cumartesi sabahı dendiğinde aklıma; gerinerek uyanıp baş ucumdaki camdan yağan karı izlediğim, sıcak çikolata ve krep kokusunu duyunca alt kata mutfağa koşup mutfaktaki pencerenin önündeki elma ağacına bakarak hayaller kurduğum, kahvaltıdan sonra geceliğimle bahçeye çıkıp karın içinde yuvarlanmaya 5 dakika bile dayanamadığım, sıcacık eve geri koşup şöminenin yanında televizyon niyetine dışarıyı izlediğim günler geliyor. çocukluğum geliyor aklıma, mutlu günlerim geliyor, havalar ısındığında paten sürmeye gittiğimiz pist geliyor, babamla bisiklet turlarına çıkmamız geliyor, annemle tenis oynamaya gidişimiz geliyor... sofiero geliyor. sonra gitmiyor. ben de gitmiyorum.
seni sevdiğim için cumartesi elbet,
seni sevdiğim için bak eylül* ayındayız.
allahım affetsin bu haftaki güzel başlamıştır. işe gelirkene insanların üzerinde bir dinginlik vardı. istanbulda birbirine yol veren araçlar gördüm kör karanlıkta. şirkette herkeste bir sakinlik var. 10 senedir çalıştığım yerde ilk defa kendimden sonra diğerlerini sakin ve yüzleri gülüyor şekilde gördüm. lan gece ben yattıktan sonra herkese adam başı 5 er bin lira falan mı dağıttılar herkes birbiri ile sevgili falan mı oldu ne oldu birileri bilgilendirsin tırsıyor insan hafiften.
tüm günlerden daha dertsiz tasasız bir sabahtır, televizyonunuzu veya filminizi izlerken kahvaltı yaparsınız eğer sevdikleriniz de yanınızdaysa o anki moral kat kat artar.
kimsenin işe gitmeyip, evinde uyuduğu saatte trafikte bunları sorgulamaktır.isteksizce başlayan gün akşam doğru insana zorla program yaptırıp, eve gitmesini engelleyen gündür.
(kısacası iş için uygun olmayan gündür.)