Devrimci yol un 1978 yılında geçici bir süreyle boykot başlattığı sol gazete. Faşist saldırıların ve anti-faşist mücadelenin "sağ-sol çatışması" olarak gösterilmesi sebebiyle boykot başlatılmış, gazete tirajı yarı yarıya düşmüştü.
Şekil olarak Türkiye'nin en iyi 3 gazetesinden biri. Diğerleri için (bkz: radikal, zaman) Gelgelelim içerik ve fikir olarak Türkiye'nin en provakatör 2 gazetesinden biri. Diğeri için (bkz: vakit)
okuması en uzun süren, içi en dolu gazetedir. tek bir yazarını bile atlamak istemezsiniz. yazıları işlerine gelmeyen kesimler ise bu gazeteye bok atmasını pek bi severler.
taraf gazetesi'nden yıldıray oğur'un yazdığı açık mektup ile bir yıl önceyi akla getiren gazete;
üretilmiş paranoyaların, şeriatın kapıda olduğu masallarının, bayrak mitinglerinin, 301 korkularının, hrant nefretlerinin, bu kış bölücülük gelecek, bu kış şeriat gelecek kandırmacalarının aslında gerçekten nasıl bir işe yaradığı anlaşıldı;
meğerse arkasında ergenekon operasyonunda sobelenenler varmış ve cambaza bak numarasıyla alavere dalavere kürt memet nöbete taktiğiyle malı götürmeye hazırlanıyormuş. eğlencenin televizyonu da * şimdilerde yenilginin şokunu atlatmaya çalışıyor ve kaç kişi olduklarını çözme uğraşında; cumhuriyet gazetesi de işin medya ayağı olarak aslında tehlikenin farkında mısınız kampanyalarıyla arka plandaki ideolojik harcın karıcısıymış; şimdi biraz suçüstü yakalanmışlığın haliyle süreci sessiz atlatmaya çalışıyor; aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık durumları yani; yıldıray oğur'un manifestosu tarihe geçecek bir mektup olmuş; ironik diliyle, gerçeği saklamaya çalışanların gerçeğini açık ediyor ve iplikleri pazara dökülenlerin ipliklerine sahip çıkmaya çağırıyor onları. kızanlar çok olacak ona ama, cumhuriyet çalışanlarından, cumhuriyet okurlarından ve o dönemde bu kampanya konusunda azıcık da olsa kafası karışmış kişilerden sanırım destekçileri de çok olacaktır.
gerçekleri tam da o sırada da yazanların, sakalı olmadığından, bazıları ciddiye almamıştı onları ama bereket arşivler her şeyi saklıyor.
kimi zaman dogru haber ve yazilari karsimiza gelen fena olmayan bir yazar kadrosuna sahip okumak icin alinmasi lazim gelen gazetelerden biridir. yalniz kendi tabiri ile dinci seriatcilara karsi tutumu cok serttir nedense. insan haklari özgürlükler konusunda kendi kurallari olup ayrimciligin babasini yapmaktadirlar. söylenecekleri bir kere söylersin tamam da bunu sürekli dile getirmen (ki okuyucu kesin zaten bellidir) kendinden sogutuyor söyleyeyim dedim.
hakim ve savcıların alayının odasına her sabah gidiyormus bu gazete. sadece bu değil tabi bütün gazeteler gidiyormus. üniversite kütüphanelerinde bu gazeteden baskasını bulmak imkansız. trajın yetmiş bin oldugunu düsününce akla su yukardaki cümle geliyor.
tiraj üzerinden kalite ve okunurluk değerlendirmesi yapanları yanlışa sürükleyen gazetedir. 800 000 beleşçi kişi ile 70.000 kaliteli insanı karşılaştırmak elbette ki absürttür. ilkokul matematiği değil de sosyoloji okumak lazım ki okuyucu profiline dair ufak da olsa bilgi kırıntısı elde edilsin.
günümüz apolitik gençliğinin çamur atmayı sevdiği gazete. hakkında yorum yapanların gazeteyi kısa bir süre de olsa takip ettikleri görülmemiştir. bilmeden konuşmak cehalet tamam ama bu kadarını da tanımlayacak bir terim bulamıyorum.
diğer gazetelerden hiçbir farkı, hiçbir değişik lafı olmayan laf u güzaf gazetesi.
tek farkı akp'ye karşı oluşu. bu karşı duruşu bile sallantıda, zira son seçimlerde; "mhp, chp elele mutlu bir geleceğe" gibi abik bir sav ve gubik bir bakış ile ortaya çıkmıştır. hele ki bu görüşün bayraktarlığını ilhan selçuk gibi bir duayenin yapması ise en hafif tabir ile hazindir.
savaş karşıtlığı ve barış solun mihenk taşlarıdır. her kim yaparsa ya da nerede gelirse gelsin şiddete karşıdır. ama tabii ki bu avanak bir şekilde "gel abi vur, ben barışçılım" demek değildir. solun görüşü akılcı olmaktır. şiddet, yapısı itibarı ile çözüm değil sorundur. şiddetin çok yoğun yaşandığı bu dönemde, her ne koşulla olursa olsun şiddetin yanında yer alamaz.
kan dökmeden bazı şeyleri çözmek olanaksız mı görünüyor? olanaksız elbet zaman alır.
türkiye 50'den bu yana sağ ile yönetiliyor. bu anlayış konumsal bakar her şeye, ilkeler önemli değildir onlar için. kan mı dökülüyor? kan dökmeli, kısasa kısas. ama sol ilkeleri doğrultusunda karar verir, konumsal davranamaz.
el nihaye, ana ilkesi; "tsk ne eylerse güzel, akp ne eylerse kötü eyler" olan bu gazeteye sol demek ayıptır.
tersi için
(bkz: birgün)
haşiye : söylenenleri test etmek kolay, sıra ile okuyun bu iki gazeteyi o kadar, farkı görürsünüz. savaş karşıtlığı solun mihenk taşı değildir diyorsanız o zaman hiç bir lafım olmaz.
faşist başladıgı yazın hayatına, (hitler dönemi, hitlercidir, nazımın resmini, yüzüne tükürün bu adamın, alt başlıgı ile tam sayfa yayınlamışlardır o dönemde), kominist devam eden, sonra holdingci olan (kapitalizme gecen), daha sonra ulusalcılıgı benimsemiş, son dönemdede, başyazarı aracılıgı ile şerii hükümler vermeye başlamış, kafası karşık, derin neocon amerikan çizgisinde, ülkenin içerden bazı durumlara hazırlanmasına yardım eden, (danıştay katillerinin, cumhuriyet gazetesini bombalayanlar oldugu açıklandıgında, bombaların adli incelenmesine mahkemede karşı çıkmışlardır.) türkiyede yayınlanan bir gazetedir.
kurtuluş filminin kadrosuyla çekilmiş,1923'ten başlayarak yeni cumhuriyetin kurulma ve gelişim aşamalarını özetleyen lise tarih kitabı tadındaki ziya öztan filmi. filmi basmakalıp olmaktan çıkaranlar sadece rutkay aziz ve savaş dinçel oluyor.tabi bi de sonunda çalan izmir marşı... *
ulke icinde duzgun ve akli selim bir yasam stilinin serbest kalabilmesi icin cok da gerekli olmayan yonetim sistemidir. ayni zamanda bir yerde bulunmasi, orada demokrasi bulundugunu da gostermez. zira, ingiliz veya isvec kraliyeti, irak cumhuriyetinden daha ozgurlukcu ve daha demokratiktir.