dünyanın çoğu ülkesinde görev yapan cumhurbaşkanlarından bir tanesidir. bak arkadaşım ben ateistim ama az biraz bilirim bu işleri, eğer adam alnını secdeye değdirdiğinde hâlâ cumhurbaşkanı ise ben senin dinini yanlış öğrenmişim. yani secdede herkes eşit değil mi? bir insan başı secdedeyken hangi beşeri statüsü üzerindedir?
biliyorum pek seviyorsunuz böyle ipe sapa gelmez, anlamsız ve incir çekirdeğini doldurmadan tartışmayı, ama yine de bir not düşmek istedim.
şimdi birşey yazacağım yine eksi oylar dolup taşacak. kendi fikrim değil fakat realite bu; cumhurbaşkanı'nın namaz kılmadığı bir ülkede cuma namazı kılınmaz. şahsen beni ilgilendirmiyor. ister kılsın ister kılmasın.
benim fikrime göre sadece cuma namazı kılması yetmez. namaz kıldıranların, kılanların özgür davranabilmesi gerekir. imam nikahı kıysın diye şart olmasa bile bir hocaya gittik. hoca tipimizi beğenmeyip başıma bir şey gelir diye korkarak nikahımızı kıymadı. yabancı bir şehir olduğundan tanıdığımız da yok. allah bize şahit deyip kendi nikahımızı kendimiz kıydık.
yakında zamanda cumhurbaşkanlığı köşkünün bir odasının camiye çevrilmesi sonucu böyle bir durum da kalmayacaktır pek.. laiklik kelimesinin içini boşaltan ya da anlamını kavrayamayanlar için bir kez daha;
cumhurbaşkanı da sıradan bir insan olduğuna ve türkiye' de şeriat değil cumhuriyet yönetim biçimi olduğuna göre garipsenmemesi ve üzerine yorum yapılmaması gereken konudur, zira allahla kul arasına girmek kimseye düşmediği gibi cumhurbaşkanı olmak için gerekenler listesinde de 'beş vakit namazını kılmalıdır' veya 'hiç değilse cumaya gitsin yahu' şeklinde maddeler olmadığına göre yorum yapmak yersizdir.
alakasız da olsa hemen bir dönemin başbakanı ismet inönü nün bir anısını anlatalım;
ismet inönü cumhuriyet kurulduktan sonra bir gün ülkemizin güzide şehirlerinden birinde* bir konuşma yapıcaktır. o zamanlarda da o şehrin valiliğini yapan şahıs da ismet inönü ye gider ve "başbakanım buranın halkı oldukça muhafazakardır, konuşmanızda dinden bahseder, allahın adını bol bol ağzınıza alırsanız çok daha fazla sevilirsiniz" der.
ismet inönü de konuşmasını yapar ama konuşması hiç de valinin önerdiği gibi değildir. sürekli olarak gelecek türkiye den, cumhuriyetin demokrasinin ülkeye katacaklarından bahsetmiştir. vali konuşmasının sonunda ismet inönü nün yanına gider ve sorar;
-başbakanım hiç allah ın adını ağzınıza almadınız. dinimiz hakkında hiç konuşmadınız.
-e söyledim ya.
-?
-inerken allahaısmarladık dedim. duymadın mı?
cumhurbaşkanlığı ile dini vecibelerin ne alakası vardır. hala anlaşılamammıştır. bu bireysel bir eylemdir. kılar yada kılmaz kime ne. önemli olan bu olayların provake edilip halka yansıtılmamasıdır.
cumhurbaşkanının cumaya gitmemesi din düşmanı olduğu, gitmesi de yobaz olduğu anlamına anlamına gelmeyeceği için normal karşılanması gereken durumdur...
ayrıca kimsenin kul ile allah arasına girmeye de hakkı yoktur.
giden ile gitmeyen kiyaslandigi zaman bile bu ulkeye faydalarinin ayni oldugu gorulecegi icin pek onemli olmayan bir konudur. din insanlarin kendi icinde ya$adigidir. gidip gitmemesi kimseyi ilgilendirmez.
cumhurbaşkanın ülkesi için yaptığı çalışmalar ilgilendirmeli insanı ya da bunun hesabı sorulmalı. onun namaz kılması gibi dini faktörler sadece kendini ilgilendirir ve bu konularda tek hesap sorma mercii olanı.
aslında önemli bir hadiseyi gerçekleştiren kişidir. şöyle ki, bir müslaman mahalde cuma gibi her yönden çok önemli bir toplanışın şartları vardır. biride o mahali yöneten ya da en üst düzeyde bulunan kişinin bu namaza iştiraki veyahut izin vermesi şeklindedir. bazı alimler cuma namazını o yerin başkanı kılmıyor ise, cumanın kılınmamasını söyler. bazıları ise izin vermesi yeterlidir der.
ancak, halk cuma namazını terk eder ve toplu olarak kılmaz ise, işte o zaman durumlar öyle değişir ki, cumanın önemini insanlar çok acı öğrenirler.
cumhurbaşkanının "cuma namazına gidilecek" ve/veya "cuma namazına gitmek yasaktır" gibi pozisyonunu ilgilendiren kararlara imza atmaması ancak laiklikle açıklanabilir. ancak bir cumhurbaşkanının kendisiyle alakalı olan cuma namazı kılması vb gibi ibadetlerinin ise laiklikle zerre kadar alakası yoktur. laiklik güncel hayatla alakalı olamaz, sadece ve sadece devletle alakalı alınacak kararlarda din hükümlerine başvurulmaması demektir.
laikliği din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak anlayan zihniyetin ürünü, düzeltelim efendim laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür kısaca! Yani kimin ne yapıp ne yapmadığı sadece kişiyle allah arasındadır. Karışmayalım karıştırmayalım..
uzunu için:
(#1097196)
