bir toplumun kendi geçmişini ve kültürünü toptan mahkum etmesi bilimselikle bağdaşır mı? toplum kendi öz geçmişiyle bağlarını bu biçimde koparırsa ne gibi sonuçlar ortaya çıkar? bir toplum kültürünü "gericidir" diye inkar ederse tarihsel süreklilik nasıl sağlanır? tarih sonuç itibarıyla toplumun geçmişi ile bir diyalog değil midir? böyle bir diyaloğun kesilmesi arzulanır bir şey midir? öte yandan, tarihsel olarak geride kalmış bir kültür toptan geri, bugün yaşayanda mutlaka "ileri" ve "ilerici" midir? eğe geçmiş bağlar böylesine kesilirse bunun yarattığı boşluk nasıl doldurulabilir?
cumhuriyet aydınları bu soruları genelikle sormadıkları gibi sorulmasını, tartışılmasını da engellediler. benzer soruları sormaya, tartışmaya girişenlere de bağnaz bir karşı-ittifak oluşturdular "başarıları" yaptıkları savunmanın ve teorik argümanların gücünden değil,arkalarında ki baskıcı devlettin gücünden kaynaklanıyordu.
üredikleri yalanla yaşamayı "aydınlama" sandılar. resmi ideolojinin üreticisi ve yayıcısı olarak ta her zaman hakettikleri hediyelere kavuştular...
oysa yapılması gereken inkar değil, "diyaletik aşma" olmalıydı.
dünya ölçeğinde düşünce ve sanat adamlarının yetişmemesi, bu inkarcılığın bağnaz bir bilim ve kültür anlayışının sonucuydu.
bu tutarsız yaklaşımın sonuçları çok ağır oldu. oysa "kendi kültür mirasını" dönüştürüp yeni ve üst düzeyde bir senteze, daha zengin bir kültüre ulaşma yolu, bağnaz taklitçilik ve inkarcılık yüzünden kapatılmıştır. eğer bugün bir "arabesk" kültürel ortama gelinmişse, bunun sorumlusu kendi kültürünü aşağılayıp, mahkum eden zihniyettir. ***
cumhuriyetin karanlığıdır aslında , bu gün entellektüel çevrelere baktığınızda , koca bir hiç görürsünüz ,geleceğin işaası noktasında işi gücü bırakıp siyasetle uğraşan aydınlarımızın sayısı oldukça fazla.
bir türlü ingiliz asimilasyonundan kutulamayan bu kesimin abd en büyük idolüdür , israil ile birilkte.
en büyük görev işini doğru yapan tarihçilere kalmıştır , bu konuda dünyada iyiyiz.
fakat yazıktır toplumun tarihe olan ilgisi ; millet aya çıkıyor siz 500 yıl öncesini konuşuyorsunuz meselesine geliyor.
ne kaybettiysek tarihimizi bilmemekten kaybettik.
tarih bilincini gerici zihiniyet olarak görenleri lanetliyorum.
mustafa kemal, nutukta; "osmanoğulları zorla, türk milletinin hakimiyet ve saltanatına el koymuşlardı. bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdi, şimdi de türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini bildirerek, hakimiyet ve saltanatı isyan ederek bilfiil eline almış bulunuyor." diyor.
bu durumda istanbul'un fethi yıldönümlerinde ve daha başka bir sürü yıldönümlerde yapılan törenleri anlamak zorlaşır. diğer yandan da yok sayılan inkar edilen şeylerle övünülür.
örneğin; türklerin tarih boyunca kurdukları en büyük devlettin osmanlı devleti olduğu söylenir. bu ve benzer yaklaşımlar doğal olarak genç nesillerin kafalarında çelişik düşüncelerin oluşmasına neden oluyor. * *