evet adı cumhuriyet halk partisi olan, halkın partisi olması gereken, sürekli demokrasiden dem vuran partinin hemde halkın seçtiği cumhurbaşkanına yaptığı saygısızlıktır. polonya cumhurbaşkanı için ayağa kalkmış bir parti vekilleri halkın seçtiği cumhurbaşkanına yaptıkları bu hareketle halka olan saygılarını da ortaya koymuşlardır. işlerine gelince demokrasi, işlerine gelince faşizanlık.
türkiye cumhuriyetinin en yüksek koltuğuna hakaret etmiş, partidir. kimin oturduğunun ne önemi var? o ayağa kalkmadığın adam türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı.
bir zamanlar oraya buraya cumhuriyetin yikilacagi demecini veren bir adama yapilmis durumdur. yakismistir. ayrica halk malk secmedi onu, tayyip in adami iste.
sonra da derler ki neden halk bize oy vermiyor, itibar etmiyor... halkı aşağılayın, çoban yerine koyun, cahil deyin, sonra çıkın bize bu adamlar neden oy vermiyo diye sitem edin. ulan madem halktan bu kadar umudunuzu kestiniz bari kendinize dert etmeyin. ha bi de şu başörtüsü açılımına gelince; baktınız halktan size oy çıkmayacak bari cahillerin şu cahil isteklerine karşılık verelim dediniz. ah dostlarım şu iktidarın cazibesi olmasa bunlar bizi insan yerine bile koymaz. işte atatürk'ün izinde olduğunu iddia eden zümrenin içler acısı durumu. oysaki atatürk böyle olsun istememişti. o vatan toprağı üzerinde yaşayan her insanı aziz ve değerli görmüştü. bir şeyhle bir bürokratı ayırmamıştı. ülkenin kurtuluşunu milli birlik ve beraberlikten geçtiğini görmüştü.
20 seneden fazla içanadolu'nun bir ilinde yaşıyorum. daha bir tane chp yöneticisi görmedim mahallemde. sadece ben değil, ilin neredeyse bütün mahalleri aynı şekilde. koltuk başında broşür bastırarak derdinizi anlatamazsınız. halkın içine girin. merak etmeyin o cahil halk sizi yemez. kazanında ne piştiyese kendi yemez sana yedirir. buna bir şüphen olmasın. ha bu örnek sadece bir fikir versin diyedir. daha başka söyleyecek çok şey var ama burda uzun uzun anlatmanın bir anlamı yok.
halkın cahil olmasına gelirsek; evet halk eğitim olarak avrupa ülkelerine göre geridir. ancak "demokrasi sadece eğitimlilere özgü bir yönetim şekli değildir". bunu bize demokrasi tarihi gösteriyor. zaten sadece eğitimlilere özgü bir yönetim anlayışı olsaydı, demokrasiye gerek kalmazdı. bu adamlar zaten bir şekilde anlaşır, durumu idare ederlerdi.
yani dostlarım, insanların doğasında olan suçu başkalarına atma hastalığını bu olayda bir kez daha gördük. bu anlayış evrensel değildir. bundan sebep, başarı olarak karşılığı da yoktur.
saygı koltuğa değil, şahsiyete gösterilir. ayrıca dünyanın hiçbir yerinde saygı görmeyen, aşağılanan, türk milletini ayaklar altı yapan, yaptıkları onca şeye rağmen hala pişkin pişkin tavırlarına devam eden bu insanlara tepki verebilen parti. eğer hala bunlara rağmen modern ve çağdaş yaşamımıza devam edebiliyorsak işte bu tepkiler sayesinde ediyoruz.
hükümetin bayraktarlığını yapıyorsa, göreve geldiğinden beri her çıkan yasayı onaylıyorsa, muhalefetin dediklerine kulak tıkıyorsa, o cumhurbaşkanı değildir. ayaga kalkmak ta gerekmez.
aslında turgut özal ile başlayan cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının erozyona uğrama sürecinin son halkası.
