Gary Lineker.
ingiltere de milli takımda oynamış eski futbolcu. futbolu bıraktıktan sonra bbc de futbol yorumculuğu yapıyor.
neyse, bu yıl mart ayında ingiltere hükümeti gözaltına alınan düzensiz göçmenler adli soruşturma olmaksızın 28 gün içinde kendi ülkelerine ya da güvenli üçüncü ülkelere sınır dışı edilecek. Sınır dışı edilen düzensiz göçmenler yasal hak arayışlarını ve sığınma taleplerini ise sınır dışı edildikten sonra yapacak. Ülkeye yasa dışı yollarla giren kimseye sığınma talebi hakkı verilmeyecek kararı alıyor.
gary lineker ingiltere hükümetinin açıkladığı düzensiz göçü durdurmaya yönelik yasa taslağını, 1930’ların Almanya’sına benzeterek eleştiriyor. sosyal medya hesaplarında Lineker, ingiltere’nin büyük Avrupa ülkelerinden daha az mülteci kabul ettiğini de belirterek, “Sesi çıkmayanlar için konuşmaya devam edeceğim.” paylaşımını da yapmıştı.
hani var ya... şu an sistem ülke olarak çökmemize neden olan oylamada rejim değişikliği yapılmasında "ben de varım, sen de var mısın" yalakalığı gibi...
bbc anında lineker'in sözleşmesini iptal ederek kapı önüne koydu.
tartışmalar yasa dışı göç, adı üstünde yasa dışı ve yasaları ve devletlerin hakimiyet hükümranlık haklarını yok sayan, devlete vergi ödeyenlerin haklarını çiğneyen, vatandaşlarına gitmesi gereken harcamaları ne idiği belirsiz hukuksuz kanunsuz ülkeye gelmiş insanlarına harcanmasına, uluslar arası insan kaçakçıları yanı sıra terör örgütlerine milyar dolarlar akmasına neden olan bu durumu insan hakları diye aptallık seviyesinde tartışılmasına-savulmasına devlet izin veremezdi.
eğer ingiltere hükümeti buna önlem almazsa kraliçe-kral halkı korumak için devreye girecek ve yüzlerce yıldır uygulamadığı gerekirse parlamentoyu fesih kararına bile başvuracağı ingiltere'de tartışıldı.
ingiltere veya başka bir ülke savunuculuğu yapılmıyor. doğru olan, güzel olan, yapılması gereken akıl ve hukuk ölçüsünde nasıl olması anlatılıyor burada. adı ne olursa olsun, sistem-rejim-idare olarak dünyanın en mükemmel yasalarını en mükemmel rejimlerini de ülkeniz için seçseniz bu yasalara uyan ve uygulayan insanların ahlak ve etik kurallar yanında sorumluluğu yoksa en mükemmel yasalar em mükemmel rejimler bir hiç olur vve kaos karaşa ölüm yokluk zorluk toplumların kaderi olur.
kendi vatandaşının haklarını koruyamayan, kendi ülke çıkarını koruyamayan bir sistem idare ne idiği belirsiz insanları içine alırsa onları kontrol edebilir, onları topluma yasalara adapte entegre edebilir ve ülke toplum gelecek nesillerin haklarını kültürünü yaşam tarzını istikbalini hukukunu koruyabilir mi?
bunun için cumhuriyet sorumluluk olarak insanlık tarihine şehir devletleriyle girmiş ve demokrasi de sonradan erdem olarak oluşmuştur. ilk şehir devletlerinde ortaya çıkan cumhuriyet demokrasi (seçme seçilme hakkı) üreten düşünen eğitimli sorumluluk sahibi yetkin ve eğitimli insanların sahip olacağı bir haktı.
köleler eğitimsizler askerler din adamları akıl sağlığı olmayanlar oy kullanamazdı, bu insanların cumhuriyet ve demokrasi içinde seçme seçilme hakları yoktu.
bundan dolayı cumhuriyet ve demokrasi erdemli insanların rejimi olarak tanımlanmış, sonradan herkese verilen seçme seçilme haklarıyla demokrasi bir bataklık olarak binlerce yıldır düşünürlerce eleştirilmiştir.
