cuma günlerini iple çeken, her namaz sonrası yeni ayakkabılar edinen insandır. işi diğer tarafta zordur. ibadetini yerine getirmiş müminin, çıkışta ayakkabısını bulamamasının verdiği şaşkınlıkla ve öfkeyle bedduasını alır. bu tipler yüzünden bir çok insan, eğer yeni beya kaliteli bir ayakkabısı varsa, çalınmasın diye camiye gitmek istemez. insan 3 kuruş sevaba girer haftadan haftaya, onun 2 katı günaha sokarlar adamı. terlikle camiye gitmek alınabilecek en güvenli tedbirdir.
huzur-u mahşerde* cennet cenennem yolcuları ayrılırken sırtında o ayakkabılırın çuvalı olacaktır heralde. e ateşi hızlandırmak için lazım tabi. ayakkabılar güzel yanar.
(bkz: yanacaksınız)
insanların namazda hep ayakkabılarını yakınına koymak istemesine sebebiyet veren insandır. takunya ile eve gitme korkusundan her namazda buna benzer muhabbetler oluşur.
- o ne oğlum ayakkabıya mı secde etçen ?
- hee bırakayım arkayada çalsınlar aq.
- hiii ne dedii ya..a bastın öteki tarafta haci benden sölemesi.
cumaya değil de ayakkabı çalmaya gelmiş olan insandır. ayakkabı çalmak için anıtkabir'e de gitse sonuçta ayakkabı çalmaya gitmiştir. kilise'ye de gitse keza durum değişmez, adam hırsız.
benim montumu çalmıştı bi kış. çok sinirlenmiştim, başladım saymaya haram zıkkım olsun, hayrını göreme falan diye, abim girdi araya. "ihtiyacı olmasa almazdı, haram etme" dedi. gitti montun aynından aldı bana.
gerçekten olmadığı için (ç) alan da vardır muhakkak. her ne kadar içime sinmese de giden eşyaya sadaka gözüyle bakmak lazım belki.