cumhuriyet gazetesinin yaptığı reklama tamamen karşıyım. reklamda açık bir şekilde ideolojik çatışmalara yol açabilecek bir üslup kullanılmıştır. ne demek "16 mayısta saatler 100 yıl geri alınıyor"? ne demek "tehlikenin farkında mısınız?" ben de cumhuriyet yanlısı, deomokratik ve laik bir toplumdan yanayım ama böyle söyleyerek sanki şuan ki başbakanımız cumhurbaşkanı olunca ülkeye şeriat hakim olacakmış gibi bir hava yaratılıyor. böyle birşeyin yapılabileceğine inanan insanlar varsa gerçekten, işte bu insanlar bence recep tayyip erdoğan'dan 10 kat hatta 20 kat daha fazla dikkat edilmesi gereken insanlardır.
tayyip erdoğan, ülkeyi yıllarca sömüren mesut yılmaz'dan, ülkeyi batağa sürükleyen tansu çiller'den ve hatta herşeye muhalefet ve açık bir şekilde artniyetli tavrıyla anlamsız bir siyaset yapan deniz baykal'dan daha mı kötü yönetti? bence hayır. hatta şunu bile söyleyebilirim ki atatürk'ten sonra bu ülkeyi en iyi yöneten akp'dir.
siyasetin pamuk ipliğine bağlı bir şekilde yapıldığı bu garip ülkemizde, 60'lı ve 80'li yıllarda hepimiz neler olduğunu gördük. böyle yaparak tekrar ülkeyi ikiye ayırmak istiyorlar. sağcılık, solculuk denen saçma ideolojileri tekrar alevlendirip insanları birbirine düşürmek istiyorlar.
tamam tayyip erdoğan'ı sevmeyebilirsin. ona bişey dediğim yok ama bugün senin ülkenin başbakanı olan birine hiç olmazsa görüşüne ters düşmeyen durumlarda destek olman lazım. her durumda muhalefet sana kolay geliyor, cumhuriyet gazetesi aydınları ağızlarına geleni yazıyorlar, recep tayyip erdoğan zaten her durumda sizi görmezden geliyor. ee olan kime oluyor peki?? bu gibi durumların cefasını hep yurdum insanı çekiyor. görüş ayrılıkları başgösteriyor. insanlar birbirine yok yere, saçma bir sebep yüzünden kanlı düşman oluyorlar.
yani diyeceğim şu; siz bu ülkenin tanınmış, önemli bir medya kuruluşusunuz. senelerdir bu ülke siyasetinin nasıl olduğunun ve nereye gitmekte olduğunun farkındasınız. bari siz yapmayın, ülkemin aydın geçinen insanları. bari siz farkında olun ülkemdeki insanların böyle şeylerle nekadar çabuk dolduruşa geldiğinin. bu ülkede hepimiz aynı gökyüzü altında yaşıyoruz ve artık ilerleyip biryerlere varmak istiyorsak, birlik olup, tek yürek olup, canımızı dişimize takıp bu güzel vatanımızı daha ileri götürecek konulara el atmalıyız. bence böyle şeylere kafa yormayı bırakın da bu ülkenin yıllarca sömürülen, heba edilen paralarının hangi şerefsizlerin kursağından geçtiğini düşünün, biraz onlara meğil edin!!
cumhuriyet gazetesinin sapıtması sonucu ekrana sürdüğü reklam filmi.
aslında tehlikenin farkındayız. cumhuriyet gazetesinin yazarlarının bunaklıklarının ortaya çıktığının farkındayız.
insanları durup duruken birbirine düşürmeyi amaçlayan bu reklamı şiddetle kınıyorum.
olayları doğru okuyamayan birkaç kişinin bir araya gelerek insanları yanlış yola sürmeye planlamasıyla , önce yazıları tersten okutmaya çalışan şimdide zamanı geri almaya çalışmakla tehdit eden reklmalardır.
(bkz: biz bu filmi daha önce görmüştük)
bir gazetenin yıllardır korudugu duruşunun olması takdir edilecek bir özelliktir ancak bu durus suursuzlasmaya basladıgı zaman bu reklam gibi tehlikeli ürünler ortya çıkarıyor.
reklamda cumhuriyetin bitis tarihi olarak 16 mayıs verilmiş, halkın oy kullanacagı genel secimlerin yapılacagı kasım ayı değil ! yani ortada demokratik bir karşı durus yok eger öyle olsaydı 16 mayıs yerine kasım ayında tavrınızı gösterin denirdi.