eskiler bilirsiniz cumhurbaşkanı'na reis i cumhur demiş. nasıl ağır bir söylenişi var di mi? ama sadece söyleyişte değil makamda da bir ağırlık varmış o zamanlar.
diyelim ki herhangi bir konu ile ilgili ağır bir örnek gösterilecek, ''reis i cumhur gelse yapmam'' gibi ifadeler kullanılırmış.
he o zamanlarda da makamda oturanların seveni de sevmeyeni de varmış, ama makama duyulan saygı bambaşkaymış.
cumhurbaşkanlığı makamı artık bizde saygısını yitiren bir makam. makamı değil o makamda yer alan kişileri değerlendiriyoruz. bugün abdullah gül kişiliği itibarı ile görmüyor o saygıyı, dün de karşıt görüşte olanlar ahmet necdet sezer'e göstermiyorlardı.
kişiler daima gelip geçici ama makamlar kalıcıdır. ve malesef devletin en üst makamı bizde çokça yıpratılmıştır.
tasvip etmediğim ama hür iradesi ile tepkisini koyduğu için saygıyla karşıladığım hareket. çok üzerinde durmamak gerek, çünkü yeterince suni gündeme sahibiz.
hala hazırda çankaya da ikamet eden zat içinse takdire şayandır. çünkü o makam artık türk milletinin hepsini temsil etmemektedir. a...k...partisi nin * sadrazamıdır o. padişah rte nın maşası. niye ayağa kalkalım ki. hiç luzumu yoktur.
muhalefet anlayışının mevcut iktidarın eksiklerini, hatalarını, yanlışlarını vs. görüp düzeltmek olduğunu bilmeden, neye ve hangi gerekçeyle tavır koyduğunu bilmeyen bir tepki göstergesidir. Burada söz konusu olan chp değil de x bir parti bile olsaydı bu gerçeklik gözümüzün önünden gitmeyecektir zannımca.
hiçbir şeye saygıyısı yoktur bunların. adamlar peygaberi takmıyor, bırak hacca gitmeyi muhammed paçalarından tutar kalırsın oralarda diyebiliyorlar. halk onları biliyor, onlardan saygıda beklemiyor zaten. kendi hallerine takılıyorlar.
ahmet necdet sezer'in en azından hukukçu bir kimliği, meclis dışından koalisyon tarafından atanmış olmasının getirdiği bir duruşu vardı. çok mu tarafsızdı? tabi ki değildi. ancak kimsenin borazını da değildi. yeri geldiğinde kendi siyasi görüşüne yakın sayılabilecek bülent ecevit'e bile rest çekebiliyordu. elinizi vicdanınıza koyun, şimdiki cumhurbaşkanı kendisini cumhurbaşkanı olarak kabullenemeyenleri kucaklamak için neler yaptı? iktidara hangi resti çekti? açıklamaları tek bir siyasi görüşü mü vurguluyor, yoksa tüm toplum kesimlerini mi kucaklıyor? kucaklasaydı, bırakın ayakta karşılanmayı, meclis o'nun için meksika dalgası bile yapardı.
sözde demokratik açılım yapan akp nin ve yandaşlarının gözüne batmaması gereken olaydır. nasıl olsa demokratik bir ülkeyiz ya ister kalkar ister kalkmaz. sanane.
o cumhurbaşkanı abdullah gül ise (hatırlayın bir zamanlar kendi ülkesini şikayet eden,şeriatı isteyip atatürk devrimlerinin bittiğini savunan insan) doğru bir davranıştır. kutluyoruz.
1950 yılındaki chp'dir. celal bayar cumhurbaşkanı seçildiğinde kendisini beğenmeyerek ayağa kalkmamışlardı.
tabi kalkmayacaklar. hasolar memolar iktidar olmuşlar, laik cumhuriyetimizi ayaklar altına alan uygulamaları yavaş yavaş harekete geçirmeye çalışan demokrat parti'den gelmiş olan cumhurbaşkanı geldi diye ayağa mı kalkılacak bir de?