insanların kendini sokaklara vurduğu gündür. Alışveriş yapılır, arkadaşlarla buluşulur, gezilir, tozulur, işten vakit bulup halledilecek işler halledilir. Özellikle taksim cumartesi günü insan dolu olduğundan, insanlar arasında da bi trafik sıkışıklığı yaşanır.
haftanın en güzel günüdür cuma akşamı cumartesi şarabı alınır ki bi ara 7bucuk liraydı ertesi gün eşşek gibi yatılır. cumarteside bi köpek öldüren alınıp içilebilir. içimi hoş olan rengi biraz daha koyu ola dahada güzel olabilecek kırmızı şaraptır beyaz olanıda vardır.
Bakışların gittiğin yerden uzak,
Yoksa gelirdim
'Sensiz anlamsızlığımı anladım, dön v.s.' demek için
Bugün burda cumartesi,
Ben senin saçlarını, suçlar bakışlarını,
Geveze susuşlarını bile özledim
Ayrılık bu söyle sende farklı mı zaman?
Aynı soğuk.. Aynı hazan...
Bugün orda da Cumartesi mi
Sen de beni, 'benim kadar' özledin mi,
'Aynalardan kaçarken özlenmeyi beklemek'...
Ne kadar acı, ne kadar komik..
..Ve bana ait değil mi?
Gülme!
incinirim... *
Bir zamanlar cumartesi anneleri vardı. Kaybolmuş çocukları için her cumartesi toplanan. Anne herzaman annedir dedirten. Nedense aklıma cumartesi hep onları getirir.
feridun düzağac'ın en güzel şarkılarından biri. Nasıl bir aşk yaşamış ki, böyle güzel sözler ortaya çıkmış. Daha doğrusu ne güzel sevmiş, ne içten, ne doğal.
yüreğine sağlık ne diyebilirim. insan aşkına özeniyor. yüreğine sağlık..
ingiliz yazar ian mcewan'in anlatimi yogun, fakat akici romani. 11 eylul sonrasi, tuzu kuru ingilizlerin irak isgaline bakisinin islendigi kitapta, sinir cerrahi henry'nin sadece bir gunu* anlatilmakta.
çoğu insanın hevesle beklediği gün. çarşamba günü hafiften sevinç başlatan, perşembe, sabırsızlandıran, cuma günüyse rahatlamaya neden olan, herkesin haftalık özlemi.
haftaiçi 5 gün yoğun çalışan insanlar için haftasonunun ilk günüdür. önlerinde koskoca cumartesi ve koskoca pazar vardır, en iyi en verimli şekilde geçirilmelidir.
pazar günü gibi değildir, pazar öğleden sonra insanda yavaş yavaş pazartesi sendromu başlayabilir, çünkü haftasonu bitiyordur, ama cumartesi öyle değildir, cumartesi akşamleyin bile önünde 24 saatlik pazarın olmasını bilmek bile insanı rahatlatır...
içerisinde pazartesi sendromu ağırlığı barındıran feridün düzağaç şarkısı. albüm kaydından daha zengin bir versiyonu klip halinde döndü. madem bu kadar şekillendirebilecektin şarkıyı, baştan yapsaydın be abicim dedik biz de. biz kim miyiz? aköbsiad'ız..
"aynalardan kaçarken özlenmeyi bekleyen sanayici ve iş adamları derneği" üyeleri, gülmeyin inciniriz.
ögrencilik hayatınızda erkenden uyanıp, diğer arkadaslarınızın kalkmasını sessizce odanızda beklediginiz ve güzel bir kahvaltıyı ögrenci evinde herkesin birbirinden beklediği gün...ögrencilik hayatını hatırlatır. *
haftanın en güzel günü tabii ki ama feridün düzağaç abimiz sağolsun haftanın en hüzünlü gününe döndü. her cumartesi, aynı kıyafetlerle güneşin doğuşunu seyrederken kendimi bu şarkıyı söylerken buluyorum. o'nsuz anlamsızlığımı da gerçekten anladım, dön vesaire demek isterdim, ne gam.. hiç görmediğim birinin bakışlarının gittiği o uzak memleketlerden daha da uzaklarda olduğunu ama bunun adının ayrılık olduğunu, aynı soğuk ve aynı hazanı yaşadığımızı, aynı cumartesi'yi birkaç saat farkla karşıladığımızı bilmek çok ağır be hocam. bunların üzerine kendine, kendi deli haline, kendine biçtiğin ferhat, romeo rolüne gülmek çok incitiyor. feridun abi dilimizde söz oluveriyor, ben soğuktan inceden titrer iken bu şarkıyı hiç bilmeyen insanlara tanıtıyorum. saygı duyuyorlar, onlar da biliyorlar, ayrılık bu aynı soğuk, aynı hazan arkadaşım.
ne zor şey kendini anlatabileceğin birinin olmadığı bir yerde yaşamak, hala kendin olmaya çabalamak, çabaladıkça kendine, sevdiklerine hayatına uzaklardan bakmak, bakışları gittiği yerlerden uzak insanlara içindekileri anlatamamak, daha doğrusu anlatabilmek ama ispat edememek, bulup bulup, yitirek. hayat bu değil arkadaşlar, kanmayınız. üçüncü kez tekrarlıyorum, soğuk aynı, açan papatyaları seyrederkenki hazanımız aynı ama işin özü farklı, ağlacak halimize gülüşlerimizin bir sonu olabilir diye yaşamak lazım. birileri, başkalarının attığı tokatların faturasını bize biçmez elbet. kısa kesmek zorundayım, her şeye rağmen bana iat birkaç dakika var, elden geldikçe onun tadını çıkarayım..