çok fazla konuşulmasına gerek yok zaten tablo ortada da... aylin daşdelen i incelemek lazım. kadınlar 53 kilo halter deydi zannedersem. kilosundan emin değilim.
yarışın silkme etabına geçildiği vakit; koparmada vasat bir performans göstermesine rağmen. son hakkında podyuma çıkmadı hanfendi. neymiş efenim, bileği acıyomuş. morali bozulmuşmuş.
koskoca olimpiyat lan. 4 yılda bir gelir karşına. moralim bozuk nedir? kocanın yakınlaşma teklifini mi reddediyosun? başım ağrıyor tarzı..
bugün de kolombiya dan bir kadını izledim. kadın daha ilk hakkında dizini sakatladı. buna rağmen diğer iki hakkını da kullandı. ağlayarak. acıdan haykırarak. sıfır çekse bile o kadın, o olimpiyatın hakkını verdi arkadaşım. sonuna kadar direndi.
biz türklerin sahip olmamız gereken mücadeleci ruhtan mahrum kaldığımızı düşünüyorum. hele bir de bi kibir var ki sorma gitsin... neyi hesaba katarak bu kadar havalılar anlamak mümkün değil.
36 yüzücü arasında 29. olurlar. "olsun katılmak önemliydi" derler.
halteri kaldıramazlar "moralim bozuldu" derler.
masa tenisinde hiçbir varlık gösteremezler "zaten rakibim favoriydi abi ben napiim" derler.
michael phelps... bir önceki olimpiyatlarda efsane olan adam... 400 metre karışık yüzmede başarısız olunca özür diler, bizimkiler bahane üretir. tablo bu.
bu... cumhuriyet altını alıp da olimpiyatlarda altını göremeyenler: o cumhuriyet altınını iyi saklasınlar. hayatları boyunca elde edebilecekleri tek başarı nişanesidir çünkü. zamanı gelince bakar bakar teselli bulurlar.
biz izleyiciler nasıl teselli bulucaz o belli değil tabi.
sporu okul dediğimiz eğitim kurumları bünyesine sokmadığımız sürece o madalyalar gelmez. bizlerin başarılı olduğu branşlar üç aşağı beş yukarı bellidr; güreş, halter, boks. bu dallarda da vasat bir jenerasyona denk geldiğimiz için sanırım londra 2012' den eli boş döneceğiz. yüzme federasyonu' nun daha düne kadar olimpik yüzme havuzunun dahi olmadığı bir ülkeden, michael phelps' ler, ian thorpe' ler çıkmasını beklemek hayalcilik olur. koşucularımız antrenör kontrolünde pistlerde çalışarak kendilerini geliştirecekleri yerde bağda, bostanda antrenman yaparak bu günlere gelebiliyorsa bu bile başarıdır.
sporu okullara sokup, çocuklarımızı her yaş gruplarında hem mental hem fiziken yarışmacı ruhla hazırlamazsak kalıcı başarılar elde etmemiz mümkün olmayacaktır. benim asıl takıldığım nokta şu: ulan başka milletten sporcu devşiriyorsun, bari en iyisini al. masa tenisinde bizim çekik gözlü, vatandaşı olan dünyanın 1 numarasına ezilerek yeniliyor. imkanın ve paran varken neden en iyi olanı devşirmiyosun?