Said Nursi'nin övdüğü ama aynı zamanda eleştirdiği bir sistem. Ancak şimdi öğrendim ki said nursi laik cumhuriyeti değil dindar bir cumhuriyeti seviyormuş.
Türkiye özelinde ülkeye getirdikleri :
Kitlesel eğitim,
Kitlesel sağlık,
Ulaşım ve şehircilik altyapısı,
Aksaya tıksıya da olsa endüstrileşmiş ekonomi ( günümüz krizinden bağımsız),
Ormanlaşmış bir Türkiye*,
Metropolleşmiş kentler olan, halkın kendi kaderini tayin etme hakkına yine kendisinin sahip olduğu rejim.
* Cumhuriyet'in ilk yıllarında sanayi tarama tetkik enstitüsü başkanı olup, Cumhuriyetin ilk devresinde Türk iktisadiyatında önemli yetkiler almış bulunan Şevket Süreyya Aydemir, ikinci Adam eserinde o yıllarda (1960lı yıllar ) Türkiye'nin 8,5 milyon hektar arazi olup bunun da aşağı yukarı %10'a tekabül ettiğini, sağlıklı bir memlekette bu oranın en az %20 olması gerektiğini belirtiyordu. Bugün Türkiye'nin orman envanteri 22 milyondur ve nispet olarak %30'a yakındır. Cumhuriyet değerlerinden bahsederken en ihmal edilen konulardan biri bize temiz oksijen sağlayan ormanlarımızın gösterdiği sevindirici çoğalmadır.
bir yönetim biçimidir. diğer yönetim biçimleri gibi. ama bizde öyle bir kutsiyet atfedilir ki adına marşlar yazılmıştır, halbuki normal olandır cumhuriyet. bizde sürekli göze sokulur.
islam namına, allah namına kurduk onun rızası için koruyoruz. ehli sefahet boşuna sahiplenmeye çalışmasın. çünkü hürriyet islamın en birinci esasıdır. hürriyet olmadıkça iman olmaz.
arapça kelimedir. işin garibi arapça'ya dair ne varsa dilimizden atılmalı diyenler bu kelimeyi ölümüne savunurlar.
not: cumhuriyete karşı değilim sadece çifte standardı ortaya koyuyorum. takılmayın böyle şeylere. cumhuriyet rejimini değil kelimenin kökenini tanımlamak istedim.
cumhuriyet; 3 kıtaya yayılmış bir imparatorluk kurmuş hanedanın varisinin, rize'nin dağ köyünden çıkmış gariban bir sandalcının çocuğuna "cumhurbaşkanım" diyerek saygı duymasını sağlayan sistemdir.
cumhuriyet olmasaydı, rizeli bir garibanın oğlu ile bir hanedan üyesi temas edebilir miydi?
bir hanedan üyesi halkın içinden gelen birine saygı gösterir, onun doğum gününü kutlar mıydı?
cumhuriyet saraylarda doğanlara değil, gariban vatandaşlara da devleti yönetme, söz sahibi olma fırsatı sunan bir rejimdir.
atatürk' ün medeni bilgiler kitabında cumhuriyeti tanımlarken değindiği fasıllardan biri: (cumhuriyetçilik ilkesini kavramak bir yana dursun türkiye cumhuriyeti mensupları olarak hepimizin, -bizim yerimizi alacak gelecek nesillerin de- muhakkak kavraması gereken girizgahlardan)
"Cumhuriyette, Meclis, Reisicumhur ve hükümet halkın hürriyetini, emniyetini ve rahatını düşünmek ve temine çalışmaktan başka bir şey yapamazlar. Çünkü bunlar bilirler ki kendilerini iktidar ve salâhiyet (yetki) mevkiine muayyen (belirli) bir zaman için, getiren irade ve hâkimiyetin sahibi olan millettir ve yine bunlar bilirler ki iktidar mevkiine saltanat sürmek için, değil millete hizmet için getirilmişlerdir. Millete karşı vaziyet ve vazifelerini suistimal eyledikleri takdirde şu veya bu tarzda, millî iradenin, kendi haklarında dahi tecellisine maruz kalabilirler. Millet tarafından, millet namına, devleti idareye mezun kılınanlar için, icabında millete hesap vermek mecburiyeti, lâubalilik ve keyfî hareketle telif kabul edemez.
Halbuki, kuvvetinin ve salâhiyetinin Allah' tan geldiğini ve yalnız ona karşı, âhirette, hesap verebileceğini farzeden ve devleti, memleketi mevrus bir malikâne kabul eyleyen bir hükümdar, her türlü kayıttan kendini vareste görür. Böyle bir idarede, milletin benliği hürriyeti mevzuubahis dahi olamaz. Binaenaleyh, salâhiyeti mahdut (sınırlı) dahi olsa hükümdarlık şekli demokrasiye, hâkimiyeti milliye prensibine mutabık değildir. Hükümetin, mahdut insanların, sınıfların, elinde bulunması dahi millet mevcudiyetinin asla kabul edemeyeceği bir keyfiyettir. Bütün milletin ekseriyetle, devlet idaresine iştirakine mani olan bu "oligarşi" usulü de bir zümrenin, kendi menfaatlerini temin için umum millete ait hâkimiyeti, gaspından başka bir şey değildir."
insanların kendi kendini yönettiğini düşünmesi için yalandan seçimler düzenlenen, ekonomik olarak elinde sermayeyi bulunduran sınıfın her halükarda iktidarda kaldığı, iktidardan düşeceği an darbeler ile tutunduğu, halkın fikirlerinin her an her yerde baskı ile bastırıldığı sistem?
