her ne kadar sevmesem de ve yaptıkları haberciliğe habercilik değil de alttan vurmak denilse de, türk basınında yer alan bir gazetenin bu derece aşağılanması kanıma dokunmaktadır. biz yeni şafak gazetesi için de aynı tepkiyi beklerdik, vakit gazetesi için de. ama nafile bize taş atana biz gül atmaya devam edelim. ne de olsa o güller hep diken doğracak değil ya...
son dönemlerde yaptığı yayınlarla ortalığı karıştırmaya can atan yayın organıdır. gerek provakatif başlıkları, haberleri, köşe yazıları ve karikatürleri ile belli bir sosyal grubu sürekli rencide eden ve günden güne hem kendisine hem de topluma büyük zararlar vermektedir.en son olarak domuzlaştılmış -evet başörtülü domuz değil, domuzlaştırılmış başörtülü- başörtülü kız karikatürünün çizilmesi ve ilhan selçukun bu karikatürü başörtülülerin ikiyüzlülüğünü temsil ediyor şeklinde yorumlaması ile daha da ahlaksızlaşmıştır. biraz empati ile sorunun ne derece büyük olduğu anlaşılacaktır. aynı karikatür tarzında bir çizim vakit, zaman, yeni şafak gazetelerinden birinde olsaydı neler olurdu düşünmek bile istemiyorum. evet cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılar -her ne kadar yapanların kim olduğu bilinmese de- kesinlikle kınanmalıdır. şiddet kimden gelirse gelsin kötüdür. fakat bu yayın tarzıyla cumhuriyet iki taraftaki fanatikleri daha da azdırmaktan başka ne yapıyor bunu da sormak gerekmektedir.
hiçbir zaman yıkılamaycak, bölünemeycek, değiştirilemeyecek, yargılanamayacak, protesto edilemeyecek, suçlanamayacak , yüce atatürkün kurduğu yüce yönetim şeklidir.
Ayrıca cumhuriyet adında harika bir gazete vardır. ne olursa olsun türkiyenin en iyi gazetesidir.
girdiği her evde en az 2-3 kişi tarafından okunan bir gazetedir. buradan hareketle; 60.000...100.000 x 2...3 = 120.000...300.000 gibi bir okur kitlesi çıkmaktadır. bu rakamlar doğrultusunda aziz nesin'in yaptığı bazı tespitlerde haddinden fazla iyimser olduğu da ortaya çıkmaktadır.
Habercilikte en güvenilir gazetedir.Sağcıların büyük bir kriz günü " cumhuriyete bakalım lan,o doğrusunu yazar." dediğine şahsen tanık olmuşluğum vardır.
gölköy adında bir yer varmış gelibolu'da
televizyonda gösterdiler geçen gün.
gelenek edinmiş köy halkı,
"ben kendimi bildim bileli bu böyledir"
diyor muhtar:
29 ekim'de toptan sünnet ederlermiş çocuklarını...
derken ekranda entarili bir çocuk belirdi
kirvesi tutmuş kolundan
yatırdılar bir kamp yatağına,
ardından sünnetçi olacak zat boy gösterdi
elinde bıçağıyla,
çocuk kaldırdı başını, bağırdı:
"yaşasın cumhuriyet" diye
bunun üzerine de ekran karardı
korkarım bu, sade gölköylülerin değil, umumuzun
sade küçüklerimizin değil, büyüklerimizin de
düştüğü bir tarihsel yanılgı
çünkü sünnet değil, farzdır cumhuriyet
Gazete ilk çıktığında Yunus Nadi'nin yazdığı sunuş yazısı şöyledir:
Cumhuriyetin siyasî programı, isminde belli olduğu gibi, onu yayımlayanların siyasi hayatları da bellidir. Cumhuriyet, Türkiyede büyük kavgalarla elde edilmiş tarihi bir sonuçtur. Biz (...) bu amaç uğrunda fiilen çalışmış insanlarız. Memlekette bu muzaffer ve galip fikrin çok kuvvetli tarafları vardır. Cumhuriyet, memlekete mal olmuş bir fikirdir. Biz onun temsilcisi ve koruyucusuyuz. Bu temel düşünce göz önünde tutulduktan sonra kesin olarak söyleriz ki, gazetemiz ne hükümet gazetesi, ne de parti gazetesidir. 'Cumhuriyet' sadece cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur