalmadi tadi, geyigi bu. bebe agzina sakiz. ustelik kutlama hadisesinin, duygusal baglamda zilyar adet farkliligi var. mutluysan kutlarsin; git bir de gazilere sor. orgutlu ayrilik ve organize benzerlik cozulmelerini simultane ya$ayan orta-sinif bireyinin bu tip hezeyani, ambivalansi da yoktur haa. dertli o da aslinda senin gibi. yalniz daha cok manevi yoksunlugu golgeleyecek kadar guclu bir dert olan maddiyatin pencesinde, kiyiminda. cumhuriyeti kutlamak ya da kutlamamak gibi yapici/yikici bir faaliyet surdurmuyor. $imdi bu adamdan kac tane oldugunu hesapla. marjinal'i, eksantrik', cumhur'a kutukte dahil olmayip, kafa olarak da mudahil hissetmeyenler ile ust sinif konfor du$kununu de ekledin mi tamamdir. ne oldu $imdi: elinde emre kongaresk ureyen birkac adam ile 'hakikaten' co$kulanan, hislenen, kutlamayi es gec- kahrolan, o zor, karma$ik, sikintili donemleri animsayanlar kaldi. hangi toplum be gulum, ne toplumu.. biz gokten zembille mi indik?
demem o neyi ele$tirdigini bilmeden giri$tigin "dur $u bamteline honkureyim"in pratikte bir kar$iligi, ederi olmadigi ust-gercek'iyle yuzle$men sonucu an itibariyle utanc duymaktasin. duymuyorsan zaten gidip kutla sen o cumhuriyet'i. zorunda birakilmak'mi$ da rerero. atlas deneklerinden farkiniz olsun biraz.
acayim:
cumhuriyeti kutlamak zorunda birakilan bir toplum olmadigi gibi, boyle bir birey de yoktur. anitkabir'e birakilan celenk ve trt'den canli yayinla bir dunya gencin hoplamasi, ziplamasi, yurumesi. siz buna kutlama diyorsaniz, ben gidip ba$ka $eyleri kutlayayim mesela: turksat frekanslarinin degi$iminin yildonumunu gibi.
birey olamami$in zirvasina bel verdik, adam da geldi yazdi i$te 'zorunda birakiliyorum' diye. bogazina coken mi, bu ugurda senden bir beklenti icinde olan mi, hukuki yaptirimda bulunan mi oldu a gebe$?
zorunda bırakılmışsa bile kutlamayan toplumdur. çünkü ne yazık ki pek az insan cumhuriyetin ne kadar hayati bir öneme haiz olduğunu bilmektedir. isterdikti, ne cumhurbaşkanlığı ne valilikler şu ya da bu erkan bir program çıkarmadan halk bir iki hafta önceden kutlamaya başlasın, kendi bayramı olarak bilsin.
cumhuriyeti, kendi seviyesinde beyinler tarafından,yılda bir gün stadda öğrencilerin dikilmesi, samimiyetsiz açıklamalar, tv lerde görülen bayrak resmi vs... şeklinde algılayan. 'devrim' 'milat' kelimelerinin ne anlama geldiğini anlayamamış, cumhuriyetin bu ülke için neler ifade edebileceğinin ve halka nasıl doğru lanse edilebileceğinin tartışmasında olmadan direk silip yok etme düşüncesine girmiş bünyenin hezeyanıdır.
bu arkadaş kutlamak isteyen cumhuriyet aşığı insanların sevincinden o günleri yad etmesini kaldıramayacak düzeyde heralde ki batmaktadır bütün bunlar..
"cumhuriyeti hep aynı sıkıcı merasimlerle kutlamak zorunda bırakılan toplum" şeklinde açılsaydı başlık, hem anlam bütünüyle değişecekti hem de ayar verme yarışına giren yazarlar destek entryleri girecekti. Başlığı açan yazarın "başlıkta karakter sınırlaması"na takıldığını düşünüyorum ve umuyorum. Yoksa, bir milletin varoluş gününü kutlamasından daha normal hiçbir şey olamaz bu dünyada... Ha başta da belirttiğim gibi, hiç de hakkını vererek kutlayamıyoruz bu günü o ayrı. Devlet erkanının bilindik nutukları ve ilkokul öğrencilerinin, insanın edebi duygularını söndüren şiirleri eşliğinde 85 yıldır kutluyoruz şu güzel günü ya, nereye kadar bu monotonluk gidecek hayırlısı artık!
daha doğrusu cumhuriyeti kutlamak zorunda bırakılan ve yapılan bürokratik uygulamalar sonucu cumhuriyetten soğutulan çocuklar. saatlerce ayakta bekletilen, anlamadığı vaatler ve söylemler dinlemek zorunda bırakılan bizim çocuklarımız.
sanki bu bir rutinmiş gibi her sene yapılan ve duygudan yoksun zorlama kutlamalar.
bir çocuğa cumhuriyet, hürriyet ve vatan sevgisi gibi kavramlar aşılanacaksa olaya onun perspektifinden bakmak gerekir. yoksa gerisi sıkıntı ve akıldan geçen maç sahnelerinden başka bir şey bırakmayacaktır.
değerlerimizi unutturmaya calısan dış ve iç güçlerin başarılı olduklarının kanıtıdır.bugün bayramlar yarın millet duygusu unutturulur. yarın obur gun de amerkanın elinde tamamen kukla olmuş millet ve devlet.ama merak etmeyin ataturk'un 29 Ekim 1923'te soylediği gibi ;Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.
zorunda bırakıldığı uydurulmuş olan toplumdur. ne yani? 28 ekimden itibaren tüm evlere askeriyeden ''yarın saat 9:00 sularında stad dolaylarında olmanız gerekmektedir. gelmeyenler askeri kanunun bilmem kaçıncı bendinin bilmem kaçıncı fırkasına ihlal yüzünden vs vs vs'' şeklinde yazılı emir mi geliyor ki zorlamadan bahsedilmiş? böyle saçma iddiaya böyle saçma cevap. kutlamak istemeyen girer evinde kıçını döner yatar. bu kadar basit.
kutlayan, kutlamak isteyen kesime karışırım diyorsan da orada duracaksın arkadaşım. sen bu milletin geçmişini, gelecek olan nesillere unutturacaksan, bu topraklarda yaşaman manasız kalır. mecbursundur 29 ekimi bünyelere aşılamaya çünkü devletsin. bu gibi kutlamalardan feragat edip kenara çekilemezsin çünkü milli bir duruşu simgeler. boş değildir.
aslında tamamiyle atatürk'ün eseridir. mustafa kemal memleketimize demokrasiyi getirirken millete önder olmuş ve yazık ki demokrasi ve cumhuriyet kültürü topluma yerleşememiştir ki bu başlık dahi bunu tezahürüdür. bu durum boyacı küpüne benzetilebilir.
avrupa ülkelerinde fransa ve ingilter'de özellikle halk kendi hakları için mücadele vermiş ve cumhuriyetlerini ve temel haklarını savaşarak kazanmıştır. fakat türk milleti ise sadece bağımsızlığını savaşarak kazanmıştır. türk milleti cumhuriyet ve demokrasi için hiçbir bedel ödememiştir. atatürk gibi bir önder sayesinde bunu kalıba girmiştir sadece. bu yüzdendir ki demokrasi kültürü milletimize tam olarak oturmamıştır.
yarın sabah adamın biri çıkıp "benim ulan padişah benim soyum sizi yöneticek" dese ve arkası da sağlamsa bunu yapabilir.ve halktan çok fazla bir ses çıkmaz çünkü bu halk için demokrasi hiç birşey ifade etmiyor henüz. fakat bir yabancı askerin postalı bir karış toprağımıza değse kıyametleri kopartır vatanımızn tek karış toprağını vermeyiz.
bugün bunları rahatça konuşuyor olabilmemiz mustafa kemal'in getirdiği cumhuriyet sayesindedir. şayet bir gün demokrasi kültürü milletimizin kafasına iyice oturusa böyle başlıklar ve konuşmalarda ortadan kalkacaktır. (bkz: yaşasın cumhuriyet)
Cumhuriyeti kutlamak zorunda bırakılan toplum değil de cumhuriyeti kutlamak zorunda olan toplum denebilir. Bu toplum geçmişini, nerelerden bu günlere geldiğini, * 85 yıl önce ne şartlarda bir toplumken şimdi ne koşullara ulaştığını, bunu ne bedeller ödeyerek kazandığını; her an, her yıl, her saniye hatırlamaya mecburdur. Çünkü hala bu fedakar, bu özverili toplumun içinde, toplumun yüksek karakterini, cumhuriyeti kazanmak için verdiği destansı savaşı içine sindiremeyen örümcek beyinli insanlar sürekli olacaktır. Sırf muhalefet olabilmek için bu insanlar cumhuriyet bayramına bir zaruriyet gözüyle bakarlar, istanbul'un fethine işgal, kurtuluş savaşına da Allah bilir isyan gözüyle bakarlar.