çoğu kişi bu reklamda cumhuriyetin verdiği mesajı ve erdogan'ın köske cıkmasını engellemenin nasıl olacagını anlamıstır ama benim gibi anlayışı kıt olanlar için, herhangi bir vatandasın anayasada secilme sartları yazılı olan cumhurbaskanı secimlerine nasıl engel olacagı açık bir şekilde acıklanırsa daha verimli bir reklam olur kanaatindeyim.
uyuyan yurdum insanımızın kabul etmeyeceği gerçeklerin bu kadar açık sergilendiği, tehlikeyi direk olarak anlatabilen reklam. ters yazılı olan daha da başarılıydı bence çünkü 16 mayısta saatler 100 yıl geri değil daha da geri alınacak gibi bir hissiyattayım *
tehlikeyi fark etmek istemeyenlerin eleştirdiği reklam filmidir. "laik olmadığını söyleyen bi başbakan cumhurbaşkanı olduğunda şeriatı getirmez de napar, biz saatleri 100 yıl geriye almayız da naparız?" diye düşündüren reklam filmidir. adı üstündedir. reklamdır. ama tirajı artırmak için değil, halkı uyandırmak için çekilmiştir. bi de şu var;
(bkz: tehlikenin farkında mısınız)
(bkz: aramaya inanmak)
kesinlikle tiraj amacli cekilmedigi aksine sosyal mesaj vermeyi hedefleyen reklam filmidir. cok televizyon izlemeyen bir birey olarak dogan medya grubu nda reklamlari gosterime girmismidir die merak etmekteyimdir. ayrica gericilerin "din elden gidiyor" tarzi soylemlerinden farkli olmayan bir yolu izlemektedirler.
ülker'in, coca-cola'nın, pepsi'nin kendi reklamlarında türk bayrağını, ramazanı kullanmasına duygusal yaklaşan kitlenin *, aynı duygusallıktan eser olmadan, sanki daha fazla gazete satma amacıyla yapılmışcasına söylendiği reklam filmidir.
(bkz: kapitalist herkesi kapitalist sanırmış)
son zamanlarda ülkenin gündemine, özellikle siyasi çekişpmelerin yaşandığı platformlara damgasını vurmuş reklam filmi.
yazarın anlamayı kolaylaştırmak için yöntemi: soru: hangi abd konulu olay diğerlerine göre daha hoşunuza gidiyor? seçenekler:
a) bir görüşün lideri olup abd'de yaşamak.
b) bir görüşün lideri olup abd'ye küfür edebilmek, etmek.
c) bir görüşün lideri olup abd'ye defol deyip, onu defetmek.
d) bir görüşün lideri olup abd'ye para karşılığı vermek***
bu reklam ulusalcı aklın zihniyetidir. bu siren sesindeki alarm da cunta'nın alarmıdır. der ki halkına: tehlikedesiniz. teşekkürler, biz sanki farkında değiliz. sanki türk halkı bunu görmüyor, duymuyor, bilmiyor. bu halk başka bir ülke de mi yaşıyor ki yine cunta'nın sayesinde başına musallat olan bu gericiliğin şimdi neden farkınınında olmasın. farkında. hep farkındaydı. bu kardeş kavgalarında evlatlarını kaybeden insanlar kimdi? anneler, babalar, amcalar, teyzeler, halalar.. kimin anneleri, kimin babaları, kimin akrabalarıydı onlar? bu halktı. bu halk farkında olmayacakta kimler farkında olacak?
cunta, oynadıkları son oyunlarında da perdelerini böyle açmıştı. birileri sağ da birileri sol da birilerin elinde olta. ha babam ha!
aklı başında olan herkes tehlikenin farkında. ama artık kimse düzenlenen bu oyunda olmak istemiyor, sorun burada. cunta, türbanı lübnan dan ithal etmeden önce düşünecekti komşumuz iran da noldu diye. cunta dedi: aydın düşünce yükseldi önlerini keselim dini önlerine koyalım dengeleyelim. şimdi de dini devrim oluyor şeriat toplumu oluşuyor, camilerde insan öldürülüyor. cunta: bu böyle olmaz, biz de yanarız, şimdi de bu gericilerin karşılarına halkı önlerine koyalım, tehlikenin farkında mısınız diye milleti gaza getirelim.
acılarla dolu mazisi olan bu çağdaş millet artık gaza gelmez, gelmedi de. eğer bu kadar basit olsaydı herkes ermeni olmazdı 1 günde 1 memleket. sözlerim anlayana, kalbim anlamayana.
bu mu olacak? siper mi olalım. top mu olalım, tüfek mi olalım. keser, taş, sopa, namlu mu olalım, ne olalım yani(?) ne yapalım(?) ne istiyorsunuz? söyleyin napalım? evet farkındayız napalım? off off uzun bir hikaye vesselam. oy verilcek parti de yok orta da. ben hepsini temizler, süpürürüm diyen bir cunta var solumda ama benim yönümde olmayan. ilk önce şu kasımpaşalı kabadayının oturmak istediği o koltuğu bir çekelim hele..
recep tayyip erdoğan'ın dinciliğine dikkati çekmeye çalışan sloganları kullanan reklam filmleri.
diğer ikisine (tehlikenin farkında mısınız, saatler 100 yıl geriye) yine bir dereceye kadar müsamaha gösterilebilir. fikir ayrılıkları eleştirisi diyelim. ama bu 1881-2007 saçmalığına denilecek söz bulunamıyor. (?!?!?!?)
günde ortalama 60 bin satan bir gazetenin 1 dakika civarı bir reklam filmi cekicek ekonomiyi bulması hatta bütün kanallarda yayınlatması akıllara soru işaretleri getiren film.
60000.0,75=45bin ytl . bir aya burunca 1350000 ytl. eski ismiyle 1 trilyon 350 milyar. simdi böyle bakınca cok gözüküyor ama kardesim bunun maliyeti var dağıtımı var yazar maasları var personel maasları var. haber alma ücreti. hic mi gideri yok bu gazetenin?