aslında m.akif'in çok güzel özetlediği mitinglerdir.
"biz, asım, ne şunun yumruğu lazım, ne bunun,
birinin pençesi ister yalnız. kanunun.
ver bütün kudreti kanuna ki vahdet yürüsün...
yoksa millet değil, ancak dağınık bir sürüsün!
memleket zaten, ayol, baksana: allak bullak,
sen de hissinle yürürsen batırırsın mutlak.
ya kuzum, zaptiye ruhuyla hükümet sürenin,
yeri altındadır, üstünde değil kürenin!"
bir kısım çevrelerce rant için düzenlenmiş mitingdir. işin en acı tarafı da bu mitinge destek veren kişilerin akp nin yaptığı sosyal yardımları oy satın almak olarak nitelendirmeleridir. kardeşim medem chplisin madem sol bir duruşun var o zaman aç oku bakalım sosyal devlet olmanın gereği nedir sosyal demokrasi nedir. senin beğenmediğin akp sol partilerin yapması gereken işlerin pekçoğunu nasıl yapmıştır. ondan sonra konuşabiliyorsan çık konuş. ancak açlık sınırında yaşıyan insanlara belediyenin yaptığı 3 kuruş yardıma dil uzatıp seviyeyi düşürme. gidip kimseye 5 kuruş yardım etme devlet edince de söylenme. sen yardım etme ben yardım etmeyim devlet yardım etmesin peki kardeşim kim yardım etsin? ne yapsın o insanlar? klavyenin ardından tok karnına devleti kurtarması kolay geliyor değil mi? o cumhuriyet mitingini düzenleyen sivil toplum kuruluşlarının başındakiler şu anda chp milletvekili. sizi kullanarak sizn sırtınıza basarak sizi gaza getirerek millet vekili oldular. ayrıca madem chp düzenlemiyor neden bu sivil toplum kuruluşlarının başındaki insanlar şu anda chp milletvekili biri acaba bana açıklayabilir mi?
kendini sol olarak göteren sözde şeriat karşıtı burjuvanın, orta sınıf kitleler ile, atatürkçü Düşünce Derneği'nin arkasındaki bilinçsiz kitlelerin uygun adım yürüdüğü, ordu taraftarlığının yalın biçimde ortada olduğu miting. Bu mitingi sivil bir miting saymak için insanın ya çok saf olması, ya da Türkiye politikası hakkında hiçbir şey bilmiyor olması gerekir. ama yine de bu mitingler sadece ordunun perdelenmiş önderliğinde yapılmadı, aynı zamanda modern ve eğitimli küçük burjuvazi ile faşizmin yönetici kadrolarının beyinlerini yıkadığı eğitimsiz küçük burjuvazinin desteğini alarak yapılmıştır. bu mitinglerin etkisi de sağ burjuvazinin ekmeğine yağ sürmüş, "ordu-sözde laiklik-vatan millet sakarya" oyunlarının işlemeyeceği görülmüştür.
tam olarak açılımı, demokratik olmayan cumhuriyet istiyoruz mitingleridir.. ayrıca cumhuriyet tehlikede diyen bünyelere sormak lazım, hayırdır saltanat mı geliyor, tayyip erdoğan kral mı ilan edecek kendini? aksine adam demokrasiye ve halk iradesine inanan bir adam, bunun yanında muhalefetin ise halk ile pek bir bağlantısının olmaması, halkın hassasiyetinden çok askerin hassasiyetini düşünmesi, acaba bunlar pervez müşerref cumhuriyeti mi istiyorlar sorusunu da aklımıza getirmiyor değil hani..ee ne de olsa mervez müşerref'i de yetiştiren türkiye değil mi? ne garip değil mi? *
insanların seslerini duyurmak için hazır bulundukları mitinglerdir. orada bulunanların rahatsızlıklarından ziyade sayılarıyla ilgilenmek ancak dangalakların yapabileceği bir harekettir.
sayıları az olduğu için dalga geçilen cumhuriyet mitingleri , insanların dayak yemeden , kavga etmeden de sokağa çıkıp isteklerişni , huzursuzluklarını anlatabileceklerini göstermiştir.ama nerde karşı tarafta o beyin?