burada eleştiri demokrasi cumhuriyete değil, bu hakkın erdemli olmayan insanlara tanınmasıydı. yüzlerce kölesi olan ve eğitimsiz bir toplumun demokrasi cumuriyet algısı iki kurt ve bir koyunun akşam yemeğinde ne yemesi gerektiğini oylaması gibidir.
ona bakarsan adamların doğrudüzgün bir anayasası da yok, ama halkı belli medeniyet seviyesine ulaştığı için sizin şeriatçılar gibi köle pazarı açıp kadınları satmıyor, size kalsa her ülke afganistan olmalı zaten, afganistan harika işte laiklik ile değil çok istediğin şeriat ile yönetiliyor neden gidip bir süre yaşamak istemiyorsun.
Ülkeyi idâre eden adamın halefini nasıl belirlediğimiz sorusu aslında oldukça önemsiz bir soru. Devletin geleneği neyse, o tatbik edilir. Yalnızca türkiye gibi 3. Dünya kültüründen sıyrılamayan ülkeler bunu kompleks yapıp sürekli 'aç kapa' yaparlar.
Yahu siz islamcılar ne komedi insanlarsınız, sekülerleri kemalistleri her daim batı hayranı/yalakası olmakla suçlayan siz değil misiniz şimdi de ingiliz hayranı mı oldunuz.
sürüldü, haksızlığa uğradı acıtasyonunuzun baş aktörü olan vahdettin de ingiliz muhipleri derneği üyesiydi gerçi.. *
sadece ingiltere mi?
Avrupa'da andorra, belçika, danimarka, Lihtenştayn, lüksemburg, monako, hollanda, norveç, isveç, ispanya, vatikan'da monarşi-krallık vardır.
üstelik bu monarşiler-kraliyet ailesi üyelerinin, kralın, kraliçenin yetkisi eften fütfen göstermelik değildir.
örn: ab birliği içine girme-çıkma durumunda tartışmalar sırasında kalkıp bir siyasi parti iktidar gücünü kullanıp bunun iç in yapılacak halk oylamasını iptal etse ve ab birliğine giriş-çıkış kararına destek veya karşı çıkmak için yapılan oylamayı iptal ederek bu oylamayı isteyenleri vatan haini ilan etse kralın-kraliçenin (o an taht kiminse) bu yasağı iptal etme halka gitme ve oylama yapılmasını sağlama gerekirse yasayı iptal etme halk adına karar verme, yerli milli başbakanı göreden alma (istifasını isteme) yetkisi hakkı vardır.
orada halk beni seçti istediğim şeyi yaparım demokrasisi, yasaları koruyacağına, uyacağına dair namusu ve şerefi üzerine yemin ettiği yasaları çıkarı ideoloji inancı uğruna değiştirecek uymayacak iktidarların önünde emniyet sübabıdır monarşi-kraliyet ailesi.
unutmadan...
800 seneyi aşkın bir süredir ingiltere'de cumhuriyet vardır.
sen ingiltere'yi malum ülke gibi sanıp dingiltere mi görüyorsun?
ulan olum adamlar 800 küsür yıl önce krala s.ktiri cekmiş koymuş postasını öyle kafana göre iş yapamazsın diye...bir de 21. yy da kraldan çok kralcı adamlarla uğraşıyoruz hala...
ingiltrede kral avam ve lordlar karamasından geçmiş imzası gereken herhangi bir hususta "ben bunu beğenmedim imzalamam" desin bakim ne oluyor...hiçbir şey bildiğiniz yok safi tv den duyduklarınızla artislik yapıyorsunuz.
