gecelerin en güzelidir. ertesi gün iş güç okul yoktur. bütün gün gezilmiş tozulmuştur. moreller yüksektir. ister tv başında, ister bilgisayar başında, ister dışarda bir gece kulübünde geçirilsin, güzel geçen zamandır.
ertesi günün öğlenine hatta akşamına kadar uyunabilecek, koltuğa uzanıp rahatlıkla tv seyredilebilecek, hele bir de ispamya ligi maçıyla renklenirse süper olacak gecedir. kısacası gecelerin en güzelidir.
eskiden makina dolayısıyla pek bi heyecanla, merakla beklediğimiz, planlarımızı iptal ettiğimiz gündü, lakin son 1 senedir sıkıcıdır cumartesi geceleri.
karşılaştılar bi gece
bir nayt kılabın kapısında
tanımıyorlardı birbirlerini
tanımaları da gerekmiyordu
tanıştırılmadılar
tanışmaları da gerekmiyordu
öylece karşılaştılar
bir an tüm dış sesler susar ya
ağırdan bir çekim olur
ve anlık bir göz teması alevlenir ya
orada öylece bakıştılar
bayan girdi nayt kılaba
bay başladı koşmaya
sattığı midyelerden kazandığı
tüm bozuk paralarla
gitti bir demet yasemen aldı
kapıda beklemeye başladı
(o gece kiminle sevişeceğine henüz karar veremeyen cesur ve güzel bayanlar ve bu kararsız bayanların aklını çelebilme heyecanında olan ancak gecenin sonunda büyük çoğunluğu soluğu işkembecide alacak olan en don en juan pozlara bürünen baylar... hızlı olmalılardı zira günlerden Pazar olalı 3 saat olmuştu. şu an kaç kişi çiftleşiyordu? boşa gitmemeliydi bu gece... av-avcı ilişkisi, nayt kılabın içinde vahşi ve komik bir şekilde devam ededurdu. ve sonra durdu.)
bayan - iyi ki doğdun , hafif sarhoş - çıkarken dışarı
gözleri yine buluştu
bay - niye doğdun ki -
utana sıkıla çiçeği uzattı
tütün ve votka kokan elleriyle
yere düşürecekmiş gibi tuttuğu
çiçeği kokladığında -bayan iyi ki doğdun, hafif sarhoş-
bunun sadece masallarda
ya da dandik hikayelerde olabileceğini biliyordu