bugün azınlık diye dalga geçilen aklı başında insanlar , yarın çoğunluk olduyklarında size aynı dangalakca muameleyi yapmayacaklardır üzülmeyiniz.
edit: ya ne saf milletiz.sanki adam o mitinge oğluna iş istemeye gitmiş yada rejim değiştirmek için gitmiş.insanlar gayet adam gibi gidip huzursuz olduklarını dile getirmişler.nereden bilsin garibanlar 1 çuvala yurdunu satanların çoğunlukta olduğunu.bir de bir düşüncenin dile getirilmesiyle nasıl dalga geçersiniz yahu.yani seçim sonuçlarından sonra sayıları azaldı mı sanıyorsunuz?daha da çoğalırsa ne yapacaksınız?siz azınlık kaldığınızda ne yüzle hak isteyeceksiniz?
ne saf , ne kendini bilmez bir millet olduk böyle.
gereksizliği ve abartıldığı seçim sonuçlarıyla birlikte kanıtlanmış mitinglerdir. küçük bir azınlık sesini çoğunluk gibi duyurmaya çalışmıştır ancak halk seçimlerde tokat gibi bir cevap vermiştir.
dünya üzerinde, eylem yapıp darbe isteyen, "tepemizde asker postalları görmek istiyoruz" diyen, bu kadar unutkan ve bu kadar şuursuz tek bir halk var sanıyorum. '80 darbesinin yetiştirdiği düşünme yetisi alınmış, yerine bolca korku konulmuş insan tipi tir tir titremeye devam ediyor. bense bağıra çağıra sormak istiyorum; ne oldu ey ahali? nedir bu telaş?
Şaka değil, meydana çıktıklarında "ordu göreve!" yazılı pankartlar taşıdılar. "bir darbe bu işi çözer" dediler. "biz halkız ve askerin bu duruma el koymasını istiyoruz" dediler. "yüce türk ordusu" dediler. cumhuriyet'lerine sahip çıktılar. sonra utanmadılar, nazım hikmet'in "güzel günler göreceğiz çocukları"nı söylediler, hep bir ağızdan. nazım hikmet kimdir? gerçekten bilen var mıydı aralarında? gerçekten bilip de, yine de o şarkıyı bağıra çağıra söyleyen var mıydı?
"hani şimdi bizim soframıza
haftada bir et gelir
ve
çocuklarımız işten eve
sapsarı iskelet gelir... "
bunun anlamını anlayan herhangi biri var mıydı o kalabalığın içinde?
yoktu elbet, olamazdı. gaza getirilmiş insanlar sürüsünden zaten böylesi bir "anlamlılık" beklenemezdi. sert konuşuyorum, çünkü artık biraz, sert konuşmak lazım! Çünkü artık bazı şeyler, çok komik görünüyor... Çünkü artık deniz gezmiş'in bile kemalist olduğunu ileri süren bir nesil var (kafamı hangi duvarlara vurayım hiç bilmiyorum), çünkü artık nazım hikmet şiirlerini nazım hikmet'i hapse atan, sürgüne gönderen bu militarizmi koruma mitinglerinde okuyan bir nesil var. darbede olanların üstünkörü de olsa anlatıldığı filmlere gidip salya sümük ağlayanlar, bugün o yaşananları gerçekten film sanıyorlar galiba. giderek yaşanmaz oluyor buralar, artık biraz sert konuşmak lazım.
o mitinglerde elbette "darbe de istemiyoruz, akp de" diye konuşanlar da oldu. ancak sorarım kendilerine; o mitingin düzenleyicileri çıkıp "genelkurmayın arkasındayız" diye açıklama yaptılar; oradaki pankartlar açık seçik, tsk'nın görmek istediği pankartlardı, tsk'nın pankartlarıydı. o mitingi düzenleyenlerin listesine hiç mi bakmadınız, hiç mi bilmiyorsunuz kimin kim olduğunu? bu kadar mı bilinç yoksunusunuz gerçekten? '80 sonrası çoğalan islamcılıktan korkanlar, o islamcılığın nasıl bu kadar çoğaldığından haberdar değiller mi hiç?
uzun uzun konuşmaya hiç lüzum yok. bu demokrasiyi savunan, demokrasi için çırpınanlar, güya halktan yana olanlar, 1 mayıs'ta da sadece yolların açık olmayışından şikayetçi olmadılar mı? 1977 1 mayıs'ında katledilen 36 kişiyi anmak için, ne olursa olsun, taksim'e yürüyen, taksim'e yürürken dayak yiyen, gözaltına alınan; kendi ülkesinde ölülerine çiçek bırakmaya çalışan binlerce neredeyse "terörist" damgası yiyen insana "provokatör" demediler mi? ve de yarın demeyecekler mi? bize ölülerimizi anma hakkı dahi verilmiyorsa, bu "cumhuriyet" bizim olabilir mi?
çağdaş yaşamı destekleme derneği (hangi "çağdaş yaşam"ı desteklediği açıktır ki) burs verdiği öğrencilerin o büyük cumhuriyet mitinglerinde yoklamasını alıyor. kimbilir daha neler... haftalarca hepimizin e-postalarına "tehlikenin farkında olmamızı" işaret eden postalar yağıyor. türk bayraklarının hangi binaya ne ölçüde asıldığını bile tehlikenin farkında olalım diye gözümüze sokuyorlar. oysa ben, tehlikenin farkındayım. rant kavgası yapanların herkesi herkese kırdırabileceğini biliyorum. üstelik bunu, istediğinde yumruğunu vuramayacak, ama buna rağmen bazı şeylerden ödü patlayan kuklalarına aşırı dozda "şeriat korkusu" aşılayarak yapabileceğini de biliyorum. ve bu gariban kuklaların "şeriat gelecek, öcüü" yemini afiyetle yiyeceklerini de biliyorum. ama bu yine de onları aklamıyor. artık biraz sert konuşmak gerekiyor. polisin götürdüğü herkesi "terörist", namaz kılan herkesi "şeriatçı" sanan zihniyet çürümezse, hepimiz yavaş yavaş çürüyeceğiz.
"cumhuriyetine sahip çık" mitinglerinden birinde, bayrak satıcıları birbirlerine girdiler. bıraksalar öldüresiye dövüşeceklerdi. ekmek parasını kazanan insanları bu denli canavarlaştıran, bu denli gözlerini döndüren bu yer kapmaca düzeni, bu yok'luk düzeni, bu her şeyden ama her şeyden para kazandıran (ama kimisine kazandıran) düzen... işte asıl tehlike bu. farkında mısınız?
"vatan, millet, adapazarı, beypazarı, bit pazarı"
bu yüzden ölü çocuklarız
dönmedi güneşiniz hiç yazgımıza
ağaçsız mezarlarız." **
[ ha bir de, bir de mussolini'nin roma yürüyüşü vardır, bildiniz mi? ]
halkın tam bir yeter artık demesidir. fakat bu halkın çoğu sandıklarda kime oy verdi merak konusudur.chp nin üzerine alındığı ama tamamen tarafsız mitinglerdir. tarafımca katılınıp test edilip onaylanmıştır.
pkk destekçisi bir sanatçının ve Atatürkü sevmeyen bir şairin eserlerinin seslendirildiği mitinglerdir.cumhuriyet kısmı hikayedir.eski günlerini mumla arayan elit kesimin hazırladığı ,"onlardan Allahımızı geri alacağız" şeklinde beyin yoksunu sözler söyleyen tuncay özkanın borazanlığında ;"laik kalacağız inşaallah " diyen kişilerinde aralarında bulunduğu toplaşmalardır.
akp nin oylarına kafadan %5 katan saçma salak mitinglerdir.
sen o mitinglerde " biz çocuklarımızın namaz kılmasını istemiyoruzzzzz, bale yapmasını istiyoruzzzzzz" diye yine saçma sapan bağırırsan o mitingler de öyle göte patlar işte.
