Bu gün cuma vaazı verilirken düşündüğüm ;
"-ulan adam o kadar anlatıyo uzun uzun acaba kimse anlamış mı anlamamış mı.
hani öğretmen sorar ya "sorusu olan var mı" diye, bu adam onu da yapamıyo
anlatıyo ama boşa anlatıyo hissi oluyodur. el kaldırıp soru sorsam linç edilir miyim ?
Vaaz uzar. acaba benim gibi düşünen ve soru sorduktan sora 2. 3, eller kalkar mı lan ?"
diye düşündüğüm yapsam mı diye bi an yeltensem de bütün mahalle tarafından dayak yemekten korktuğum
(çünkü adamın işi gücü var "hoca çabuk oku bitsin de gidelim amk." diye düşünen adamlar) ulan ne
cesaretsiz adamım niye yapamadım ki diye beni güruha sürükleyen eylemdir.
boğaziçi köprüsü'nün hemen altında kuruçeşme - ortaköy arasında defterdar ibrahim paşa camii'nin genç hocası cemaatin için bazen dolaşarak, yer yer "takıldığınız yer var mı?" diyerek önyargıları yok etmeye çalışmaktadır. eğer örnek vereceksek.
yapılmasının çok yararlı olduğunu düşündüğüm günümüz şartlarında cesaret isteyen eylem.
hem öğrenmiş oluruz imamlar ne kadar donanımlı ve konuya hakim diye. aklında soru olan gelir sorar. iki taraf için de yararlı olur.
fakat henüz buna hazır değiliz. tam kilit noktadan bi soru sorulduğunda ön sıralardaki dayıların bakışlarını şimdiden görebiliyorum.