rüzgarlı & güneşli bir hava.
evet, hafif soğuk. hani saçların toplu olsa ya da rüzgar estiğinde saçlarını savurarak dudağındaki patlatıcıya yapıştırmasa daha rahat hissedilebilecek bir an.
yollar daha az kalabalık, daha sessiz.
hani bugün, bu hava da... rüzgara inat kapalı değil de açık bir mekanda kahvaltı yapsan sevdiğin birileriyle... ne peynire yapışan toz huzursuz eder seni, ne de çayın hemen soğuması canını sıkar.
güzel olur yani bi ofise tıkılmak zorunda olmasan, camı açtığında "kapat şunu, üşüyorum" diyenler olmasa.
ben de üşüyorum ama bunalıyorum da.
bu şey gibi. balıkistifi bindiğin otobüste tek bir allahın kulunun aklına gelmez bi cam açmak. söylersen de çemkirirler...
neyse konuyu saptırdık.
kötüdür kötü cumartesi günleri çalışmak. hele bide tüm gün...
an itibariyle bir cumartesi sabahında olmam ve iş yerinde çalışıyor olmam sebebiyle güzel geçmeyen bir sabahtır. bunun yerine koyulabilecek hayallerde olan cumartesi sabahı imgesi ise, geç bir saatte yataktan sevgiliyle beraber kalkmak, sabah kahvesini beraber içmek ve ardından uzun süren bi kahvaltı yapmaktır.
haftanın en guzel sabahı olmasına ragmen calısmak zorunda kalınması ve butun gunun sırkette öldurulmesınden dolayı nefret edılebılecek kıvama gelen mubarek gun.
eğer gidilmesi gereken yerler, yapılması gereken işler varsa bireyin gözü saatte ha yemek yiyeyim ha biraz daha oturayım şeklinde geçirdiği gündür. yine de huzurludur, ancak pazar sabahının yaklaştığını düşünmek bünyeye inceden bir huzursuzluk salar.