ünlü düşünür leyla ipekçi katılanları şöyle tanımlamış, çok orjinal:
Cumhuriyet mitinglerini alkışlayanlar şimdi "nereye gitti bu kitle" diye şaşırıyorlar. Hayatlarında ilk kez 'ajite olmuş' ve kendini bu ajitasyonla hemencecik 'politik' addetmiş kitle tam da bu kadardı. onların 'demokratik sol' talepleri yoktu. Onlar 'ulusalcılık' gerekçesiyle gaza getirilirlerken(!) bu rejimin en büyük düşmanlarından 'komünist Nazım'ın şiirlerini söylediklerini, Batı karşıtlığı yaparken Batı'dan beslendiklerini(!) fark etmeyen ve 'korku siyaseti' üzerinden ideoloji ürettiğini sanan bir kitleydi. Demokratik hassasiyetten ziyade başka hassasiyetleri(!) vardı.
chp nin akp nin ekmeğine yağ sürme politikasının başarılı projelerinden birisi olmaktan öteye ne yazık ki geçememiş, türk halkının kuru laf muhalefetinden öteye gitmeyen kışkırtmalara kulak asmadığının göstergesi olan mitinglerdir.
bir kısım insanın halktan saymadığı tedirgin topluluğu bir araya toplayan mitinglerdir.o mitinglere katılan insanlar türkiye nin aşırı uçları değil sıradan vatandaşlarıdır.ancak ne hikmetse türkiye cumhuriyetinin başbakanı olduğunu idda eden kişi ve seçmenleri tarafından bir türlü halk olarak kabul görmemişlerdir.cumhuriyet mitinglerini eleştiren kesimin paçalrı tutuşunca halka sarılıp halka rağmen halkcılık yapıldığını idda etmesi nasıl bir yüzsüzlüktür?halkın bir kısmına kulağını böylesine tıkarken.
ve seçimler göstermiştirki ; o mitinglere katılan insanlar hiçbir siyasi partinin maşaşsı değildir ve herhangi bir siyasi partiyi desteklemek amacıyla toplanmamışlardır.sadece bir takım olaylardan duydukları endişeyi dile getirmek amacıyla meydanlara dökülmüşlerdir.bu sebeble oyları çeşitli partilere dağılmıştır.yani orada olanlar gerçekten halkın çeşitli kesimleridir.
şimdi bu gerçeklik doğrultusunda o insanları bindirilmiş kıtalar olarak suçlayan , bir partinin yanlısı olarak adlandıran kişilerin o mitinglere katılanlara bir özür borcu vardır.
asıl önemli olan recep tayyip erdoğanının türkiye cumhuriyeti başbakanı mı yoksa adalet ve kalkınma partisinin başbakanı mı olacağıdır.
ve asıl önemli olan hala sadece kendi seçmenini mi halk olarak adlandıracağıdır.
ve asıl önemli olan adalet ve kalkınma partisinin seçmeninin sadece kendisini mi halk olarak göreceğidir.
anlaşılması gereken şudur ; o mitinglere katılan insanlar türkiye cumhuriyetine başbakan ve cumhurbaşkanı seçilmesini istemektedir.o mitinglere gidenler de halkın bir bölümüdür.
ve şimdi o bir bölüme bir özür borcunuz var efendim.*
seçim sonuçlarıyla beraber boşa çıkmış fiyasko oluşumlardır. e ne oldu şimdi? cumhuriyettten mi olduk. veya siz halkın yüzde kaçını temsil ediyormuşsunuz?
rejim düşmanları iktidardadır. mitingler düzenlenir. rejim düşmaları mitinglerden etkilenir tırsar. rejim düşmalığından vazgeçer. yüzde 47 oy alır. mitingleri düzenleyenler rejimi korur. ama rejim ne diye sorsan üç cümle kuramaz. ama gerekirse yeniden miting düzenler. bayraklar sallanır. sonra rejim düşmaları yüzde 57 de alır, 67 de alır. neticede kendin gibi düşünenlerle el çırpıp bayrak sallamakla ne ülkeye bir fayda gelir ne de kendine. sadece sıcakta biraz bronzlaşışır. cumhuriyet mitinglerinde yeni ve içi dolu ne söylendi hatırlayan var mı?