önemli olan yönetim şekli değildir. asl olan cibilliyettir, kimlik kişilik karekterdir. en iyi idare şekli bile olsa, batının elinde bunlar sadece etiket ve göz boyamaktan öteye geçmez. bak bugün görüyoruz işte hep birlikte 3 maymunu nasıl oynadıklarını. çıkarları için, sömürü düzenlerinin devamı için nasıl kan döktüklerini, masumları nasıl katlettiklerini. hani nerde demokrasi, cumhuriyet, insan hakları, hukuk adalet merhamet nerde?? o söylemlerin hepsi kendi ırkından ve dininden olanlar için geçerli. Rusya ukraynayı ilhak ve işgal ettiğinde ayağa kalkan batı Filistin'de sus pus. noldu demokrasiye? başına kaya mı düştü? onların demokrasisi bu kadar işte. bu kadar onların tanıdığı insan hakları, yaşama hakkı kendinden olmayanlara yok. çünkü ikiyüzlüler. medeni görünen vampirler çünkü. kandan beslenenler bunlar. bunlar kan dökücü zalimler. vampirler bile bunlardan daha masum. ortadoğunun, doğu Akdeniz'in zenginliklerini ele geçirmek adına kurdukları fitne ve tezgahla suçsuz günahsız masum sivil halkı yok etmeye soykırıma uğraşan katil sürüsü bunlar. laik demokratik Cumhuriyetçi hak ve özgürlükçü görünen medeni haydutlar bunlar. bunlar değil miydi 5 milyon Yahudiyi diri diri fırınlarda yakan sabun yapan? bunlar değil miydi ispanya'da endülüste, cezayirde halkı satırlarla doğrayan? bunlar değil miydi kızıl derililerin neslini kurutan? bunlar değil miydi 2. dünya savaşında 50 milyon insanın ölümüne sebep olan? bunlar değil miydi tüm dünyayı sömüren kana bulayan? Vietnam'da Kore'de Hindistan'da savaş işgal sömürü yapan kan akıtan can alan zulmeden? afrikalıları köleleştiren, insanları zenci/beyaz diye ayrıştıran, ötekileştiren, 5. sınıf insan muamelesine tabi tutan? ırakta 1.5 milyon müslümanı katleden, 10 milyonluk Suriye'yi darmadağın eden, Kaddafi'yi sokak ortasında öldürtüp libyayı paramparça eden, bunlar değil miydi? ne çabuk unuttunuz batının asla dost olmadığı? 100 sene önce bize de aynısı yapmaya kalkmadılar mı? Anadolu'yu işgal etmediler mi? yurdun her köşesini yakıp yıkmadılar mı? yunanı taşeron edip üstümüze salmadılar mı? taşnak ermenilerini örgütleyip kundaktaki bebekleri, hamile kadınları, saçı sakalı ağarmış nineleri dedeleri süngülemediler mi? sivil masum halkımızın kulaklarını burunlarını kesmediler mi? gözlerini oymadılar mı? kadınlarımızın kızlarımızın ırzına geçmediler mi? şimdi söylemez bunları bazı orospu çocukları, şunun bunun çocukları, kahpenin dölleri. yaltaklanacaklar ya batıya. o zamanda Hamas mı vardı? izzettin el kassam tugayları mı vardı, ne vardı? ne suçumuz vardı ki evvelde aynını bize yapmadılar mı?? nasıl kurduk biz bu cumhuriyeti? hangi bedelleri ödedik??
cumhuriyetmiş, demokrasiymiş, insan haklarıymış, medeniyetmiş, kim medeni, bunlar mı? namussuz şerefsiz ahlaksız katiller sürüsü, bunların topunun Allah bin türlü belasını versin. hemde öyle bir versin ki belini kırsın da asla kendilerine gelemesinler. ne demokrasileri kalsın, ne devletleri, ne üzerine güneş batmayan imparatorlukları. cenabı Allah topunu kahrı perişan etsin. yerle yeksan etsin, paramparça etsin de zerreleri kalmasın orta yerde. dünyaya huzur gelsin, barış gelsin, selamet gelsin...
o ingiltere ki, erkek olan prensler orduda aktif görev alırlar. öyle yat gel osman hesabı değil, adam gibi görev alırlar.
