her bakımdan türkiye de eksiltilerek verilmeye çalışılan ve özü bir türlü kavranmayan bir meyvenin nüvesidir, anadoluda bir demokrasi kültürünün olmayışının ve bir zümrenin bunu hipotek altına almasının; cumhuriyet ve laiklik dediğimiz demokrasi idaresinin vazgeçilmez unsurları.
bir çıkmazdadır çünkü bu kavramlar hem bir zümrenin hipoteği altına alınmış veyahut verilmiş hem de varlıkları barındırmamaları gereken olgularla bir çelişki yumağına dönüştürülmüştür.
bugün cumhuriyetin ve laikliğin kör alıcısı konumunda olan elit cumhuriyetçiler savundukları içinde bulundukları çelişkiyi bir türlü idrak edememekte veyahut bu durumu kendilerine devşirmektedirler.
laikliğin en önemli yol ayrımlarından biri olan her inanç hüviyetinin aynı doğrultuda kabul görülmesi ve bu doğrultuda bir yaklaşım sergilenmesi gerekirken ülkemizde laiklik kavramı iki işlev görmektedir sadece.
birincisi; islam ı kontrol altına alma çabası ikincisi ise; islamiyet kültürünün gündelik hayata yerleşmesini engelleyerek bir bakıma laiklik kültürünü daha doğrusunu teist bir kültürü yerleştirmeye çalışmak.
bu durum elbette cumhuriyetin kuruluşundan beri süregelmiştir zira zihniyet böyle bir yapı üstüne kurulmuştur. çünkü ortada çok büyük iki çelişki söz konusudur.
bunlardan birincisi imam hatip liselerinin milli eğitim bakanlığına bağlı olması, ikicisi ise diyanet işleri başkanlığının devletin bir resmi kurumu olması.
oysaki laiklik bütün dinleri devlet otoritesi ve idaresinden arındırılmasını öngören bir kavramdır ve devletin bütün dinlere eşit mesafede yaklaşmasını öngörmektedir bu durumda devlet dini kontrol altına almakla kendi içindeki meşruiyetini ve değerlerini zedelemektedir.
cumhuriyetin en temel ayaklarından biri olan laiklik kavramının prefabrik yapısı hiç kuşkusuz cumhuriyetin de sallantıda olduğunun göstergesidir. bu durum sakat bir insanın halini andırmaktadır yürüyebileceği yol sınırlıdır ve düşmesi her daim olasıdır.
içi boşaltılarak ve ideolojik zırh giydirilerek halkın önüne sunulmaya çalışılan cumhuriyet ve laiklik kavramları bir dönemin trendi olmaktan öteye gidememektedir ve aşınmaya başlamıştır.
bugün nasıl dinin yobazları var ise, laikliğinde yobazları vardır. biri dinde aşırıya, diğeri ise laiklik kavramında aşırıya kaçar. ikisi de yanlıştır. zira biri dinden çekiştirip, diğeri laiklikten çekiştirirken ortaya, ''hz muhammed'imi kurtarırsın, atatürk'ü mü ? gibisinden saçma sapan bir soru çıkmıştır. laiklik, atatürk'ün bir ilkesidir ve atatürk asla türk milleti dininden vazgeçsin dememiştir. sadece din işlerinin, devlet işlerine karışmamasını istemiştir.
eee bugün ne oldu ? din, siyasete karıştı işte buyur. karıştı ve karıştığı halde dinle imanla alakası olmayan bir partinin yüzünden, islam zarar gördü. atatürk bunu tahmin etmişti belki de ileri görüşlü biri olduğundan dolayı. kendisinin, laiklik kavramını bazı laik yobazlar yanlış anladı. kimisi göt baş açmayı laiklik sandı, kimisi hepimiz ermeniyiz dye bağırmayı laiklik sandı falan. bu tür olaylar, türkiye cumhuriyet'inde yaşanmaması gereken olaylardır. tamamen ülkeyi zarar verir ve ülkenin bölünmesine sebep olur.