Türkiye'de bir sorun varsa, sorun Cumhuriyette değil. Uygulamasındadır. (demokrasidedir) Cumhuriyet başka ülkede de var. Orada niye sorun olmuyor da Türkiye'de sorun oluyor. Uygulamada (demokraside) sorular var o yüzden. Kendi cumhuriyet tarzımızı tam oturtamadık. Şimdi bunun bir çok sebebi var. Ama bizim öncelikle ihtiyacımız olan ezberlerden sıyrılmak. Misal rejimi dejenere eden Partiler, siyasal sistem için zorunlu değil. Partisiz demokrasi anlayışları var. Oturup geçmiş yüzyılların kavgalarını (komünizim, şeriat...vs) yapacağımıza bu yüzyılın davasını kavramalı ve yazmalıyız. Bunun için de iyi eğitimli nesillere ihtiyacımız var. Işığımız ve yol göstericimiz elbet de atatürk'ün tam bağımsızlık ilkesi. Bağımsızlıktan koptuktan sonra geldi ne geldiyse başımıza zaten. Bunları unutmayalım. Partisiz bir düzen kurulup, partilerin, kişilerin, ideolojilerin, tarikatların, şunun bunun değil ülkenin sorunlarının gündeme gelmesi gerekiyor. Nutuk'u okuduğunuzu var sayıyorum. Orada Atatürk'ün "milli siyaset" diye bir kavramı var. işte tam yapmamız gereken o. Şu yukarda saydıklarımı bir kenara itip, ülkenin gerçek sorunlarına eğilmek. Türkiye'ye ve insanların sorunlarına gerçekten dokunmak.
Halkın kendi yöneticisini kendisi seçtiği yönetim biçimi. Yani bu yönetim biçiminin doğru olabilmesi için öncelikle halkın doğru ve mantıklı seçim yapabilmesi gerekir. Demokrasi cumhuriyet yönetiminin olmazsa olmazıdır.
Falih rıfkı atay çankaya kitabında cumhuriyeti kuran ve devrimleri gerçekleştiren chp'nin amacını halkı demokrasiye, akılcılığa ve yeni modern yaşam tarzına hazırlamaya çalıştığı için tek parti olarak kaldığını belirtir.
Bence de bu görüş doğrudur. Nihayetinde Atatürk'ün toplumsal hayatı düzenleyen devrimleri 1400 yıl öncesinde yaşayan erkek egemen bir toplumu değil o günde yaşayan bir toplumu hedef almaktadır. Medeni kanunlardan önce kadınlara mirastan yarısı pay veriliyor 1 erkek birden fazla kadınla evlenebiliyordu. Bu tarihi bir gerçektir bu yüzden kadınlarımızın medeni kanunun kendisine verdiklerini desteklemesi gerekir. Kendisine eksik hak veren veyahut erkeklerin bakış açısıyla oluşmuş kuralları değil.
Şunu da ekleyeyim yozlaşma kötü bir şey değildir... Yozlaşmayan bir yönetim biçimi düşünülebilir mi? Sonuçta başa gelen kişi halkı memnun etmek mecburiyetinde. Halk kendisine iş bulması ve daha iyi bir yaşam sunması için siyasi partilere oy veriyor.
insanoğlu için en şerefli yönetim biçimidir. Lakin yozlaşırsa monarşi ya da teokrasiden beter oluyor.
Tarihçi olduktan sonra cumhuriyet fikrini ve kurumunu tarihsel süreç içerisinde ,uygulayan uluslar ve uygulanma şekilleri açısından farklılıklar bile olsa, kafamda değerlendirdim durdum.
Maalesef gördüm ki, cumhuriyet hiçbir yerde uzun süre yaşamamış. Sürekli bir yozlaşma içinde olmuş. Yunan ve roma demokrasileri malumunuz. Italyan cumhuriyetleri bir nebze orta çağ kaosunda ayakta kalmış. Son 250 yılda Belki de tek istikrarlı örnek abd. Bakalım onlar ne zaman su koy verecek.
Eksik gedik bir cumhuriyetimiz vardı. Onu da elimizden almaya kalkıyorlar. Fakat Atatürk'ün yaptığı bir hata değildir kendisi. Eksiği ile gediği ile bize armağanı ve emanetidir. Emanetine sahip çıkamadıysak. Suç sen de mi Paşam?
Cumhuriyet Mahallesi Aydın ilinde yer almakta olup, Sümer semtinde bulunan Cumhuriyet Mahallesi Nazilli ilçesine bağlıdır.Cumhuriyet Mahallesi haritası konumu ise 37° 54' 42.1092'' Kuzey ve 28° 19' 51.0708'' Doğu gps koordinatlarıdır. Cumhuriyet Mahallesi bağlı olduğu Nazilli ilçe merkezine 1 kilometre mesafe uzaklıktadır. Cumhuriyet Mahallesi Aydın şehir merkezine mesafesi ise yaklaşık 43 kilometredir.