örn: prens harry afganistan'da görev yapı. 2007-2008 yılları arasında Afganistan’da önce hava saldırılarında ileri hava kontrolörü olarak görev yaptı, ardından 2012-2013 yılları arasında saldırı helikopterini uçurdu. prensin orduda ki numarası 25 yani; 25 tane leşi var. yüzbaşı olarak ordudan ayrıldı.
ingiltere kraliçesi ingiltere Kraliçesi II. Elizabeth 2. dünya savaşında kamyon şoförü olarak görev yaptı. 1942'de, 16 yaşında olan prenses (sonra kraliçe oldu) Elizabeth, o zamanlar işçi-ingiliz istihdam Bürosu'na kaydoldu ve kadın silahlı kuvvetlerinin bir bölünmesine katılmaya son derece istekliydi. Babası onun izin vermesine isteksizdi, ama sonunda rahatladı. Bir kez Yardımcı Bölge Servisinde, Elizabeth bir tekerleği nasıl değiştireceğini, motorları nasıl yapılacağını ve yeniden inşa edeceğini, ambulansların ve diğer araçların nasıl taşınacağını öğrendi.
orada bedelli askerlik, çürük raporu yok.
tavsiye:
bu tür tartışmalarda karşı tarafın siyasi yönelimini bilmeden, karşı tarafa sırf hakaret etmiş olabilmek için, onu savunmadığı görüşe dahil etmeyin. Vatikan pek sever böyle cadı acılarını, hemen bağnazlar ülkesine kral ilan ediverir sizi. verginizi toplayıp yönetilmeye mahkum birakilirsiniz.
ingilteredeki monarşi sembolik değildir. ingiltere kralı kanada dahil ingiliz milletler cemiyetinin de kralıdır senin gibi ağzı geviş getirenlerin kafasına asılan saman torbasından etrafınızı göremediğinizden. monarşi yetkilerini kullanmayınca sembolik olmuyor, ingilterede belirli başlı konular dışında kalan bütün iç ve dış devlet politikaları her türlü siyasi gündemden uzak yapılır yani ingilterede hainler veya chp olmadığı için kral varolan yetkilerini kullanmıyor (: japonya hollanda isveç norveç ispanya gibi ülkeler de krallıkla yönetiliyor güzel kardeşim sen önündeki cumhuriyet samanını yemeye devam et.
ingiltere'deki monarşi geleneğinin sadece seremonik olduğunu bilmeyenlerin iddiası.
Kral veya kraliçe hiçbir şekilde parlamentonun işine karışmaz. ilk başlarda parlamentoyu fesetme yetkisi vardi ama bu yetkilerini yıllarca kullanmadiklari için ortadan kalktı. Bu yüzde ingiltere'deki parlamenter monarşi hüküm sürmekte.
doğru söylem.
sen insan olmadıkta sonra...
unutmadan; o ingiltere 808 sene önce senin bugün hayal bile edemediğin haklar için krala karşı halk hakkını korumuştur.
magna karta: 1215 yılında imzalanan Magna Carta, demokrasiye giden en önemli adımlardan biri olan görülür. ingiltere'de imzalanan belge Büyük Ferman adıyla da biliniyor. Bu ferman ile birlikte ilk defa insan hakları genel hatlarıyla belirlenmiş ve ''insan devlet için değil'', ''devlet insan içindir'' ilkesi hayata geçirilmiştir.
cumhuriyet bir insan olma projesidir. hür olmayan adama insan denmez, tasmasından tutar çekersin onun bir köpekten bir farkı kalmaz. atatürk diyor ki "ben milletime bunu yakıştıramıyorum. milletim yönetime katılacak hür karar verecektir" diyor - celal şengör.
Şu alıntı entry cumhuriyet başlığından. Gayet mantıklı.
"halkın kendi kendini yönettiğini zannettiği yönetim biçimi. belki ulaşılması zor bir hedef. belki bir ütopya.
halkın %90 ının amerika karşıtı olduğu bir ülkede amerika müttefikimiz naraları atılıyorsa cumhuriyeti temsil eden insanlar tarafından kimse kusura bakmasın ben cumhuriyeti ulaşılması gereken bir hedef olarak görüyorum."
akape ile birlikte, son 20 yılda geldiğimiz, tartıştığımız konulara bakar mısınız?
"türykiyeye şeriat mı gelsin? yoksa cumhuriyet benzeri islamcılara özel cumhuriyet mi?"
en medeni yönetim biçimi olan halkın kendi kendini yönetim biçimi olan cumhuriyeti, tartışacak seviyeye getirdiler bizi. ülke içinde milyonlarca şeriat destekçisi geziyor. amaçlarının ne olduğunu daha iyi anlıyor musunuz?